Mekanik saatlerle ilgilenmeye başladığım günden beri birçok değerli kişiyle sohbet etme şansı buldum. Kimi zaman CEO’larla markaların gelecek planlarını tartışırken bazen de saatlerimizi bakım ya da tamir için gönderdiğimiz servis merkezinin kıdemli ustasından tavsiyeler aldım. Farklı saat butiklerine yaptığım ziyaretlerde çok değerli kişilerle saat konuştum ve hatta İsviçre saatçiliğinde efsane diye anılan büyük ustalarla röportaj yapma şerefine dahi ulaştım. Hepsi çok özel ve unutulmaz tecrübelerdi ancak bu kez çok farklı bir kişiyle karşı karşıya gelme fırsatım vardı ki beni gerçekten heyecanlandırmıştı.
Ugo Pancani ismine ilk kez takipçisi olduğum Officine Panerai’nin tarihini okurken rastlamıştım. Profesör Pancani, İtalyan markası olan Panerai’nin 1997 yılında İsviçreli Vendome ( Şimdiki adıyla Richemont) grubuna satılırken bu süreçte danışmanlık hizmeti veren akademisyenlerden biriydi. Çoğumuzun yakından tanıdığı Angelo Bonati ile bir süre beraber çalışmış ve alım sürecinde saatler hakkında çıkardığı farklı raporlarla Vendome grubuna yardımcı olmuştu.
Panerai’nin İstanbul’da organize ettiği watchmaking class etkinliğine davet edildiğimde İsviçre’nin saatçilikteki en önemli kurumlarından “The Fondation de la Haute Horlegerie”ye de danışmanlık veren Ugo Pancani’nin bizlerle beraber olacağını duymak beni çok sevindirdi. Başka bir güzel haber de markanın Türkiye’deki PR ekibinden geldi. Pancani’nin programına Horobox ile özel bir röportaj da eklenmişti. İlk kez bir saat profesörü ile görüşebilecek olmanın heyecanı ile soluğu etkinliğin yapılacağı Park Hyatt otelinde aldım.
Horobox’a özel bu keyifli sohbeti fotoğrafçımız Emre Şişman’ın kareleriyle sizlerle paylaşıyoruz:
S.OAL: Destek vermekte olduğunuz The Fondation de la Haute Horlegerie tam olarak ne yapmaktadır ve sizin bu oluşumdaki göreviniz nedir?
U.PANCANI: Öncelikle burada sizlerle birlikte olmaktan çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. İstanbul’da saatlerle bu kadar ilgili kişiler görmek memnuniyet verici.
Kurumun amacı lüks saatçiliğin gelişmesine katkı vermektir. Bunun için de belli kuralların ve standartların oluşturulması gerekiyor. Mesela “swiss made” nedir? COSC sertifikası nasıl uygulanır? Cenevre mühürü alabilmenin standartları nelerdir? Herhangi bir markaya bağlı olmadan bu sertifikasyonların standartlarını belirlemek için çalışmalar yapılmaktadır.
Bu kurum farklı sektörlerden önemli uzmanları bünyesinde bulundurmakla beraber farklı ülkelerden profesyonel isimlerle de işbirliği içerisinde. Ben de bunlardan biriyim ve kurumda eğitmen olarak görev alıyorum. Hepimizi saatçiliğin gelişmesi için katkıda bulunuyoruz.
S.OAL: Saatçilikte profesör olabilmek için hangi aşamaları geçebilmek lazım?
U.PANCANI: Öncelikle saatçilik eğitimi veren bir bölümden mezun olmak gerekiyor. İtalya devlete ait tek okul yaşadığım şehir olan Floransa’da. Ben o okulda okudum ve uzmanlığımı da orada yaptım. Daha sonra eşim gibi ben de öğretmen olmak istedim ve akademik kariyer için okulda kaldım. Kendimi geliştirebilmek için İsviçre’deki bazı kurumlarda ek eğitimler aldım. 70’li yılların sonunda okulumuzda saatçilik için kürsü açıldı. Sınava girdim ve kazandım. 2 yıl öncesine kadar bu okulda eğitimcilik görevime devam ettim. Şunu da belirtmek isterim ki mekanik ve elektronik saatçilik çok hızlı gelişiyor ve bizlerinde buna ayak uydurması gerekiyor. Bu sebeple her yıl biz eğitimciler için düzenlenen kısa süreli eğitimlere de sürekli katılıyoruz.
S.OAL: Çalışmalarınızın mekanik saatçilik kısmını yorumlayabiliyoruz ancak elektronik kısmı hakkında bize neler söyleyebilirsiniz? Saat sektörünün geleceğinde elektronik önemli yer alacak mı?
U.PANCANI: Öğrencilerimiz eğitimlerinin sonunda teknisyen oluyorlar. Yani bir nevi saat tamir edebilecek kişiler yetiştiriyoruz. Hem elektronik hem de mekaniği öğrenmeleri gerekiyor. İkisi arasında elbet büyük farklar var. Mekanik saatçilikte çok daha dikkatli olunması gerekiyor. Elektronik saatçilikte ise genelde mikroprosesörler öne çıkıyor. İsviçre’nin önemli markaları el attıktan sonra elektronik saatçiliğe de biraz mekanik eklenmiş durumda. Analog kadranlı quartz saatler gittikçe gelişiyor. Özellikle bayan saatlerinde tasarım öne çıktığından quartz kalibreler önem taşımaya başladı ve gelişmeye devam ediyor.
