Jean-Claude Biver’in başarılı yönetimiyle saat endüstrisinin en önemli oyuncularından biri haline gelen Hublot, bayrak gemisi ürün gruplarından Big Bang Koleksiyonu altında yer verdiği limitli üretim modeli Hublot Big Bang Unico Italia Independent ‘Camo Green’ ile mercek altında...
Limitli ve Özel Üretim konseptini farklı bir boyuta taşıyan koleksiyonlarıyla topladığı övgü kadar eleştirel yorumların da hedefi olan Hublot, bu konudaki kararlı duruşundan ödün vermeden yoluna devam ediyor. Markanın, İtalya’nın ünlü moda isimlerinden Italia Independent ile yürüttüğü ortak çalışma neticesinde tasarlanan Camo Collection ürün grubundan sizler için seçtiğimiz Hublot Big Bang Unico Italia Independent ‘Camo Green’ ile karşınızdayız.
Hublot Camo Collection dâhilinde toplamda üç farklı model yer alıyor. Her biri limitli sayıda üretilmiş ve saat sektörü için ( özellikle Hublot segmentinde markalar arasında ) pek de yaygın olmayan kamuflaj deseni üzerine yoğunlaşan modeller arasından sizler için seçtiğimiz versiyon, isminden de anlaşılacağı üzere yeşil rengin hâkim olduğu bir tasarıma sahip.
Modelin üretiminde yine Hublot sayesinde aşina olduğumuz Texalium ve son dönemlerin popüler alternatif materyallerinden karbon fiber yer alıyor. 45mm çapındaki Big Bang tarzı kasası ve sahip olduğu altın komponentler düşünüldüğünde yeşil tonlu kamuflaj deseninin bu ilginç saatleri ne doğada ne de şehir ortamında saklamaya yetmeyeceğinden eminiz.
Hublot’un Big Bang Koleksiyonu dâhilinde o kadar çok modeli var ki bizler bile takip etmekte zorlanıyoruz. Aslında çeşitlilik anlamında başarılı bir pazarlama taktiği olarak ortaya çıkan bu durumun olumsuz yanı ise, markanın her bir modeline gösterdiği teknik ve estetik detaylarda gizli özenin fark edilmiyor veya çoğu zaman kolayca unutuluyor olması. Pazarlama açısından çok da önemli bir olumsuzluk olarak göze çarpmayan bu sonuç biz saatseverler için elbette önemli bir detay ancak görünen o ki, Hublot’nun bu konuda geri adım atmaya hiç niyeti yok.
Teknik ve estetik detaylardan bahsetmişken Hublot’un bu modelde neler yaptığından da söz edelim. Saatin en önemli ayırt edici özelliği olan kamuflaj görünüm aslında bir nevi kaplama tekniği yardımıyla kasanın üzerine eklenmiş. Texalium kasa üzerine, kamuflaj baskılı şeffaf ipek giydirme şeklinde tatbik edilen bu kaplama sayesinde, kasaya hayat veren bu özel metalin yüzey formunun da gözler önüne serilmesi sağlanmış.
Biraz önce bahsettiğim gibi, Hublot’un “ the art of fusion “ mottosunun altını boş bırakmayan teknik ve estetik detaylar bu modelde de başarıyla bir araya getirilmiş.
Kasanın ön ve arka yüzünde yansıma önleyici kaplamaya sahip safir kristal camlar kullanılmış. Markanın sembol detaylarından olan vidaların da arasında bulunduğu kol ve buton seti gibi aksesuarların tamamı için ise altın tercih edilmiş. Texalium üzerine uygulanan kamuflaj motifi sayesinde üç boyutlu bir yüzey görüntüsü sunan kasanın, su geçirmezlik değeri ise 100M olarak belirlenmiş.
Saatin yarı iskelet diyebileceğimiz kadranında, yine ürün grubunun klasikleşmiş kronograf dizilimine yer verilmiş. Yeşil kamuflaj kasayla uyumlu duran altın komponentler sayesinde oldukça çarpıcı bir görüntü sunan kadranın okunabilirliği, böylesi bir tasarımdan beklendiği üzere pek de başarılı değil ancak kullanılan büyük Arabik numaratör indeksler sayesinde yeterli olduğunu da söylemek mümkün.
Saatin içerisinde markanın Caliber Ref. HUB 1242 adını verdiği otomatik kronograf mekanizma yer alıyor. Big Bang serisinde pek çok modele hayat veren mekanizma, safir kristal camlı arka kapaktan izlenebiliyor.
Saatin üzerinde bence hem renk hem de konseptin geneli ile fevkalade uyumlu duran yeşil tonlarında bir kayış yer alıyor. Kayışın iç kısmında yine Hublot’un pek çok modelinde gördüğümüz şekilde volkanize kauçuk astar bulunuyor. Kullanıma bağlı yıpranmaları en aza indiren bu özel astarın aynı zamanda sıcak havalarda ve nemli ortamlarda da konforlu kullanım sunduğunu geçmiş tecrübelerimden biliyorum. Kayışın ön kısmında ise uçuk haki yeşil tonlarında kumaş bir kaplama kullanılmış.
Son olarak, bu özel kayışın Hublot’un patentli kolay kayış değiştirme sistemine uygun şekilde tasarlandığını da hatırlatalım.
Big Bang Koleksiyonu’nun Hublot’un bugünkü konumuna gelmesi aşamasındaki önemi tartışılmaz. Markanın lokomotif ürün olarak bu grubu ön planda tutması da gayet mantıklı bir hareket ancak önceki yazılarımda da belirttiğim üzere Hublot Big Bang Koleksiyonu’nda yer alan özel ve limitli üretim modellerin çeşitliliği ve üretim adetleri, bu konseptinin genel ana fikrini tahrip ediyor diye düşünüyorum. Bu bakış açısıyla yola çıkarsam incelemesini yaptığım model için “ Bir limited edition Hublot Big Bang daha .. “ demem yeterli olurdu ancak saatin tasarımında ve üretiminde o kadar emek harcanmış ki, her şeyden önce bir saatsever olarak bunu yap-a-mıyorum.
Italia Independent ortaklığıyla sunulan Camo Collection modellerinin güzel yanlarından biri de yine ünlü İtalyan marka tarafından tasarlanan güneş gözlükleri.. Saatin üzerinde yer alan detayları başarıyla barındıran gözlükler, tasarım açısından modası geçmeyecek klasik çizgiler taşıyor.
Koleksiyonda yer alan bu modeli ve diğer versiyonları görmek için markanın İstinye Park AVM’de yer alan butiğine veya pek çok önemli markayı bir arada bulabileceğiniz Quadran Boutique’e uğramanız yeterli.