Koleksiyoner Adaylarına Tavsiyeler

Koleksiyoner Adaylarına Tavsiyeler

Hepimiz doğuştan koleksiyoncu sayılırız. Çocuk yaşlardan itibaren birçok objenin koleksiyoneri olmuşuzdur. Peki, konu saatler olunca en başarılı koleksiyonu oluşturmanın püf noktaları nelerdir? Bir kaç saati alıp güzel bir kutuya yerleştirmek, bizi saat koleksiyoneri yapar mı?

Bir süre önce internette gezinirken kısa bir yazıya gözüm takıldı;

Koleksiyonculuk, ilgi duyulan herhangi bir alanda, yine ilgi duyulan nesnenin araştırılması, toplanması, özenle varsa çeşitlerine göre ayrılarak bakımlarının yapılması, yıllar itibari ile sayılarını arttırarak biriktirilmesi ile ortaya çıkan bir hobidir.”

Bu açıklamaya sanal ortamda farklı yerlerde rastlamak mümkün. Bu yazının devamında ise hobinin ne olduğuna dair bir açıklama yapılmış:

insanların boş zamanlarını yararlı bir şekilde değerlendirebilecekleri çeşitli konulara ve işlere denir.

Koleksiyonculuk, çoğumuz için gençlik yıllarında başlayan bir hobidir. Nedendir bilinmez, bazı nesnelerin farklı örneklerine sahip olmak, bunlarla zaman geçirmek ve onlara ilgi göstermek hoşumuza gider. Bazılarımız farklı içeceklerin metal kapaklarını biriktirirken, bir diğerimiz son dönemde almış olduğu çok sayıda modeli yan yana koyarak kendisini “ayakkabı” koleksiyoneri ilan edebilir.

Koleksiyon_1.jpg koleksiyon_2.jpg

Herkes, sahip olduğu koleksiyonla gurur duymakta olup başkalarıyla da paylaşmaktan çok keyif almaktadır. Bu kimi zaman üzerimizdeki bir çakmak bazen de evimizin en özel köşesinde sakladığımız “pul” koleksiyonumuz olabilmektedir!

Koleksiyon_3.jpg

Asıl konumuz olan saatlere dönersek, durum biraz daha keyifli bir hal alabiliyor. Peki, günlük hayatımızda işlevsel olarak ihtiyaç duyduğumuz bir nesne olmasının yanı sıra özellikle erkekler için vazgeçilmez bir aksesuar olan saatlerin koleksiyoneri olmak için ne yapmamız gerekiyor? 

Koleksiyon_4.jpg Koleksiyon_5.jpg

Belirlenmiş katı ve uyulması gereken kurallar var diyemem ama yıllardır içinde olduğum bu hobide edindiğim bazı net tecrübeler var ki kesinlikle göz önünde bulundurulması gerekiyor:

Koleksiyonerliğin bir hobi olduğunu unutmayın.

Evet, bu her şeyden önce bir hobi. Dolayısı ile önceliğimizin keyif almak olduğunu unutmamak lazım. Diğer detaylara geçmeden önce, o nesneye sahip olmanın sizi ne kadar mutlu edeceğini düşünmek ve ona göre karar vermek gerekiyor. İlerde prim yapacak diye alınıp 15 sene hiç kullanmadan kasada bekleteceğiniz bir saat mi, yoksa aldıktan sonra haftanın 4-5 gününde bileğinizde keyifle taşıyacağınız bir model mi? İyi düşünüp gerçekçi olmak ve buna göre karar vermek hobinizi daha keyifli hale getirecektir.

Yeni bir saat alırken acele etmeyin, olabildiğince araştırın.

Aceleyle verilen kararların bir süre sonra sizi mutlu etmeyecek sonuçlar doğurmasının kaçınılmaz olduğunu unutmayın. Birçok koleksiyonerin saat kutusunda, bu hobiye ilk başladığı zamanlarda aldığı ve nerdeyse senelerdir hiç kullanmadığı modellere rastlamak mümkündür. Anlık heveslere karşı konulamayıp alınan saatler, ilerleyen günlerde koleksiyon şekillenmeye başladığında bir fazlalıktan öteye gitmeyecektir. Yeni bir saat almadan önce, bir önceki alışverişinize konu, saate zaman tanıyın. Kullanın ve keyfini çıkarın. Tecrübe kazanın ve bir sonraki parçayı koleksiyona katmadan önce iyice araştırın.