S.OAL: Yeni bir trend olan Akıllı saatlerin çalışma prensiplerini elektronik kalibreler olarak nitelendirebilir miyiz? Akıllı saatler, mekanik saatçiliğin pazar payının azalmasına sebep olabilir mi?
U.PANCANI: Mekanik saatçilik için bir sorun teşkil edeceğini düşünmesem de akıllı saatlerin piyasada bir payı olduğu gerçek. Elbette onların da çalışma prensibinde elektronik kalibreler kullanılıyor. Biz de zaman zaman benzer projeler üzerinde çalışıyoruz ama bizimkiler biraz daha farklı yönde. Zamanı göstermesinin yanı sıra kullanıcıların sağlığıyla ilgili değerleri gösteren saatler üzerinde çalışıyoruz.
S.OAL: Floransa katedralinde bulunan ünlü saatin revizyonunda büyük katkınız olduğunu biliyoruz. Kısa bir süre önce benim de ziyaret ettiğim bu saatin mekanizması ve revizyonuyla ilgili bilgi alabilir miyiz?
U.PANCANI: Öncelikle yüzyıllar önce yapılmış bir nesneye dokunmak gerçekten çok heyecan vericiydi. Officine Panerai’nin katkılarıyla çok değerli bir ekiple çalıştık. Saatin 7 metrelik devasa bir kadranı var. Buna rağmen sizin de bildiğiniz üzere mekanizmanın bulunduğu yer çok dar. Bu sebeple çok zor şartlar altında çalıştığımızı söyleyebilirim. Saatin hikâyesi de aslında çok ilginç. 1400’lü yıllardan kalma olan saat günümüzde kullandıklarımızın tam aksi yönüne hareket ediyor ve tek bir kol vasıtasıyla 24 saatlik dilimleri gösteriyor.
Başlangıç olarak da güneşin batışı baz alınmış. Buna da Italik Zaman adı verilmiş. Bu zaman ölçümü kullanımdan kalktıktan sonra saat işe yaramaz hale gelmiş ve kullanılmadığı için üzeri kapatılmış. 1966 yılında Arno Nehrinin taşmasıyla Floransa’da yaşanan felaketinin ardından şehrin revizyonu sırasında bölgedeki profesörlerden biri saatin orijinal dokümanlarını bulmuş ve üzerinde çalışmaya başlamışlar. O günden beri Duomo’nun içinde sergilenen saate basit müdahaleler olmuştu ama bizimki kadar detaylısı ilk kez yapıldı.
S.OAL: Bugün misafiri olarak burada bulunduğunuz Panerai’nin koleksiyonundan en beğendiğiniz kalibre ya da komplikasyon hangisidir?
U.PANCANI: Bana göre üretilmiş her komplikasyon çok özel ve heyecan verici. Ortaya çıkana kadar yapılan müthiş çalışmaları bildiğim için her biri ayrı ayrı değerlidir. Tabi ki bir uzman olarak en komplike olanı beni en çok etkileyeni diyebilirim. Buna rağmen ben geleneksel bir saat kullanıcısıyım ve kurmalı kalibreleri çok seviyorum. Saat bu sayede adeta sizinle yaşıyor. Sabah kalkıp kahvaltınızı yaparken saatinizi de kurarak besliyorsunuz. Mütevazı ama gayet işlevsel olan GMT ve benzeri komplikasyonlar da ilgimi çekiyor.
S.OAL: Son olarak İstanbul hakkında ne düşündüğünüzü sormak istiyorum. Şehri gezme şansınız oldu mu? Nasıl buldunuz?
U.PANCANI: İstanbul’u daha önce de ziyaret etmiştim. Şehri biliyorum ama son gördüğümden çok farklı buldum diyebilirim. Son yıllarda Panerai’nin gördüğü aşırı ilgi dikkatimi çekmiş durumda. Bu sebeple markanın davetine çok sevindim ve burada sizlerle beraber olmaktan çok mutluyum. Birçok önemli marka ile benzer çalışmalar yapıyorum ama tarihini çok iyi bildiğim ve Vendome’ye satışı sırasında danışmanlık hizmeti vermiş olduğum Panerai’nin yeri benim için çok ayrıdır.
S.OAL: Bizlerle beraber olduğunuz için tün Horobox ekibi adına çok teşekkür ederim. En kısa zamanda tekrar beraber olmak dileğiyle.
U.PANCANI: Ben de size çok teşekkür ederim.
Röportajımızın ardından bu organizasyon için özel olarak yapılmış saatçi masalarımızda, ünlü isimlerle birlikte, Sayın Pancani’nin talimatlarını izleyerek bir saat kalibresi söküp taktık.
Eğlenceli geçen akşamın detayları için linke tıklamanız yeterli.
