Kısa geçmişine rağmen daha şimdiden saat endüstrisinin Oscar’ı kabul edilen Grand Prix d’Horlogerie de Geneve, bu senenin en başarılı saatlerini seçmeye hazırlanıyor. Toplamda 12 ayrı kategoride değerlendirilecek katılımcılar arasından, mücevher alt kategorisinde yarışacak öne çıkan bayan modellerini sizler için bir araya topladık.
Beş kurucu ortağı arasında, 1974 yılından beri faaliyet gösteren İsviçre Saat Müzesi (MIH) ve Timelab’ın da olduğu Grand Prix d’Horlogerie de Geneve, 2001’den bu yana her yıl sektörün ileri gelenlerinden oluşan jüri üyeleriyle o yılın ödüle değer saatlerini seçip onurlandırmaya devam ediyor. Katılımcıların 12 ayrı kategori kapsamında değerlendirildiği Grand Prix’de, bu yılın mücevher kategorisindeki aday kadın saatlerini merakla bekliyoruz.
Yüksek mücevherat/işçilik olarak çevirebileceğimiz " Haute Joaillere "in bildiğimiz kadarıyla dilimizde tam olarak bir karşılığı yok. Markaların Haute Joaillere koleksiyonlarına baktığınızda yaşam şeklinizi ve değerlerinizi sorgulamaya başlamanız işten bile değil zira yapımında 1400 saatin üzerinde zaman harcanmış, 2015 GPHS ödüllü Diamond Punk modelinin değeri sadece etiketinde değil, kuşkusuz ona sahip olmanın ne anlama geldiğinde saklı. 18K beyaz altın üzerine işlenmiş 8000 adede yakın pırlantadan oluşan saate bir sanat eseri desek yanlış olmaz.
Diamond Punk’ı 2015 yılında bırakarak bu senenin aday modellerine göz atalım. Geçen yılın en iyi kadın saati ödülüne layık görülen Hublot Big Bang Broderie modeli uzun sure bakamayacağımız kadar gözümüzü korkutsa da mücevher saatler kategorisi için umutluyuz. Aday olan 13 saatin tamamı çok etkileyici.
Diamond Punk’ın üzerine artık ne çıkabilir derken yeni model Diamond Fury gözlerimizi kamaştırıyor. Jüri bir sürpriz yapmazsa bu yıl da ödülü Audemars Piguet’nin alacağını düşünüyoruz ancak Serpenti Incantati’nin zarafetiyle de aklımız karışmıyor değil. Bulgari 2014 yılında Haute Joillere ödülüne layık görülen Diva High Jewellery Emeralds modelinden daha sade fakat bize göre çok daha zarif bir modelle bu yıl adaylar arasında yerini alıyor.
Chanel Signature Grenat’ın işçiliğinden ve şıklığından etkilenmemek mümkün değil. 18K beyaz altın üzerine pırlanta karelerin içine serpiştirilen turuncu safirler, Chanel’in Couture ruhunu çağrıştırıyor. Kadranın üzerine kapanan safir kapağın saati korumak için eklendiğini düşünmek istesek de kadranın görünmesini tamamen engellediği gerçeğinden de kaçamıyoruz. İsminde geçen Secret Watch tanımından bu durumun saatin öne çıkan özelliği olduğunu anlıyoruz fakat bilezik kategorisinde olsa favorimiz olabilecek bu model, saat özelliğini bu detayla kaybettiği için bizde ters etki yapıyor ve kendisinden bizi uzaklaştırıyor. Bu yorumumuzun sebebi şüphesiz saati saklayan değil, gösteren bir modeli görmeyi tercih ettiğimizden. Jüri bu detayı nasıl yorumlayacak hep birlikte göreceğiz.
Chopard modeli ve rengiyle gerçek anlamda göz kamaştırıyor. 2013 yılında ödül aldığı L’Heure du Diamant modelinde rastladığımız renk uyumunu Precious Chopard’da göremiyoruz. Modelin yaratmak istediği hissiyatı anlasak da, kullanılan kıymetli taşları ve sergilenen işçiliği takdir etsek de bütün bunları bir araya getiren tasarımın göz yorucu göründüğünü düşünmeden de edemiyoruz.
Graff’ın Princess Butterfly modelindeki işçilik takdire şayan olsa da, saat özelliğinin o ihtişamda kaybolduğunu düşünüyoruz.
Piaget ise çok zarif olmakla birlikte bir kol saati değil.
Yapımında 150 saatin üzerinde zaman harcanan Chaumet’nin Josephine Aigrette modelinin zarafeti tartışılmaz. Josephine Bonaparte’dan ilham alan bu eşsiz saatte, Fransız mücevheratı ile İsviçre saatçiliğinin mükemmel uyumunu görüyoruz. Yaşadığı döneme damgasını vuran ilham kaynağı Josephine’i başarıya temsil eden model, karakteristik şekliyle bizlere ünlü kaşıkçı elmasını da hatırlatıyor.
Diamond Fury’den sonra değişik işçiliği ile Voutilainen Scintillante ve Hublot Big Bang modelleri favorilerimiz.
Aday saatlerin hepsi için zarafet ortak özellik diyebiliriz. Kadının naif ve ulaşılmaz yönünü vurgulayan modellerin her birinde insanın ruhuna işleyen mücevherat detayları göze çarpıyor. Horolojik açıdan bakıldığında Big Bang Tourbillon hepsinin içinde fark yaratıyor. Tasarımı birbirinden tamamen farklı da olsa, Hublot Big Bang Tourbillon da tıpkı Audemars Piguet’nin Diamond Fury modeli gibi zamanı bir kaç yüzyıl ileriye götürüyor. Big Bang için kesinlikle zarif diyemeyiz ama standardın dışına çıktığını ve farklı olduğunu da inkâr edemeyiz.
Aday saatlerin tamamını detaylarıyla bu linkten inceleyebilirsiniz; http://www.gphg.org/horlogerie/en/grand-prix-dhorlogerie-de-geneve/2016/PAR