Horobox’ı devamlı takip edenler 2015 yılı için yaptığım özeti hatırlayacaklardır. Özellikle tasarım yenilikleri açısından vasatın altında diye yorumladığım sene SIHH’de nasıl başladıysa aynı durgunlukta bitmişti. 2016 için ise tamamen farklı düşüncelere sahip olduğumu net bir şekilde söyleyebilirim. Peki nedir beni bu kadar heyecanlandıran?
Tabi ki benim açımdan birçok önemli detay mevcut ama bunların en önemlisi geçen yıl ile kıyasladığımızda fuarın içerisinde gördüğümüz havanın kesinlikle çok farklı oluşudur.
Geçen seneki fuarda İsviçre Frankının durumundan şikayet eden tedirgin bakışlar bu yıl yerini tanıttığı saatlerin heyecanını taşıyan gururlu yüzlere bırakmış durumdaydı. Katıldığımız basın toplantılarından ve yaptığımız tüm birebir görüşmelerden ayrılırken aklımızda yeni modellerin ne kadar başarılı olduğundan başka bir fikir yoktu diyebilirim.
Bununla beraber diğer önemli detay ise “bağımsız” diye tabir ettiğimiz egzotik saatler üreten markaların seneler sonra SIHH’de yer almaları idi. Fuar için ayrı bir yenilik ve heyecan kaynağı olan bu gelişmenin tamamen pozitif olduğunu da belirtmek isterim. Ortama ayrı bir renk katan markaların hayranlık uyandıran birçok modeli hala aklımdan çıkmıyor.
Fuar öncesinde yaptığımız bir toplantıda sitemizin istatistiklerine bakarken bayan ziyaretçilerin oranının son dönemde anormal bir artışla %11’e ulaştığını görmüştük ve feminen modellere de hak ettiği önemi vermemiz gerektiğini konuşmuştuk. Akabinde yılın ilk fuarında gördük ki bu durumun farkında olan sadece bizler değiliz. Bana göre fuara damga vuran detaylardan biri de birçok markanın tanıttığı özel bayan modelleridir.
Bu alanda uzun yıllardır lider konumunda olan Cartier’in özellikle Hypnose ve Panthères et Colibri modellerinin yıllar boyu konuşulacağı kanaatindeyim.
Roger Dubuis’in Velvet serisinde tanıttığı 4 yeni model ise tam bir sanat eseri.
Louboutin ile yaptığı projeyle ses getiren Jaeger le Coultre’den de bahsetmeden geçersek haksızlık etmiş oluruz diye düşünüyorum
Daha ulaşılabilir fiyat segmentinde olan Baume & Mercier’in bayan modelleri de kayış ve bilezik seçimleri ile beğenimizi kazanan saatlerin içinde yer alıyor.
Vacheron Constantin için marka olarak fazla bir şey söylemeye gerek yok. Bu yıl ise uzun süredir beklediğimiz bir yenilikle karşımıza çıktılar. Yenilenen Overseas koleksiyonunu, tamamı kendi üretimleri olan ve Hallmark of Geneva mührünü taşıyan kalibrelerle bizleri kendisine hayran bıraktı.
Yeni serisi Drive de Cartier ve ROTONDE DE CARTIER ASTROMYSTÉRIEUX ile mekanik saatçilikte ne kadar başarılı ve yenilikçi olduğunu bir kez daha ispatlayan Cartier ise fuarın tartışmasız yıldızlarındandı.
Parmigiani’nin Senfine projesi ise bizim için ayrı bir merak unsuru olarak akıllarımızda kalan bir detay oldu diyebilirim. Bir yıl boyunca sadece birkaç kez kurmanın yeterli olacağı söylenen, enerjiyi çoğaltmak yerine tasarruflu kullanma mantığı üzerine yapılan çalışmaların sonucu olan bu yenilik mekanik saatçilik nereye gidiyor sorusunu akıllarda bırakan bir gelişme olarak hatırlanacak.
A.Lange Sohne’nin perpetual Tourbillon’u için ise ayrı bir sayfa açmak lazım. Canlı gördüğüm en başarılı saatlerden biri diyebileceğim modeli bileğimden çıkarmak hiç de kolay olmadı.
Marka olarak kişisel favorim olan Officine Panerai, alıştığımızdan çok farklı değildi. Tanıttığı iki special edition model için şimdiden uzun bekleme listeleri oluştuğunu teyid edebilirim.
Tarihinde çok önemli yer alan Pilot saatleri serisini yenileyen IWC her zamanki gibi fuara enerji katan markaların başında geliyordu. Tanıttığı mükemmel saatlerin yanı sıra misafir ettiği ünlü isimlerle adeta şov yapan markanın 55 mm lik devasa heritage pilot modeli şimdiden bulunması zor saatler içinde girmiş durumda.
Aslında fuarda tanıtılan neredeyse her modeli burada detaylı incelemek isterdim ama öyle bir şansımız maalesef yok. Audemars Piguet’den yeni Offshore Diver Chrono, Richard Mille’den Aviation, Roger Dubuis’den Excalibur Tourbillon ve daha bir çok yeni model bu yılın geçen seneye göre çok daha hareketli geçeceğinin kanıtları diye düşünüyorum.
Peki başarılı geçtiği konusunda hem fikir olduğumuz SIHH sonrasında neler olacak? Tabi ki şimdiden Baselworld fuarını bekleme başladık. Bununla beraber yılsonuna doğru Hong Kong’da düzenlenen Watches&Wonders organizasyonunu da unutmamak lazım. Yaptığım görüşmelerde birçok markanın bazı özel modellerini Hong Kong’daki fuar için sakladıklarını duydum.
Ayrıca başta Panerai olmak üzere önemli markaların yıl içerisinde diğer fuarları beklemeden kendilerine ait özel organizasyonlar düzenleyerek farklı modeller tanıtacağı da aldığım duyumlar arasında.
Mekanik saatçilik dünyasındaki tüm gelişmeleri hızlı bir şekilde sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Baselworld fuarından yapacağımız canlı yayınlarda görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın.