Evet, evet, aklınızdan geçenleri okuyabiliyorum. Patek Philippe Nautilus ile Audemars Piguet Royal Oak aşkının gayri meşru çocuğu; Girard-Perregaux Laureato. Yalnız durum tam olarak öyle değil.
Öncelikle tarih bilgilerimizi tekrar gözden geçirelim. 1972 yılında Audemars Piguet, lüks saat kategorisinde sportif tasarımlı ve çelik kasalı Royal Oak Jumbo ile gelmiş geçmiş en başarılı modellerden birine imzasını atıyor. Hatta Jumbo o kadar iyi bir satış grafiği yakalıyor ki, neredeyse AP’yi batmaktan kurtarıyor. 1976 yılında Patek Philippe, yine aynı kategoride yer alan, Nautilus modelini tanıtıyor. Günümüze kadar pek az değişiklikle gelen Nautilus, halen çelik kasalı-bilezikli lüks spor saatler içerisinde efsanevi sıfatını korumaya devam ediyor.
Laureato’ya gelirsek, 1975 yılında ilk Laureato modeli Quartz bir mekanizmasıyla piyasaya sürülüyor. Sekizgen bezeli, tümleşik kasa ve bilezik tasarımı ve mikro işlemeli kadranıyla modelin Royal Oak’tan esinlenilerek tasarlandığı gözlerden kaçmıyor. 1984 yılında köklü bir değişim yaşayan Girard-Perregaux “H” formlu metal bilezik ile güncellediği Laureato modelinin farklı versiyonlarını üretiyor. 1995 yılında ise ilk otomatik mekanizmasına kavuşan modelin tasarımı, bir kez daha değişiyor. O da nesi..? Royal Oak Jumbo bezeline, Nautilus bileziği ekleniyor!
Gelelim 2016’ya... Markanın ikonik model ailesi son ve güncel revizyonuyla şimdiki tasarımına kavuşuyor. Kısaca kendinden önce çıkan Jumbo’dan bezelini alan Laureato, özgün bilezik tasarımından vazgeçip, kendinden sonra piyasaya sürülen Nautilus’un bileziğinden esinlenmekte de bir sakınca görmüyor. Bu tarz bir hareketi, orta veya alt sınıf bir saat markası yapsa, onu kopyacılıkla suçlar, ağır ithamlarla yereriz. Peki, Girard-Perregaux gibi bir marka yapınca ne değişiyor? Bana kalırsa hiçbir şey.
Laureato, yıllar içinde ebat olarak epey büyümüş. Paslanmaz çelik kasaya sahip modellerin ölçüleri kronograflı versiyon için 42mm x 12,01mm, standart model için 42mm x 10,88mm. Neyse ki ölçüler rakiplerinden farklı. Kronograflı modelin arka kapağı kapalı tasarlanırken, standart model safir kristal cam arka kapağa sahip. Her iki modelin de su geçirmezlik değeri 100 metre olarak belirlenmiş. Kadranda yer alan “micro-tapisserie” değil “clou de paris” desen, modele orijinallik ve özgünlük katmış. Bezelde yer almayan vidalar ise saatin şıklığını arttırmış. Kronograflı modelin vidalı sekizgen butonları da bir yerden tanıdık geliyor ama çıkaramadım. Tarih pencereleri de tam olarak tahmin ettiğiniz yerdeler, standart model için saat 3, kronograflı model için saat 4:30 pozisyonunda. Girard-Perregaux, Laureauto modelinde kasanın ve bileziğin finisajını dikey değil yatay pozisyonlu fırçalarla yapmış. İşte özgünlük diye buna derim! Bilezikler, saatin kalanı gibi paslanmaz çelikten üretilmiş. Parlak orta baklaların boyutu Nautilus’dakinden daha büyük.
Mekanizmalar, neyse ki, in-house geliştirilmiş. Standart modelde yer alan otomatik kalibre GP01800-0013, 21600vph’de çalışıyor, 28 taşlı ve 54 saatlik güç rezervine sahip. Kronograflı modelde yer alan kalibre GP03300-0138 ise 63 taşlı, 28800vph’de çalışıyor ve 46 saatlik güç rezervine sahip. Yerden ve daha da önemlisi maliyetten tasarruf etmek için tümleşik yerine modüler kronograf kullanan GP’yi kınıyorum.
En önemli kısma kadar sabrettiğiniz için teşekkür ediyorum. Girard-Perregaux Laureato Automatic için belirlenen liste fiyatı 11.600 CHF, kronografı model için ise 15.000 CHF. Peki bu fiyatlarlar bu saatler kime hitap ediyor? Audemars Piguet Royal Oak, Patek Philippe Nautilus ve hatta Vacheron Constantin Overseas gibi kendi kategorisinde lider modelleri almış, sıkılmış ve yenilik peşinde koşan maceraperestler? Hiç sanmıyorum. Yukarıda bahsi geçen saatleri pahalı bulanlar? O zaman onlar için doğru adres IWC Ingenieur olacaktır. Doğrusunu söylemek gerekirse ben işin içinden çıkamadım.
Provoke edici yazımdan ötürü yüzünde tebessüm oluşturduğum tüm Laureato sahiplerine sevgi ve saygılarımla…