“Altı üstü bir Deniz Kronometresi” diyerek hafife almayın. Şu anki dünya düzeni belki de onların işidir.
John Harrison - İlk Deniz Kronometresi
Eğer deniz kronometreleri olmasaydı, dünya bugün belki de başka bir yerdi. İngilizce ‘dünya dili’ değildi. Birleşik Krallık, ‘Güneşin üzerinde batmadığı ülke’ olarak tanımlanmamıştı. Arasındaki ilişkiyi anlamlandıramayabilirsiniz, izin verin açıklayalım.
Günümüzde İngilizce, Birleşik Krallık’ın sömürge egemenliği dönemi nedeniyle dünyada en çok konuşulan dil durumunda. Güneşin üzerinde batmadığı ülke deyişi de tam olarak buradan geliyor. Dil o kadar yaygın ki, Hindistan’dan Kanada’ya Güney Afrika’dan Birleşik Arap Emirliklerine, Japonya’ya nereye giderseniz gidin bu dili bilmeden iletişim kurma ihtimaliniz neredeyse sıfıra yakın (Beden dilini yabana atmayalım).
Dünya dilinin İngilizce olmasıyla deniz kronometrelerinin ne ilgisi var diye düşünebilirsiniz. Ancak buradaki önemli soru bu değil. Aslında tam olarak şu: Nasıl oluyor da İngilizler, kendilerinden iki yüzyıl önce, 1415’te sömürgeci imparatorluk kurma işine girişen Portekizleri, sömürgeciliğe hızlı bir giriş yapan ve gemi yapmakta onlardan daha iyi olan Hollandalıları, iki katı büyüklüğe sahip olan Fransızları ve İspanyolları arkasında bırakarak dünyanın gördüğü en büyük imparatorluğu kurmuş olabilir?
Bu sorunun tek bir cevabı olmadığı ve birçok farklı değişken faktörün geçerli olduğu doğru. Ancak bu duruma sebebiyet veren en önemli nedenlerden birini sizinle paylaşabiliriz; daha iyi saatler yapmaları!
Bu tür bir çabanın ahlaki tarafını bir kenara bırakırsak, modern çağın başlarında sömürgeciliği başlatmakla ilgili en büyük problem deniz navigasyonuydu. Deniz kuvvetleri uzun zamandır güneşin zenitindeki sapmayı ölçerek enlem belirleme yeteneğine sahipti. Boylamı belirlemek ise biraz daha zordu; referans zamana göre yerel zamanın kesin bilgileri gerekliydi ve bunun için çok hassas ölçüm yapan kronometrelere ihtiyaç vardı. Karada bile hassas ölçüm cihazı bulmak zorken, denizde, dalgaların hareketinden etkilenmeyen bir araç bulabilmek çok daha zordu.
Deniz araştırmalarının erken dönemindeki başarılar, denizcilikten kabiliyetinden ziyade şansla alakalıydı. Christopher Columbus nereye gittiğini bilmiyordu ve gemisinden inerken Hindistan’da olduğunu düşünüyordu. Vasco de Gama, kat ettiği toplam mesafenin yarısını karayı göz hapsinde tutarak yaptı. John Harrison’ın 18. yüzyıl ortalarındaki deniz kronometresi icadı, İngiliz deniz kuvvetlerini diğer ulusların ötesine taşıdı. Böylece hemen hemen her bölgedeki diğer sömürge güçlerini aşarak yeni topraklar edinmelerine, deniz savaşlarında rakiplerini arkada bırakmalarına izin verdi.
Diğer bir değişle saat ustalığı, özellikle de kronometreler dünyanın bugünkü halini almasına büyük katkıda bulundu. Bileğinize her baktığınızda bu küçük bilgilendirici yazıyı hatırlamanız dileğiyle...