Hublot, Aerofusion Chronograph Orlinski ailesi ile özgün tasarımlı sportif saat tanımını baştan yapıyor. Mat mavi seramik kasasıyla Blue Ceramic ve ihtişamlı pembe altın King Gold, çizgilerinin yanı sıra özellikleriyle de iddialarını ortaya koyuyorlar.
Hublot ve Fransız sanatçı Richard Orlisnki işbirliğiyle hayata geçirilen Aerofusion Chronograph Orlinski projesi, bence marka tarihinde oldukça özel bir yere sahip. Saat firmaları bilinçli veya istemsiz, ardı ardında birbirlerinden fazlaca esinlenerek tasarlanmış yeni modeller tanıtıyorlar. Haliyle bir markada görülen detayların çok benzerlerini, başka isimler altında gözlemlemek mümkün oluyor. Orlinski saatleri ise sektöre yepyeni bir soluk getirmekle kalmıyor, aynı zamanda yaratıcılığın sınırlarını zorlarken estetik değerlerden de ödün vermiyorlar. Tabii tüm bunlar olurken, Hublot’un karakteristik özelliklerinin korunmuş olduğunu görmek de ayrı bir hoşluk yaratıyor.
Richard Orlinski’nin artık imzası haline gelmiş açılı yüzeylerin kasaya uyarlanmasıyla yaratılan modeller, 45mm çapındalar. Kumlanmış mavi seramik versiyonun rengi için mükemmel yakıştırması, sanırım hak ettiği değeri bulmasını sağlayacaktır. Saat sektörüne hâkim siyah ve beyazdan sonra görmeye sıkça alışık olduğumuz mavi tonlarının, kasa gibi alışılmışın dışında bir bölgeye uygulanması oldukça hoş bir detay olarak karşımıza çıkıyor. Diğer modelimizde karşımıza çıkan 18K pembe altın kasa, mavi seramik versiyondan farklı olarak, gösterişliliğini şıklıkla harmanlıyor. Her iki modelin bezelinde yer alan “H” başlı vidalar, modele göre değişkenlik göstererek siyah seramik veya titanyumdan üretilmişler. Mavi modelde tepe ve kronograf butonları da saatin kalanıyla uyumlu şekilde siyah seramikten imal edilmişken, 18K pembe altın modelde kasa ile aynı malzemeden faydalanılmış. Safir kristal cam ve arka kapağa sahip modellerin su geçirmezlik değerleri 50 metre olarak belirlenmiş.
Her iki modelin de kadranları tıpkı camları gibi safir kristalden üretilmişler. Kolların ve indekslerin açılı tasarımlarının kasanın kalanıyla uyumu ise saate dair şık detaylardan yalnızca biri. Mekanik saatlerin, özellikle cam arka kapağa sahip olanların, kalibrelerini seyretmek çoğu zaman kullanıcı için büyük bir zevktir. Dürüst olmak gerekirse bu modeller için kadranı seyretmek çok daha büyük zevk veriyor. Bu durumun iki nedeni var. İlki kadran kısmına harcanan emek -ki kesinlikle takdiri hak ediyor, ikincisi ise otomatik Caliber HUB1155 mekanizmanın aslında ETA-2894 temelli ve maalesef in-house güzelliklerle baş edemeyecek bir tasarıma sahip olması.
Pratikte Caliber HUB1155, 42 saat güç rezervine sahip, yıllar içinde kendini kanıtlamış ETA 2894-2’ten gücünü alan başarılı bir mekanizma. Ancak saatin kalanı o kadar iddialı ki, insan ister istemez mekanizmada da aynı ihtişamı görmek istiyor. Elbette, Hublot mühendisleri tarafından rafine hale getirilen ve kişiselleştirilen mekanizma görevini layıkıyla yerine getiriyor.
Siyah kauçuk kayışlar ve kasalarla uyumlu katlanır tokalara sahip modeller, bir Hublot klasiği olarak yeterince konforlu ve kullanışlılar. Her iki model de 200’er adetlik sınırlı üretimler şeklinde karşımıza çıkıyor. Mavi seramik modelin liste fiyatı 21.300 CHF iken, 18K pembe altın versiyon için 42.500 CHF fiyat belirtiliyor. Evet, fiyatlar “hesaplı” kategorisinden bir hayli uzakta ancak Hublot gibi bir markanın böylesine özgün ve iddialı modellerinden de farklısını bekleyemezdik.