Koleksiyonun bir değer taşıdığını unutmayın ve gereken özeni gösterin

Maddi ya da manevi, her koleksiyonun bir değeri olduğunu unutmayın. Bazı çok özel örnekler dışında her aldığınız saat, ilk günlerde değer kaybedecektir ama sıfıra inmeyecektir. Koleksiyonunuzdaki parçaları hak ettikleri ortamlarda saklayın ve gerekli bakım/temizlik işlerini zamanında yapın. Kolayca edinilebilecek malzemelerle, basit işlemleri kendiniz de yapabilirsiniz. Ayrıca saat koleksiyonunuzu dijital ortama aktarmak da hem ona verdiğiniz değeri gösterecek olup hem de her ortamda koleksiyonunuza bağlı kalmanıza imkân verecektir. Horobox’ın “WATCHBOX” özelliği saat koleksiyonunuzu çevrimiçi yanınızda taşımanıza imkân vermektedir. Arşivden seçeceğiniz saati kendi saat kutunuza eklerken nereden ve kaça aldığınızı da not edebilirsiniz. Arşivde olmayan saatleri de “Kendi Saatini Ekle” menüsünden arşive dâhil etmek mümkün. Bu tarz çalışmalar, bu hobiyi her zaman daha keyifli hale getirmektedir.

Belirli bir bütçeniz olsun ve alımlarınızı buna göre yapın

Bütçeyi belirlemek ve ne şekilde yöneteceğinize karar vermek tamamen size kalmış. Yıllık bir bütçe üzerine odaklanabileceği gibi belirli dönemler için alınacak saat sayısına da karar verilerek eklemeler yapılabilir.

Kendi tarzınıza karar verin

Üniversiteyi bitirdiğinizde ailenizin hediye ettiği bir “Casio” başkaları için bir şey ifade etmeyebilir ama sizin için pahalı bir Rolex’ten daha değerli olabilir. Unutmayın, bu sizin koleksiyonunuz. John Meyer’in bileğinde gördüğünüz Patek Philippe, belki de hiçbir zaman sahibi olamayacağınız bir model olabilir. Tabii ki farklı kişilerden etkilenebiliriz, örnek alabiliriz ya da takip edebiliriz. Ama unutmayın ki kendi zevklerinize göre oluşturulmuş bir koleksiyonun size vereceği keyif, hobinizin devam etmesi ve gelişmesi için en önemli detaydır. Bazılarımız bir markaya yoğunlaşıp tüm koleksiyonunu ondan oluşturabilir. Bazı kişilerin tercihi ise, birçok markanın değişik modellerini koleksiyonlarına katmak olabilir. Acele etmeyin ve tecrübelerinizin size yön vermesini bekleyin.

Okuyun, araştırın ve bilgi sahibi olun.

Koleksiyonerlik, sadece bazı ürünleri alıp onlara sahip olmak demek değildir. Yalnızca almayı düşündüğünüz modeller hakkında değil, hobinizin tümü ile ilgili genel bilgi sahibi olun. Örneğin Officine Panerai’nin tarihçesini bilmek, tek bir modelin tüm özelliklerini bilmekten daha değerlidir. Bazen bu bilgiler de sizi yönlendirir ve koleksiyonunuzun oluşmasında size yardımcı olur. Piyasa değerinin 10.000 Euro olduğunu bildiğiniz ve yeterli bütçeniz olmadığı için koleksiyona katmayı düşünmediğiniz bir model, beklemediğiniz bir ortamda yarı fiyatına karşınıza çıkabilir. Unutmayın ki bilgi sahibi olmak, sizi hobinize daha da çok bağlayacaktır.

Saatçilikte “tarih” her şey demektir.

Kararlarınızda bu detaya da önem verin. Bir saatin arkasındaki hikâye, çoğu zaman görsel özelliklerin önüne geçmektedir. Bu 1965 yılından kalma vintage bir Daytona olabileceği gibi, 50 yıl önceki ilk modeline sadık kalarak üretilmiş güncel bir model de olabilir.

Koleksiyonerlik hakkında daha sayfalarca yazmak mümkün ama işin özü sizin tercihleriniz ve bu hobiden ne kadar keyif alabileceğinizden öteye gidemiyor. Ben senelerdir bu hobinin içindeyim ve kendime göre bir koleksiyon oluşturmuş durumdayım. Keyif alıyorum ama her geçen gün farklı arayışlar içerisinde olmaktan da geri kalmıyorum. Umarım bu heyecanımı daha uzun süreler korurum ve bu hobinin içinde aktif olarak kalmaya devam edebilirim.

Koleksiyonerlik, farklı modeller ya da diğer sorularınız için bana e-mail ile ulaşabilirsiniz.