70ler’de ortaya çıkan lüks paslanmaz çelik spor saat konseptinin demirbaş üyelerinden Girard-Perregaux Laureato, SIHH 2018 fuarında tanıtılan yeni koleksiyonun gözde modellerinden Panda kadranlı 42mm kronograf versiyonu ile mercek altında...
Yazılarımı takip eden okurlarımız hatırlayacaktır, bazı markalar ve modeller söz konusu olduğunda değerlendirmelerimi yeterince objektif yapamıyorum. Bu durumun en bariz sebebi ise bahsi geçen marka ve modellere karşı belirgin bir sempati duyuyor olmam... Konuyla ilgili aklıma ilk gelen örnekler, Cartier ve Bulgari... Spesifik olarak model belirtmem gerekirse liderliği Rolex Day-Date 36mm alıyor. Hemen arkasında ise Girard-Perregaux Laureato model ailesi var.
Rolex Day-Date 36mm
GP Laureato, ilk defa 1975 senesinde tanıtılan ve o yıllara damgasını vuran “lüks paslanmaz çelik spor saat” konseptinde yer alan bir koleksiyon. Dönemin Gerald Genta destekli dörtlüsü Patek Philippe – Nautilus, Audemars Piguet – Royal Oak, IWC – Ingenieur ve Vacheron Constantin – Overseas modellerinden farklı olarak Laureato, ünlü İtalyan tasarımcı ve mimar Adolfo Natalini tarafından tasarlanmış.
Adolfo Natalini
Günümüze hızlı bir geçiş yapalım; model ailesi 2018’de köklerine sadık kalacak şekilde tekrar tasarlanıp bir kez daha saatseverlerin beğenisine sunuluyor. Yeni Laureato Koleksiyonu oldukça zengin bir model çeşitliliğine sahip. Sadece erkek modelleri ile yetinmeyen koleksiyonun son derece şık ve zarif kadın modelleri de mevcut mesela... Bunun yanında üç kollu otomatik modellerden Tourbillon eşapmanlarla donatılmış Haute de Horlogerie tarzı versiyonlara uzanan geniş bir yelpazeye ulaşmak mümkün.
Benim inceleme için seçtiğim model ise, Laureato Chronograph 42mm serisinde yer alan Panda yani kontrast siyah/beyaz kadranlı ve paslanmaz çelik bilezikli Ref. 81020-11-131-11A versiyonu. Model hakkındaki yorumlarımı yazmadan önce, bana bu güzel saati uzun süre boyunca kullanma fırsatını tanıdığı için markanın Türkiye Distribütörü olan Şark Saatçilik A.Ş. ailesine teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Saati sadece butikte veya ofiste değil günlük hayatta da kullanmak, hem büyük bir ayrıcalık hem de zevkti benim için.
Model 42mm çapında tasarlanmış paslanmaz çelik bir kasa ile geliyor. Laureto Koleksiyonu’nun yenilenen yüzünü temsil eden kasanın ön yüzünde, model ailesinin sembol detaylarından sekizgen formlu bezel yer alıyor. Kasanın ön tarafında kullanılan safir kristal cam hafif bombeli tasarlanmış olsa da yandan bakıldığında hiç hoşlanmadığım mercek efektini vermiyor. Bunun yanı sıra, çift taraflı yansıma önleyici kaplama sayesinde saatin göz alıcı kadranını hemen her ortamda aynı netlikte görmek de mümkün kılınmış. Modelin arka kapağı masif tasarlanmış. Üzerinde model ile ilgili bilgilerin yer aldığı kapak, altı adet minyatür vida ile sabitleniyor.
Genel itibarıyla hem şık hem de hatırı sayılır ağırlığına rağmen gayet konforlu bulduğum kasa, aynı zamanda model ile ilgili nadir olumsuzluklara da ev sahipliği yapıyor. Bunlardan ilki kronograf butonları ile ilgili. Öncelikle butonlar kasanın boyutuna ve özellikle maskülen tasarımına uymayacak derecede küçük tasarlanmış. Butonların kilitli olması su geçirmezlik konusunda yerinde bir karar olmuş, ancak butonları kilitleyen altıgen yüzükler maalesef hiç de kullanıcı dostu değiller. Bir diğer husus da kurma kolu ile ilgili. İki parçadan oluşuyor gibi tasarlanmış olan kurma kolu bu detaydan ötürü tıpkı kronograf butonları gibi küçük duruyor. Ayrıca tırtıklı kısmın ince bırakılması da yine ergonomik açıdan zayıf bir nokta.
Gelelim kadran kısmına... Modelin kadranı saat jargonunda Panda adı verilen beyaz (ve benzeri) ton zemin üzerine kontrast siyah çalışılmış kronograf alt kadranlarını içerecek tarzda tasarlanmış. Yalnız bu konuda GP’nin kontrast kısmına olan özeninden bahsetmemek mümkün değil. Öncelikle kadranın dış kısmında yer alan siyah-beyaz saat/dakika skalası, son derece net bir şekilde zamanın okunmasına imkân veriyor. Ha keza, aynı renkleri paylaşan kronograf alt kadranları da yine aynı şekilde gayet başarılı bir okunabilirlik sunuyor. Super LumiNOVA fosfor dolgulu indeks ve kolların Breguet mavisi tonunda hazırlanmış çerçeveleri de yine hem renk uyumunu hem de okunabilirliği olumlu etkiliyor. Kadran zemini beyaz/gümüş tonunda ve Tapisserie deseniyle tasarlanmış. Hem renk tonu hem de desen olarak modele çok yakıştığı gibi, kullanıcısına exclusive hissi vermekte de çok başarılı bir kompozisyon olmuş.
