Saat endüstrisinin lokomotif ürün gruplarından olan Dalgıç Saatleri, bugün saat meraklıları arasında en fazla rağbet gören modellerden biri olmaya da devam ediyor. Sportif tasarımları, ortalama kullanıcının tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek su geçirmezlik değerleri ve dayanıklı yapılarıyla pek çok saatseverin birinci tercihi olan dalgıç saatlerinin hikâyesi sizlerle...
Hikayenin birinci bölümüne buradan, ikinci bölümüne ise buradan ulaşabilirsiniz.
Dalış saatleri, sektörde her zamankinden daha çok merak ve talep edilmeye başlanmıştı. Üstelik bu meraklı kitlesi yalnızca dalgıçlardan da oluşmuyordu. Dayanıklı kasalar, sağlam mekanizmalar ve güçlü tasarımlar tüm saat severlerin ilgisini çekmeye başlamış, sportif saat modellerine yepyeni bir soluk kazandırılmıştı.
Blancpain Fifty Fathoms’un tanıtımından yalnızca bir sene sonra horoloji dünyası bir efsanenin daha doğuşuna tanıklık etti; Rolex Submariner. Şüphesiz dünyanın en çok ilgi gören ve diğer markalarca en çok taklit edilen veya esinlenilen modeli, 1954 senesinde düzenlenen Baselworld fuarı ile dünyaya gözlerini açtı. Başlı başına bir inceleme konusu olabilecek kadar çok detaya sahip Submariner modeli, bir dalgıç saatinde (hatta spor bir saatte) o zamana kadar olması gereken bütün eksiklikleri mükemmel bir şekilde kapatmıştı. Kontrast bezeli ve kadranı, konforlu bileziği ve mükemmel ölçüleri, birçok marka ve model için esin kaynağı olmuştu.
First Rolex Submariner - 1953
1960 yılına gelindiğinde Rolex çıtayı öyle bir noktaya çıkardı ki (konumuz derinlik olunca indirdi ki dememiz daha doğru olur sanırım) ortaya çıkan ürünün yapabileceklerine hayran kalmamak elde değildi. 23 Ocak 1960’ta Jacques Piccard ve Don Walsh yönetimindeki batiskaf ile dünyanın en derin noktası olan Mariana Çukuru’na(10.916 metre) inen kâşifler, yanlarında Rolex’in bu zorlu görev için hazırladığı Rolex Deep Sea modelini de getirmişlerdi. Evet, tahmin edeceğiniz üzere saat kabin içinde değil, batiskafın yüzeyinde bulunuyordu.
Amerikan Ordusu ve COMEX (Compagnie Maritime d’Expertises) derin dalışlar için daha özel bir modele ihtiyaç duymaktaydı. Jacques Cousteau ile ortaklaşa çalışan kurumlar, helyum katkılı tüplerle yapılan dalışlarda saatlerin ekstrem derinliklerde icra edilen görevlerden sağ çıkamıyor olmaları şikâyetiyle gelmişlerdi. Saatin yüzeye çıkışı esnasında ilave basınç oluşturan helyum atomları, saatin kasasını küçük bir bombaya çevirmekteydi. Bunun üzerine Cousteau, Rolex ve Doxa firmalarıyla çalışarak helyum çıkış vanası özelliğini saatlere entegre ettirdi. Bu noktada yeniliğin hangi firma tarafından ilk olarak geliştirildiği veya bir ortaklığın olup olmadığı konusunda kesin bilgi bulunmamakta ancak saat dünyasının helyum vanasını daha çok Rolex’e mal ettiği de bir gerçek...
26 Mart 2012’de, Cousteau’nun Mariana Çukuru’na inmesinin ardından 52 yıl sonra, ünlü yönetmen James Cameron özel yapım bir batiskafla aynı deneyi gerçekleştirme kararı aldı. Rolex elbette yine başrolü kapmıştı. Dalış için özel olarak geliştirilen Deepsea Challenge ile limitlerin de ötesinde, tamı tamına 12000 metreye kadar su geçirmezlik özelliğine sahip saatini tasarlayan Rolex, rekorları bir kez daha alt üst etmişti. İşin daha ilginci ise, dünyada böylesine derin bir noktanın bulunmuyor oluşuydu. 51,4mm x 28,5mm ölçüleriyle gündelik kullanım için imkânsız ancak bu zorlu görev için de bir o kadar naif bir tasarıma sahip Deepsea Challenge, görevini başarıyla tamamlamıştı.
Günümüz dalgıç saatleri ISO 6425 standartlarına göre üretilmekte. Minimum 100 metre su geçirmezlik ve 25 santimetre uzaklıktan net bir şekilde okunabilen kadran, standarda uygunluk için aranan özelliklerden yalnızca ikisi. Dalışa elverişli saatler, bu iş için üretilmeyen saatlere kıyasla çok daha zorlayıcı koşullarda test edilmek zorundalar. Farklı sürelerde farklı derinlikleri simüle eden basınç kaplarına yerleştirilen saatler, test sonrası herhangi bir kaçak olup olmadığıyla ilgili kontrol edilmekteler.
100 yıla yakın mazileriyle suya dayanıklı saatler, günümüz saatçilik dünyasının olmazsa olmaz tasarımlarından. Açıkçası ilerleyen yıllarda da bu fenomen değişmeyecek gibi görünüyor. İster derin maviliklerde, ister şık bir davette olun, kolunuzdaki dalış saati size her daim hizmet etmeye hazır olacaktır.
