Panerai bugün, özellikle Türkiye’de, saat tutkunları tarafından en çok sevilen markalardan biri. Tasarımı, görece uygun etiketleri ve ulaşılabilirliğiyle içimizi kıpır kıpır yapan markanın dününü, bugününü ve ilklerini, gönlünü bu markaya kaptıranlar ve hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için derledik.
Markanın kurucusu Giovanni Panerai saat atölyesini 1860’ta Floransa, Ponte alle Grazie’da açtı. Officine Panerai hikayesinin başladığı bu atölye yalnızca bir butik ya da workshop değil, aynı zamanda şehrin ilk saat okulu olma özelliğini de taşıyordu. 20’nci yüzyılın başlarında atölye şu anki konumu olan Piazza San Giovanni’deki Palazzo Arcivescovile’e taşınarak adını ‘Orologeria Svizzera’ olarak değiştirdi.
Giovanni Panerai
Marka, hâlihazırda birkaç yıldır yüksek hassasiyetli enstrümanlar tedarik ettiği Kraliyet İtalyan Donanması’nın ihtiyaçlarını karşılamak için kadranlarına parlaklık verecek ve okunabilirliği arttıracak radyum bazlı toz olan Radiomir’i geliştirdi. ‘Radiomir’ ismi de 23 Mart 1916’da alınan patente ek olarak belgelendi.
Panerai Radiomir Patent - 1916
İkinci Dünya Savaşı arifesinde Panerai, İtalyan Kraliyet Donanması Birinci Denizaltı Grubu Komutanlığı’nın balıkadam komandoları için bugün Radiomir olarak bilinen modelin ilk prototipini yarattı. Günümüz Radiomir’i büyük, minder tipi (47mm) paslanmaz çelik kasa, fosforlu numaralar ve markörler, kasaya kaynaklanmış ince boynuzlar, elden kurmalı mekanizma ve dalış kıyafetine uyum sağlayabilecek kadar uzun ve suya dayanıklı kayış gibi özelliklerini 1936’da üretilen bu prototipten alıyor. Ordunun arşivlerinde bu prototipten 10 adet üretildiği yazıyor.
Panerai İlk Radiomir Prototipi - 1936
Officine Panerai, 1943’te özellikle güverte subayları için tasarlanan iki sayaçlı kronograf Mare Nostrum’un prototipini geliştirdi. Ancak bu modelden yalnızca iki veya üç tane olduğu düşünülüyor. Floransalı markanın tasarımlarındaki temel adımlarından biri için araştırma ve planlama süreci de bu tarihlere tekabül ediyor: Ayar kolunu hem suya hem de kurma stresine karşı koruma amaçlı tasarlanmış çelik yarım ay şeklindeki eklenti bu dönemde geliştiriliyor.
Panerai Mare Nostrum 1943
1949’da yeni, kendi kendine parlayan Luminor, radyum bazlı macunun yerini aldı. Trityum (hidrojen izotop) esaslı bu bileşik, 11 Ocak 1949’da alınan ‘Luminor’ ticari markası altında korunuyor. Marka, Radiomir saatini takip eden diğer tarihi modeli için (Luminor) yeni patentli maddesinin adından ilham alarak yola devam ediyor.
Panerai Luminor Patent - 1949
Radiomir’in Luminor’a dönüşümü ise 1950 yılında tamamlandı. Ayar kolu koruma köprüsüne, kasayla aynı bloktan üretilen ince boynuzlara, Radiomir 1940’ın minder tipi kasasına ve yassı, daha geniş bezele sahip olan bu kasa, şimdilerde Luminor 1950 olarak tanınıyor.
Panerai Luminor - 1950
1972’ye gelindiğinde Guido’nun oğlu Guiseppe Panerai hayatını kaybetti. Uzun süredir askeri gizlilik kapsamında olan İtalyan Donanması tedarik sözleşmeleriyle birlikte aile şirketinin yönetimi, şirket adını ‘G.Panerai & Figlio’dan ‘Officine Panerai S.r.L.’ olarak değiştiren mühendis Dino Zei’ye geçiyor.
Takvimler Eylül 1993’ü gösterdiğinde Panerai üç limitli edisyonla saatseverlerin karşısına çıktı. Bunlar; Luminor, Luminor Marina ve İkinci Dünya Savaşı komandoları için yaratılan tarihi modellerden ilham alan Mare Nostrum modelleri oldu. Tahmin ettiğiniz üzere Mare Nostrum modeli büyük ilgiyle karşılandı. Saatler, İtalyan Donanması kruvazörü ‘Durand De La Penne’de, Duke Amedeo D’Aosta’nın katılımıyla tanıtıldı.
Konu Panerai olunca tarihçede çok önemli bir aktörün ismi yer alıyor: Sylvester Stallone. Aktör, Daylight filminin çekimleri için İtalya’da bulunduğu bir gün markanın butiğine denk geliyor ve Luminor modelleri dikkatini çekiyor. Kendine saat almakla yetinmeyen Stallone, sipariş ettiği diğer saatlerin kadranına ‘Slytech’, arka kapaklarınaysa imzasını kazıttırıyor. 1996’da Daylight filminin vizyona girmesiyle büyük bir patlama yaşayan İtalyan marka, böylece Amerika’da da tanınmaya başlıyor. Slyvester Stallone’un Arnold Schwarzenegger gibi Hollywood’un ağır toplarının da içinde bulunduğu arkadaş çevresine Panerai’ler hediye etmesi markanın tanınırlığını daha da arttırıyor.
1997’de Richemont Group (o zamanlardaki adıyla Vendôme Group) tarafından alınan marka 2001’de Piazza San Giovanni’deki tarihi butiğini yeniden açıyor. 2005’e gelindiğindeyse ilk ‘in-house’ mekanizması P.2002’yi saat tutkunlarıyla buluşturarak tam anlamıyla üretici sıfatına kavuşuyor.
Panerai İlk in-House Mekanizma P.2002