Kadrana kusur bulmak zor özetle... Ancak söyleyeyim de içimde kalmasın; o tarih penceresini saat 4.5 konumundan alsak, saat 6 hizasındaki indeksin içine gizlesek, tarih diskini de siyah zemin üzerine beyaz font yapsak çok daha güzel olmaz mıydı?
Mekanizma kısmına geçiyoruz... Modelin kalbinde markanın kendi üretimi ve tasarımı olan Caliber GP03300-0137 görev yapıyor. 63’ü taş olmak üzere toplam 419 parçadan oluşan otomatik kronograf ve tarih özellikli mekanizma 4Hz (28.800vph) hızında çalışıyor ve tam kurulumda 46 saatlik güç rezerv süresi sağlıyor. Masif arka kapak nedeniyle göremediğimiz mekanizma, GP standartlarına yakışır şekilde “Côtes de Genève” süslemeleri taşıyor.
Mekanizma ile ilgili eklemek istediğim iki husus var; bunlardan ilki neredeyse hiç duymadığınız rotor dönüş sesi. Bu zamanda bile hala kolumu havaya kaldırdığımda minyatür rulet masası gibi dönen rotorlara sahip kalibrelerin etrafta dolaştığını düşünecek olursak bence önemli bir kalite ölçütü bu durum... Bunun yanı sıra kronograf butonlarının basma hissi de kesinlikle exclusive bir saat kullandığınızı size hatırlatacak şekilde yumuşak ve net.
İnceleme için tercih ettiğim modelin üzerinde paslanmaz çelik bir bilezik yer alıyor. Bilezik ilk bakışta üç parçalı gibi görünen ancak aslında mat ve parlak olmak üzere iki parçadan oluşan şık ve sportif bir tasarıma sahip. Kasayı hem görsel hem de konfor anlamında başarıyla tamamlayan bilezik kolda gayet rahat bir kullanım sunuyor.
Modelin geneli ile ilgili bir diğer olumsuzluk da yine bu bilezik ile ilgili. Bilezik hakkındaki olumlu düşüncelerim maalesef katlanır klips için geçerli değil. Öncelikle katlanır klips, iki yöne eşit açılabilen kelebek tabir ettiğimiz şekilde yapılmış. Konfor açısından başarılı bir tercih olsa da saatin sportif karakteri için fazla zarif durduğunu düşünüyorum. Ayrıca klipsin üzerindeki GP logosunun işçiliği de yine modelin genel yapım kalitesine uymuyor. GP yazısı klips üzerine o kadar ince işlenmiş ki engraved (kazıma) yerine sanki laser-etched (lazerle yazılmış) gibi duruyor. Klips konusunda Audemars Piguet Royal Oak veya hiç olmazsa 2000li yılların ortalarında üretilen IWC Ingenieur modellerinden biraz feyz almak yerinde bir karar olurmuş bence.
Girard-Perregaux Laureato Chronograph 42mm (Ref. 81020-11-131-11A) 15.00,00 CHF gibi bir fiyat etiketine sahip. Marka prestiji ve yapım kalitesi gibi unsurlara ek olarak in-house mekanizma özelliğini de işin içine katarsak makul diyebileceğimiz bir rakam olduğunu düşünüyorum. Peki, ben bu modeli tercih eder miyim? Cevap vermeden önce kendimce önemli gördüğüm bazı konulardan bahsedeyim.
Model ailesinin en fazla eleştiri aldığı kısım tasarımıyla ilgili. Ligin ağır topları Nautilus ve Royal Oak modelleri ile ilgili bir benzerlik durumu var ve bu durum Laureato’nun acımasızca eleştirilmesine veya “fakirin Nautilus’u/Royal Oak’u” gibi manasız yakıştırmalara sebebiyet veriyor. Oysa ben Lauerato’yu yeterince özgün buluyorum. Ayrıca Laureato’nun bahsi geçen modellere karşı bence çok önemli bir üstünlüğü var; butiğe gidip onlarca versiyon arasından istediğinizi beğenip, makul oranda indiriminizi alıp, fiyatını ödeyip, kolunuza takıp çıkıyorsunuz. Bunu bir de paslanmaz çelik Nautilus 5711 ile yapmayı dener misiniz lütfen? Ağlamak yok ama...
Patek Philippe Nautilus 5711
Bir de işin bir türlü aklımızdan çıkaramadığımız ikinci el değeri mevzusu var, değil mi? Öncelikle şunu söylemek isterim, lüks saatler için ödenen bedeller elbette önemli rakamlar ve pek tabii ki kimse finansal manada yanlış kararlar vermek istemiyor. Ancak saat hobisini “insanın zevklerini, yaşam tarzını, hatta bir noktada hayat görüşünü anlatmaya yardımcı kişisel aksesuar” tanımlamasından çıkarıp yatırım aracı haline getirmek bence olayın tüm havasını bozuyor.
Şimdi baştaki soruya geri dönelim ve cevabını verelim; Hayır, ben bu modeli tercih etmem. Eh, bunu beklemiyordunuz değil mi? Bu duruma sebep öncelikle kronograf hayranı bir saat meraklısı olmamam sonrasında ise gördüğüm olumsuzlukların benim özelimde “deal breaker” mertebesinde önemli olmaları diyebilirim çünkü her biri telafisi olmayan durumlar. Öte yandan, üç kollu otomatik Lauerato model ailesi içerisinde yer alan bej kadranlı versiyonun (Ref. 81010-11-231-11A) ise şu an alışveriş listemde en üst sırada durduğunu da özellikle belirtmek isterim.
Girard Perregaux Laureato Automatic
