JEANS ve BOA modellerini gördüğümde ilk içimden geçen, biraz kaba göründükleriydi. Yeşil çok iddialıydı. Denim’in üzerindeyse pırlanta vardı! 41mm bileklerim için çok büyüktü. Saatleri henüz bileğimde denememiştim ve aklımdan hep “neyle, nasıl kullanabilir ki?” soruları geçiyordu.
Hep kendime hatırlatıyorum; “kolunda görmeden karar verme”. Her zaman detaya in, bir tabloya bakar gibi bak ve hikâyesini hayal et. Yoksa kolundaki sadece zamanı gösteren sıradan bir takıdan ibaret olur. Eğer öyle olacaksa hiç buralarda vakit ve nakit harcama. Git çoğunluğun yaptığını yap, binlerce Michael Kors saatinden birini al ve tak. Hayır, bunu yapmak istemiyorum. Kolaya kaçıp bir Rolex ile de zevkimi garantilemeyeceğim. Farklı ne var, hangisi bana uygun her seferinde araştırmaya devam edeceğim. Siz de göreceksiniz, seçeneklerim çok fazla ve istediğim sıklıkta değişiklik yapmakta özgürüm.
Kafamdaki mekanizma durmadan bu düşüncelerle çalışırken bu iki güzel Hublot arasında seçim yapmaya uğraşıyorum.
JEANS günlük kullanıma daha uygun. "Değişmeyen tek trend Jean" fikrine Hublot da kayıtsız kalmamış. Kadınları sadece mekanik özelliklerle etkilemenin zor olduğunu kavramış olacaklar ki, moda trendlerini de görmezden gelmiyorlar. Kayış ve kadranındaki kumaş, dünyanın en lüks moda evleriyle çalışan İtalyan bir denim üreticisi tarafından yapılıyor. Denim, bizdeki ismiyle kot, sağlamlığı sebebiyle ihtiyaçtan ortaya çıkan, 40lı yıllarda savaş sonrası dönemde günlük giyimde popüler olan bir kumaş. 70 yıl sonra üzerine pırlanta koyup, 18K altın kasayı 48 tane safirle bezeyip kadınların bileğinde lüks saat segmentinde yer bulmasını ise çelişkilerin başarısı olarak görmek mümkün.
Son bir iki yıl denim için önemliydi çünkü Skinny Jean akımı boyfriend pantolonlarla tahtından indi. Yüksek beller, 70ler ve özellikle "denim to denim" stili, alışkanlıkları bozdu. 2011 yılında çıkan bir saat hala modaya ayak uydurabiliyorsa, daha önce Impact Bang için de söylediğim gibi, Hublot yine zamanın ilerisinde diyebiliriz.
BOA BANG ise zıtlıkları seviyorsanız favoriniz olabilir. Spor bir saat görünümünde olsa da, rengi ve tasarımıyla gece kullanmaya daha uygun. Ultra feminen ve çekici. Kayıştaki boa yılanı derisi, kadrandaki piton deseni tasarıma hareket katmış. Yılandan korksam da zarif ve güçlü olduğunu, yanına kolay yaklaşılamayacağını düşünüyorum. Birçok markanın tasarımında kullanılması boşuna değil, verdiği mesaj açık; Benden büyülen ama kolay kolay bana yaklaşmaya cesaret etme. Saate baktığımda sadece zamanı değil, bitmeyen bir enerjiyi, bezeldeki berrak tsavoritler, soluk safirler ve kadrandaki pırlantalar ile zarafeti görüyorum.
Mekanik detaylar saatin değerini arttırması ve görsel olarak hoş durması dışında çok fazla ilgimi çekmiyor. Mekaniğin, özellikle kadın saatlerinde, tasarıma nasıl uydurulduğunu görmek beni daha fazla ilgilendiriyor. Bu iki saat de kronograf olmasına rağmen öne çıkan özellikleri tasarımları. Üç alt kadran, iki buton ve bir de ayar tepesi var. Üstteki buton kronograf fonksiyonunu başlatıp durdurmak, alttaki buton ise sıfırlamak için. Bu üç alt kadranlı kronograf dizilimi tasarımı tamamlayan bir unsur olmasına rağmen, yapacağım herhangi bir şeyin zamanla sınırlandırılması fikrinden hoşlanmadığım için o butonları kullanacağımı sanmıyorum.
İki model de 250 limitli. Hublot’nun çok sık model çıkarması ve neredeyse her modeli limitli yapması çok eleştiriliyorken herkesin kolunda birbirine benzeyen Rolexler görmek kimseyi rahatsız etmiyor. Boa Bang’ten dünyada sadece 250 kişide olmasını bilmekten rahatsız değilim, aksine bu zevke sahip kadınların sayısını bilmek hoşuma bile gidiyor.
Her iki model de kullanmaktan keyif alacağım saatler. Fast fashion markalar ya da birinin ona uygun gördüğü, karakterinden bihaber seçilen hediye saatler yerine, anlamı olan saatleri bilinçli tercih eden zevk sahibi kadınların arttığını görene kadar burada gözüme takılanları yazmaya devam edeceğim.
Koleksiyonun lansmanını da bu vesileyle anmış olalım. 2011’den beri marka elcisi olan, üç olimpiyat iki de dünya şampiyonluğu bulunan Alman kayakçı Maria Hofl-Riesh ile Alpler’de tanıtılmıştı bu koleksiyon. Yazarken benim bile Maria’nin başarılarından başım döndü. Daha sonra 50 limitle Hofl-Riesch’e ithafen Kar Leoparı modeli çıkartılmıştı. Holf Riesh ile gurur duyuyorum fakat Kar Leoparı için şu kadarını söyleyebilirim; birinin marka elçisinde olduğunu düşünürsek, kalan kırk dokuzun hala Hublot kasasında duruyor olduğundan şüpheliyim.
Hangisini seçeceğinize karar vermek, benim seçimimi görmek ve kendi seçiminizi paylaşmak isterseniz: Instagram