Horolojide Alman Ekolü

Horolojide Alman Ekolü

Horolojinin kalbi İsviçre’de atıyor olsa da, Alman saatçiliğinin kendinden emin yükselişi saat severlere yeni alternatifler ve yeni fırsatlar yaratmaya devam ediyor.

Özellikle yüksek saatçilikte İsviçreli üreticilerin tartışılmaz üstünlüğünü bozduğuna inandığım tek bir ülke var; Almanya. Üstün mühendisliğin disiplinli ve özverili çalışma şekliyle buluşması, Alman üretimi mikro mekanik eserlerin küresel arenada söz sahibi olmasını sağlıyor. Almanya menşeili markaların “farklı” hissettirmesinin altında yatan sebepleri açıklamaya çalışmadan önce, gelin sıra dışı detayları bir belirleyelim.

A. Lange & Söhne, Glashütte Original, Sinn, Nomos, Union, Tutima ve diğerleri… Bileğime Alman mühendislik ve tasarım anlayışıyla üretilen bir saat taktığımda zihnimde beliren ilk düşünce, ödenen fiyata karşılık daha yüksek performanslı bir ürünle karşı karşıya geldiğim oluyor. Peki, nedir bu fiyat/performans ölçütü? Kullanılan malzemenin yüzey işçiliği, camın berraklığı, kadranın ve kolların yapımında sarf edilen özen, deri kayışın dikişleri ve çok daha fazlası. Kısaca bir saati oluşturan tüm bileşenlerin kalitesi, saatten alacağım faydayı fevkalade olumlu bir şekilde etkiliyor. 

horolojide-alman-ekolu-1.jpg

Lange, mekanizmalarını, kasalarını ve kadranlarını, yüksek saatçilik kriterlerinden çok daha fazlasını karşılayabilecek derecede ince bir işçilikle üretiyor. Yine aynı şekilde Glashütte Original için, bulunduğu fiyat kategorisi doğrultusunda, benzeri bir yorum yapmak mümkün. İşin ilginç tarafı ise Almanya merkezli bu iki firmanın İsviçre’li saatçilik ve lüks tüketim devleri tarafından satın alınmış olmaları. Neyse ki ne Richemont grubu Lange’yi, ne de Swatch grubu Glasshütte’yi İsviçrelileştirmek için herhangi bir girişimde bulunmuyorlar. 

horolojide-alman-ekolu-2.jpg

Sinn markasının daha özenli ele alınması gerektiğini düşünenlerdenim. Geleneksel saatçilikle modern mühendisliğin mükemmel sentezi denildiğinde akla gelen ilk markalardan biri Sinn. Sanıyorum ki bu mühendislik çalışmalarının arkasında, 2022 yılına gelmemize rağmen hala çizilen veya farklı şekillerde hasar alabilen saat kasalarının varlığına bir başkaldırı yatıyor.

horolojide-alman-ekolu-3.jpg

Nomos, minimalizmin ve sadeliğin modern saatçilikle birleşmesinin ortaya ne denli göz alıcı eserler çıkarabileceğinin en güzel örneklerinden biri. Bauhaus ekolünden de esintiler taşıyan Nomos modelleri, üstün kalite, işlevsel tasarım ve uygun fiyat gibi önemli unsurları aynı çatı altında topluyor. Bir saat sever daha ne isteyebilir ki?

horolojide-alman-ekolu-4.jpg

Moritz Grossman, ismini daha önce duymadıysanız kısa da olsa bir araştırma yapmanızı şiddetle tavsiye ederim. Alman bağımsız saatçiliğinin ağır toplarından MG, özellikle Hamatic koleksiyonuyla mekanizma tutkunlarına heyecanlı anlar yaşatıyor.

horolojide-alman-ekolu-5.jpg

Dünyanın en ünlü yazım gereçleri üreticilerinden biri olan Montblanc, üretim tesislerini İsviçre’de olsa da, aslında Alman menşeili bir isim. Ünlü marka, bugün bünyesinde yer alan Minerva’nın da gücünü arkasına alarak lüks saatçilikte yerini sağlamlaştırmaya devam ediyor.

horolojide-alman-ekolu-6.jpg

Dünya’nın en eski pilot saati üreticilerinden biri olan Laco, askeri temalı pilot saati üretimine devam ediyor. Elbette modern saatçiliğin tüm nimetlerinden faydalanarak.

horolojide-alman-ekolu-7.jpg

Junghans, Junkers, Hanhart, MeisterSinger ve çok daha fazlası. Bir Alman saatine sahipseniz ya da bu düşünce yapısıyla üretilen bir modeli inceleme şansı yakaladıysanız, bahsi geçen fiyat/performans oranının yüksekliğini göreceğinizden şüphem yok. Saat piyasasında az bulunurluğun getirdiği özel olma hissi de cabası.

horolojide-alman-ekolu-8.jpg horolojide-alman-ekolu-9.jpg