Lüks konseptinin vazgeçilmez isimlerinden Bulgari, kadınlara yönelik olarak tasarladığı efsanevi modeli Tubogas Serpenti ürün grubundan güncel modeller ile sayfalarımıza konuk oldu.
Hayat verdiği birbirinden özel mücevherler kadar saat dünyasına kazandırdığı özgün modeller ile de adından söz ettirmeyi başaran Bulgari, özellikle yakın dönemde yaptığı yatırımlar ve birbiri ardına çıkarttığı özel modeller ile saatseverlerin beğenisini kazanmaya devam ediyor.
Güncel koleksiyonunda yer alan pek çok önemli modeliyle sayfalarımıza konuk olan İtalyan asıllı markanın, kadın grubunda yer alan efsanevi modeli bizlerle...
Markanın Zorlu Center AVM’de yer alan görkemli butiğinde inceleme şansı bulduğumuz Tubogas Serpenti modellerine geçmeden önce gelin bu ikonik saatlerin hikâyesinden bahsedelim...
Antik Roma ve Yunan tarihinde sıkça karşılaştığımız “yılan” figüründen esinlenerek tasarlanan Serpenti’nin geçmişi, 1940lar’ın başına kadar uzanıyor. Günümüze gelinceye kadar pek çok değişikliğe maruz kalan figürün, markanın güncel literatüründeki yeri ise, neredeyse Bulgari’nin sembolü kabul edilebilecek kadar önem taşıyor.
1940lı yıllarda mücevher konusundaki faaliyetlerine devam eden marka, Tubogas adını verdiği, antik Yunan döneminde popüler olan iç içe geçmiş burgu şeklinde tasarlanan takılardan esinlenen yeni bir tekniği kullanmaya başlar. Markanın tasarımlarında sık sık kullandığı Yunan-İtalyan geçmişi ile birebir uyuşan bu teknik sayesinde üretilen modeller, bileği bir yılan gibi saran tasarımlarıyla dönemine damgasını vuran ürünler olarak tarihte yerini alır.
1960lar’a gelindiğinde markanın Serpenti koleksiyonu, özellikle ünlü simaların vazgeçilmez aksesuarlarından biri haline gelir. Koleksiyonun o yıllardaki en büyük çıkışı ise, dönemin gişe rekortmeni Cleopatra filminin efsanevi aktrisi Elizabeth Taylor’un kolunda Serpenti tasarımlı bir bilezik ile görüntülenmesi neticesinde gerçekleşir.
Aynı dönemde Tubogas tekniği ile tasarlanan bileziklerin yılan kafası şeklindeki bölümüne minyatür saatler de eklenir. Çoğu zaman Vacheron Constantin veya Jaeger LeCoultre üretimi mekanizmalar taşıyan bu saatler, yılan figürünün açılabilir şekilde tasarlanan ağız kısmının içine yerleştirilmiş olarak üretilir.
1960lar’ın ortalarında marka şöhreti hızla artan koleksiyonu Serpenti için emaye ve mine tekniklerinden de faydalanmaya başlar. Koleksiyonun simgesi olan yılanbaşı figürü, artık hem daha canlı hem de daha renkli tasarımlarla vitrinlerde boy gösterir hale gelir.
Markanın kurucularından Giorgio Bulgari’nin 1966 yılında hayata gözlerini yummasını takiben üçüncü kuşak Bulgariler Gianni, Paolo ve Nicola görevi devralır. Babalarının mirasını geliştirmeyi hedef edinen Bulgari kardeşler, markaya yeni bir soluk getiren pek çok yeniliğin arasında Serpenti koleksiyonunu da güncellemeyi ihmal etmez. Bilezik olarak başlayan Serpenti macerası, saat ve gerdanlığın ardından kemerleriyle de markanın meraklılarını kendine hayran bırakmaya devam eder.
1970li yıllar hem Bulgari hem de Serpenti koleksiyonu için önemli gelişmelere gebedir. Bilezik, artık gece kıyafetlerini tamamlayan ağırbaşlı bir takı olmaktan çıkmış, modern kadının günün her saatinde zevkle kullandığı önemli bir aksesuar halini almıştır. Bu durumu dikkatle gözlemleyen Bulgari, Serpenti koleksiyonunu dönemin tarz ve trendlerine göre yeniden tasarlayarak yoluna devam eder. Bu arada marka için önemli bir gelişme yaşanır. Şöhreti İtalya sınırlarını çoktan aşan Bulgari, ilk yurt dışı butiğini 1971’de New York’ta açar.
İtalyan moda akımlarının dünyada hızla yayıldığı 1970li yıllar Bulgari cephesinde gayet başarılı geçer. Uluslararası moda söz konusu olduğunda son derece stratejik bir nokta kabul edilen New York’un ardından, Paris butiği de görkemli bir açılışla hizmete girer.
Serpenti koleksiyonu ise tüm alt ürün gruplarıyla birlikte başarılı yükselişine devam eder. Yeni tasarımlara hayat vermesi kadar markanın görkemli tarihine ışık tutan konseptleri de dönemin gereksinimlerine göre başarıyla revize eden Bulgari, uygulaması azami dikkat ve tecrübe gerektiren Tubogas tekniğinin kalan son temsilcisi olarak, Serpenti koleksiyonu markanın gayri resmi sembolü haline getirir.
1970li yılları Bulgari tarihinde önemli bir konuma taşıyan son gelişme ise 1978 yılında yaşanır. Bulgari, Vacheron Constantin ve Jaeger LeCoultre markalarının desteğiyle hayat verdiği saat modellerini üretmek amacıyla İsviçre sınırları içerisinde bir saat fabrikası açar.
1980ler ve 1990lar da Bulgari için son derece başarılı geçen dönemler olarak markanın tarihinde yerini alır. Marka artık mücevherat ve saat konusunda modaya yön veren isimlerin arasına girmiş, özellikle kadın kullanıcılar için bir prestij sembolü haline gelmiştir. Bu dönemde markanın yönetimi önemli bir karar alarak Bulgari ismini hem mücevherat hem de saat modellerinin üstüne gayet görünür bir şekilde işlemeye başlar. Özellikle mücevherat sektörü için oldukça sıra dışı olan bu detay, marka isminin ürün üzerine simetrik yerleştirilmiş harflerle iki defa yazılması esasına dayanan efsanevi Bulgari-Bulgari tasarımının da çıkış noktası olur. Moda dünyasında bomba etkisi yapan tasarım markanın bilinirliliğini o kadar etkiler ki, dönemin lüks alışveriş konusunda yapılan anketleri Bulgari’yi aralarında Chanel ve Christian Dior’un da bulunduğu dünyanın en bilinen üç lüks markası arasına koyar.
2000li yıllar dünyada pek çok konuda önemli değişikliklere ev sahipliği yaparken Bulgari Tubogas Serpenti koleksiyonu popülerliğinden bir şey kaybetmeden yoluna devam eder. 2009 senesinde 125. Yılını kutlayan efsanevi marka, bu özel okazyon anısına yeniden tasarladığı ürün grupları arasında Tubogas Serpenti koleksiyonuna da yer verir.
Yeni koleksiyonda yer alan saatler paslanmaz çelikten üretilmiş konstrüksiyon üzerine giydirilen farklı tonlarda tasarlanmış masif altın ve yine paslanmaz çelik versiyonlarla vitrinlerde sergilenmeye başlar. Tubogas Serpenti koleksiyonunda yer alan modellerin kasa çapları büyütülür, kadranlarda da markanın geçmişi için fevkalade önem arz eden Romen rakamlarına yer verilir.
2012, 2014 ve 2015 yıllarında tekrar güncellenen Tubogas Serpenti koleksiyonu, günlük kullanıma uygun paslanmaz çelik modellerden tamamı masif altın ve pırlanta gibi değerli materyallerden üretilen mücevherat temalı versiyonlara uzanan geniş ürün gamıyla kadınların en beğendiği tasarımlardan biri olmaya devam ediyor.
Güncel koleksiyonda yer alan farklı modellerden sizler için bir araya getirip fotoğrafladığımız saatleri ve koleksiyonda yer alan diğer versiyonları görmek için markanın Zorlu Center AVM’de yer alan muhteşem butiğine uğramanız yeterli.
Horobox’ın seçtiği modeller, Emre Şişman’ın objektifinden kareler eşliğinde sizlerle...