Yaşanmışlığın izlerine kucak açın... Wabi-Sabi etkisi altında en parlak dönemini yaşayan vintage modeller, kusurlu mükemmelliği bileklere taşıyor.
Vintage saat koleksiyonculuğundaki en ilginç değişimlerden biri, restore edilerek ‘yeni gibi’ görünen saatlerdense, dürüstçe patinelerini gözler önüne seren örneklere ilginin artması oldu. Ünlü müzayede evi Christie’s de saatlerde zamanla meydana gelen ve yaşanmışlık izleri olarak görülen çentiklerin, çiziklerin ve solmaların saatin arzu edilebilirliğini artırdığı fikrini onaylıyor.
Trendlerin kökenini belirlemek her zaman kolay değil. Ancak bu patine ilgisinin başladığı yer, Wabi-Sabi’nin, yani kusurları kucaklama sanatının, hüküm sürdüğü Japonya olarak tahmin ediliyor. Patinenin yükselişinden önce, Wabi-Sabi’yle ilgili kısaca sizi bilgilendirmek isterim. Estetikte kusurun kabulü üzerine odaklanan bu görüş, Budistlere özgü özgüven, ıstırap ve boşluk/anlamsızlık olmak üzere varoluşun üç işareti öğretisinden türetilmiş.
“Bir yaşam felsefesi nasıl saatlere uyarlanır?” diye sorabilirsiniz. Her gün yeni bir modelin tanıtıldığı bu çağda zaman kavramını yüceltirken, onu gösteren mekanik makinelere duyduğumuz hisleri de gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Wabi-Sabi felsefesi ve yaşanmışlığı gözler önüne seren detaylar, tam da bu noktada devreye giriyor. Wabi, sadelik ve alçak gönüllülük gibi anlamları karşılarken, Sabi, kusurlardan keyif almak şeklinde tanımlanıyor. Yani bu görüş için kısaca, ‘mükemmel yeniliği’ savunmanın aksine, zamanın akışıyla ortaya çıkan kusurları kabul etme ve bu şekilde kusursuzlaştırma da diyebiliriz. Bu görüş, Japon koleksiyonleri etkisi altında tutmakla kalmıyor aynı zamanda patineleriyle dikkat çeken vintage Rolex modelleriyle de kaynaştırıyor.
Japon koleksiyonerler, yeni gibi görünen vintage saatlerdense, kasalarında çizikler bulunan, bezel insert’leri solmuş GMT-Master ve Submariner gibi modellere daha çok ilgi gösteriyor. Bütün bu yıllanmışlık özellikleri arasında en çok ilgi çekenlerse solan ve kahverengileşen tropikal kadranlar. ‘Dürüst patine’ arayışına yönelik bu eğilim, özellikle son yıllarda Japonya sınırlarını da aşarak dünyaya yayılmış durumda. Üstelik bu akıma genç koleksiyonerler de büyük rağbet gösteriyor.
Her ne kadar Wabi-Sabi etkisindeki bu dürüst patine arayışı oldukça dikkat çekici ve değerli olsa da Rolex Submariner, Omega Speedmaster gibi modelleri ‘orijinal’ halde bulmak kolay değil.
Sizler bu akım ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Aşağıya yorumlarınızı bekliyoruz...
