Şık, rafine, ulaşılabilir... Tudor Royal koleksiyonunun yeni üyeleri, tasarımı ve estetiği ulaşılabilir fiyatlarla harmanlıyor.
Tudor, kurulduğu 1926 yılından bugüne fiyat-performans denkleminde ürettiği saatlerle tanınıyor. Hassasiyet, suya dayanıklılık, otomatik mekanizma gibi saatçilik kültüründe bugünün vazgeçilmezlerine imza atan Hans Wilsdorf’un teknik mükemmellikle uygun fiyatı bir araya getirme çabasından doğan marka, Royal serisiyle mirası yaşatmaya devam ediyor.
1950’li yıllarda, saatlerinin kalitesini vurgulamak için ‘Royal’ kelimesini kullanan Tudor, aynı ismi verdiği koleksiyonda entegre bilezikler, otomatik mekanizma ve spor-şık tasarımla saatseverleri karşılıyor. Klasik ve spor saatlerin kesişme noktasını temsil eden, paslanmaz çelik ve çelik-altın versiyonları bulunan Royal modelleri, dokuz olası kadran ve dört farklı boyut seçeneğine sahip.
41, 38, 34 ve 28mm çapa sahip 316L paslanmaz çelik kasalar, 100 metreye kadar su basıncına dayanıklılık gösteriyor. Parlak ve mat yüzeylerin bir arada kullanıldığı kasalara, çelik veya 18K sarı altından yapılmış çentikli bezeller ve kurma kolları eşlik ediyor.
Marka, yeni Royal serisini “denge, zarafet ve çok yönlülüğün özü” olarak tanımlıyor. Modellerin, kasaya entegre bilezikleriyle oldukça akıcı bir tasarıma sahip olduğu aşikar. Cilalanmış iki ince ve matlaştırılmış üç geniş parçadan oluşan bilezik, iki tonlu olarak da tercih edilebiliyor.
Royal serisi, lüks saatlerde çokça karşımıza çıkan güneş ışını motifini kendine uyarlıyor. Siyah, gümüş, şampanya (Tudor bu renk için şampanya diyor ama ben altın rengi görüyorum) ve mavi renkli kadranlarda merkezden uçlara doğru yansıyan bu motif, genel tasarım şıklığını tamamlayan önemli ögeler arasında yer alıyor. 34 ve 28mm çapa sahip olan modellerde pırlanta setli sedef kadran seçeneği de bulunuyor. 41mm’nin kadranında gün/tarih, diğerlerindeyse yalnızca tarih gösteriliyor.
Modellere hayat veren otomatik mekanizmalar, tam kurulumda yaklaşık 38 saatlik güç rezervi sağlıyor.
