Geçtiğimiz Perşembe günü, 19 Kasım, Jack Heuer’in doğum günüydü. Soyadından yola çıkarak kendisi hakkında az çok fikir yürütmek mümkün. Jack Heuer öyle bir isim ki sadece Tag Heuer’e değil, bütün saatçilik tarihine yön vermiş, kitleleri peşinden sürüklemeyi başarmış bir şahıs.
Jack Heuer, yıllarca Tag Heuer’in CEO’luğunu üstlenmiş kilit isimlerden bir tanesi, şu anda halen markanın onursal başkanı sıfatını taşımaktadır. Kendisi aynı zamanda 1860 yılında Saint-Imier’de Ed. Heuer & Co. ismiyle kurulan Heuer efsanesinin yaratıcısı Edouard Heuer’in büyük torunudur.
Kendisi Heuer ailesinin aktif olarak şirketle ilgilenen son üyesidir. Tüm bunlardan bağımsız olarak, teknik ve estetik kaygıları sonuna kadar taşıyan ve şaheser olarak adlandırılabilecek eserlere imza atmış bir markanın öncü ruhunu her daim canlı tutabilmiştir ve sadece aktif görev aldığı yıllarda değil, kendinden sonrakiler için de ilham kaynağı olabilmiştir.
Jack Heuer’ en büyük ilhamı şüphesiz 2. Dünya Savaşı yıllarında babasının ve amcasının yürüttüğü şirketin kronograf üretimindeki büyük başarısından almıştır. 1957 yılında elektrik mühendisliği lisansının ardından Zürih’teki Ulusal Teknoloji Enstitüsü’nden aldığı üretim ve yönetim uzmanlığından sonra aile şirketini her zamankinden daha sistematik ve ilerici yöntemlerle idare edebilecek teknik altyapıya sahip olmuştur.
Onu diğer saatçilerden ayıran en önemli farklardan bir tanesi de deyim yerindeyse alaylı değil mektepli olmasıdır. Jack, 1958 yılında, eğitiminin sonlamasından bir süre sonra, aile şirketinde kendine bir yer edinmeyi amaçlamaktadır. Aradan henüz yalnızca 1 yıl geçmişken Jack, amcası ile birlikte şirketlerinin New York uzantısını kurmaya karar vermiştir.
Yaptığı işler Hollywood için “Film-Master” kronograflarının satışını da içermektedir. Bu iş dalı, 1960’lı yıllarda kendisine birçok yönetmen ve film yıldızıyla tanışma fırsatını da sunmuştur. Ürün yerleştirme tekniğinin atası sayılabilecek bu hareketlerle dünyaca ünlü oyunculara kendi saatlerini kullandırtmaya başlamıştır. Kendisinin en aklılda kalan çalışmalarından biri de 1970 yapımı Le Mans filminde başrol oynayan Steve McQueen’e Heuer Monaco modelini takdim etmesidir.
Jack Heuer, henüz daha 28 yaşındayken Heuer’in en büyük hissedarı olmasının verdiği söz hakkıyla marka için yenilikçi ve cesaret gerektiren atılımlar yapmaya başlamıştır. 1963 yılında modern mimari ve avangart tasarım anlayışından etkilenerek, şıklık ve işlevselliğin doruklarında, ikonik bir model olan Carrera’nın tasarlanmasına ve üretilmesine öncülük etmiştir.
Carrera öylesine büyük bir başarı elde etmiştir ki, ilk üretiminden sonra 60 yılı aşkın süre geçmiş olmasında rağmen halen daha otoritelerce ve koleksiyoncularca en başarılı saatler arasında anılmaktadır. Jach Heuer’in motorsporlarına saplantılı bir tutkuyla bağlı olması, markanın model gamının şekillenmesinde epey rol sahibidir. Çok küçük zaman dilimlerinin hayati önem taşıdığı bu spor dalı için kronograf geliştiren Jack Heuer dünyanın ilk taşınabilir 1/1000 kronografının üretilmesini sağlamıştır.
Bu başarısı kendisine 1971 yılından itibaren Enzo Ferrari ve takımıyla ortaklaşa çalışma imkanının kapılarını açmıştır. Bu ortaklığın bir başka etkisi de 1970’li yıllarda Formula 1 çılgınlığı sayesinde geniş kitlelere rahatça ulaşabilmesi ve markasının bolca reklamını yapabilme imkanı bulmasıdır. Jack Heuer elektronik alanında muazzam bir altyapıya sahip olmasına rağmen mekanik kronograf sistemleri için de kayda değer çalışamalarda bulunmuştur. 1969’un Mart ayında firma dünyanın ilk otomatik kurgulu kronografını üretmiştir.
1970’li yılların ortalarına gelindiğinde patlak veren ve saatçilik tarihini kökünden değiştiren kriz meydana gelmeye başladığında, Jack Heuer de markasının geleceğini sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmek için türlü operasyonel değişikliklere gitmiştir. 1979 yılında profesyonel dalgıçlar için üretilen “1000” serisi bu gelişmelerden ilkidir. 1000 serisi günümüzde yerini Aquaracer koleksiyonuna bırakmıştır. 1982 yılına gelindiğinde bir takım talihsiz gelişmelerden dolayı kendisi şirketin yönetiminden vazgeçmek zorunda kalmıştır.
Sonraki yıllarda Tag Heuer başarısını katlayarak artırmaya devam etmiş, dünyanın en değerli markalarından biri haline gelmiştir. Bu başarıda şüphesiz en büyük paylardan biri Jack Heuer’in dahiane fikirleri, öncü çalışmaları ve benzersiz saatçilik kabiliyetleri sayesinde olmuştur.
Tag Heuer geçtiğimiz yıllarda Jack Heuer’e ithafen bazı sınırlı adetlerde üretilmiş modeller piyasaya sürmüştür. Bu modeller de Heuer ismine yakışır bir şekilde uzmanlardan tam not almış ve meraklılarca kısa sürede stokların tükenmesine yol açmıştır.
