Bugün, üzerinde yeteri kadar durulmadığını düşündüğüm ancak saatin bilekteki duruşunu ve konforunu belirleyen esas etmenlerden biri olduğuna inandığım “lug-to-lug" yani saatin iki uç noktası arasındaki uzunlamasına mesafeden bahsedeceğim.
Kasa şekli ne olursa olsun, saat üreticileri, mutlaka, saatin genişlik değerini bizlerle paylaşıyor. Bu ölçü alınırken saat 3-9 ya da 4-10 arasındaki değer baz alınıyor. Bazı durumlarda ise, görünen ölçü gerçek değerden farklı çıkabiliyor. Örneğin; bezelin saatten daha geniş olması ya da kasa yan formunun tam yuvarlak olmaması gibi. Kasa genişliğine, çoğunlukla saat 3 pozisyonuna yerleştirilmiş tepenin kalınlığı de eklendiğinde, saatinizin bileğinizde ne kadar yer kaplayacağına dair bilgiye ulaşmış oluyorsunuz.
Üretici tarafından sağlanan ikinci ölçü ise genellikle kalınlık oluyor. Saatin karakteri ve tasarımı yapılırken esinlenilen fikre bağlı olarak değişkenlik gösteren kasa değerini belirleyen iki ana unsur, mekanizma yüksekliği ve saatin su geçirmezlik değeri oluyor. Özellikle, kasanın yüksek su basınçlarına dayanması istendiğinde kullanılması mecburi hale gelen kalın camlar ve arka kapaklar, kasa yüksekliğinin de bir hayli artmasına sebep olabiliyor. Neyse ki, üreticiler, kasa yüksekliğinin olumsuz etkilerini gizlemek için içe doğru daralan tasarımlardan faydalanıyorlar ve modellerin olduğundan daha kompakt görünmesini sağlayabiliyorlar.
Bu noktaya kadar saat meraklılarıyla paylaşılan değerler, saatin bilekte nasıl görüneceğine dair “bir miktar” bilgi verse de asıl önemli olan verinin paylaşılmamasının eksik bilgilendirmeye sebep olduğunu düşünüyorum.
Lug-to-lug olarak geçen ve uzunlamasına saatin iki uç noktası arasında mesafeyi temsil eden ölçü, saatin, bileğinizden taşıp taşmayacağına dair direkt ya da dolaylı bilgi verebiliyor. Bildiğiniz üzere bileğinizin kesiti, ovale yakın bir formdadır. Üst ve alt kısımlarda bulunan düzlükler, kenarlarda yerini yarım dairelere bırakır. Vücudundaki yağ oranı sağlıklı aralık içinde bulunan hemen her bir saat kullanıcısı için bu durum geçerlidir. Saat meraklıları arasında dile getirilen bilek çevresi ölçüsü kadar önemli olan bir diğer ölçü de, bileğinizin üst kısmındaki düzlüğün uzunluğudur çünkü saatiniz direkt olarak bu düzlüğün üzerine oturacak şekilde tasarlanmıştır.
Boynuz formu, kalınlığı, üst ve yan açıları, saatin ölçülerinin nasıl algılandığını belirleyen ana unsurlar olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla, saat üreticilerinin lug-to-lug uzunluğu direkt olarak paylaşmamalarını anlayışla karşılayabiliyorum zira bu ölçü boynuz şekliyle beraber yorumlandığında anlam kazanıyor. Öte yandan, bu yorumu ancak ortalamanın üzerinde saat merakına sahip kullanıcılar yapabileceğinden, bu bilgi eksikliğinin sebebini anlamakta da güçlük çekiyorum. Sanıyorum üreticiler, peşin hükümlü davranmamızı istemiyorlar ve saatleri bileklerimizde denedikten sonra karar vermenin daha doğru bir yol olduğunu düşünüyorlar. Eh, haksız da sayılmazlar.
Bir diğer detay da elbette, kişisel zevklerle ilgili. Kendimden örnek vermem gerekirse, ben bileğime üstten baktığımda, saat 12 ve 6 pozisyonlarında kayışın veya bileziğin bir kısmını yukarıdan görmek isteyenlerdenim. Daha matematiksel bir açıklamayla, saatin uzunluğu, bilek uzunluğumun ¾'ü gibi bir ölçüye denk gelmeli ki, bana büyük gelen bir saat takıyormuş hissine kapılmayayım. Aslında bu dediğim bir bakıma 44mm’nin üzerindeki hemen hiçbir saati takamayacağım anlamına geliyor. Nerede Paneristi ruhum, nerede kocaman pilot saatlerini hayranlıkla izleyen ben? Zevklerin evrimi de bu olsa gerek...
