Koleksiyoner Olmanın Zorlukları

Koleksiyoner Olmanın Zorlukları

horobox_amblem.png

Yıllardır farklı medyalarda koleksiyonerlik hakkında birçok makale okumuşsunuzdur. Herkes nedir, nasıl olunur üzerine yoğunlaşmış durumda ama bu işin bir de zorlukları var.

Aslında ben de bir süre önce ana başlıklarla koleksiyoner olma yolundakilere tavsiyeler vermiştim. Ciddi ilgi gören yazımın ardından onlarca e-mail almıştım.  Koleksiyonerlik ruhu birçok insanın DNA’sında var diyebilirim. Çoğumuz, koleksiyoner olacağız diye ne objelere ne paralar saçmışızdır. Şikâyet etmeye de hakkımız yok çünkü hayatta her şeyin bir bedeli var. İşte koleksiyoner olmanın zorlukları da, ödenmesi gereken bedellerin içinde yer alıyor. Bu zorlukların çoğu koleksiyonu yapan kişi tarafından yaratılıyor ve keyif verici yanları da yok değil. Ama gel gelelim, işin bir de sizin dışınızda gelişen zorlukları var ki işte onlarla başa çıkmak pek kolay değil. Nedir mi bunlar?

BİTMEK TÜKENMEK BİLMEYEN SORULAR

Kazara koleksiyoner diye isminiz çıkmasın. İşte o zaman yandınız. Doktorlar bile sizin kadar çekmemiştir desek yeridir. Sizin koleksiyonunu yaptığınız obje hakkında (ki biz saatlerden bahsediyoruz) kimin aklına hangi soru gelirse, hemen soluğu karşınızda alıyor.

-        Benim XXX marka saatin pilini nerde değiştirebilirim?

-        Arkadaşın dededen kalma cep saati var. Satsak kaç para eder?

Ve benzeri amansız sorular. Ya arkadaş, bana sordun mu neyin koleksiyonunu yaptığımı? Ben Paneristi’yim. 37 tane Panerai saatim var. Bana Bonati de, sana doğum tarihini söyleyeyim. SLC nedir diye sor, sana kitap yazayım ama pil nerde değiştirilir inan bilmiyorum ya.

-       Markafoni’de bu saate %50 indirim var. Ne dersin alayım mı?

-       Al abi al. :)

koleksiyoner-3.JPG

ANLAMSIZ ELEŞTİRİLERİ DİNLEMEK

Koleksiyonerliğin en keyifli yanlarından biri de paylaşmak. Ben saatlerimle vakit geçirmeyi çok seviyorum ama aynı hobiye gönül vermiş kişilerle vakit geçirmek de bir o kadar zevkli oluyor. Sahip olduğum “Stick Dial” kadranlı, “Pepsi” lakaplı 2009 model, kart sertifikalı, hiç polisaj görmemiş Rolex GMT Master II saatimin hikâyesini dostlarla paylaşmaktan öte ne var ki bu saat koleksiyonerliğinde? Yak puroyu anlat anlatabildiğin kadar. Peki, kazara anlamayan birine yakalanırsanız bu hikâyelerin sizin için kâbusa dönüştüğünü biliyor musunuz? Bu özelliklerinden ötürü emsallerinden 2.000 USD fazla ödediğinizi duyduklarında ki tepkilere hiç şahit oldunuz mu?

-       Buna mı verdin o kadar parayı?

-       Bizim arkadaşta var bunun aynısı. O çok daha ucuza almış.

İyi işte ne güzel. Git arkadaşına söyle sevinsin. Benimle neden uğraşıyorsun? Sanki parayı veren de, Rolex dünyasında piyasayı belirleyen de o arkadaş. Kardeşim bu Stick Dial, bulsana bir tane daha da alalım. Caliber Ref. 3186 ne biliyor musun?

koleksiyoner-2.JPG

TÜM SATICILARIN HEDEFİ OLMAK

-       Serdar Bey’ciğim nasılsınız? En kısa sürede butiğimize bekliyoruz.

Tamam, geleceğim de zaten 3 gün önce aradın sen beni. Tek işimiz koleksiyonerlik değil ki. Başka meşguliyetlerimiz de var. Seyahat ediyoruz, toplantılara giriyoruz, gelen misafirlerimizle ilgileniyoruz. Daha saatler geçmiyor ki bu sefer farklı bir mekândan arayıp nadide modelin nihayet geldiğini ve sizin gibi bir koleksiyoner için ayırdıklarını söylemek için arıyorlar. Nadir? Sevgili dostum, o saat 1952 adet ile limitli. Sizin o saatin 1952 adedini satmanız kaç sene sürecek biliyor musun?  Nadide model ha? Toplantıdayım arkadaşlar, üstüme gelmeyin lütfen.

koleksiyoner-4.JPG

SERVET DÜŞMANLARIYLA UĞRAŞMAK

Her hobi pahalı olmak zorunda değil. Koleksiyonerlikte de illa çok para harcama zorunluluğunuz da yok. Biri gidip 150.000 EUR verip tek saat alır kimsenin sesi çıkmaz ama siz gidip 20 tane saate toplamda 2.000 EUR harcarsanız o zaman yandınız.

-       Arkadaş adam bir saat daha almış. Nerden buluyor bu kadar parayı?

Kendi paramla alıyorum beyler. Sizi hiç ilgilendirmez. Konuşacak başka şeyler bulun. Hem kaç para verdiğimi nerden biliyorsunuz? Ben sizin 48 taksitle aldığınız lüks arabanıza yorum yapıyor muyum? Kültüründen uzak olduğunuz, içinize çeke çeke içtiğiniz tanesi 50 USD’lık sözüm ona Küba purolarınıza laf ediyor muyum?

koleksiyoner-6.jpeg

SAHTE ÜRÜN KULLANANLARIN ALAYCI DAVRANIŞLARINA KATLANMAK

-        Gitmiş bu saate 8.000USD vermiş. Manyak mıyım ben ya? Bak işte aynısı. Hem de A+++ kalite. 130USD’a almayanı dövüyorlar.

Ciddi misin? Gerçekten aynısı ya. Keşke önceden söyleseydin de bu kadar parayı çar çur etmeseydik. Sevgili kardeşim, sen bizim agresif editörümüz Witch Watch’ın Sahte Saat Takan Erkek yazısını okudun mu? Önce oku, sonra gel konuşalım. Biz bu objeleri keyif için alıyor, biriktiriyoruz. Aklımızda kimseye hava atmak yok. Zaten olsa da hakkını veririz. Sizler gibi kendimizi ortamlarda rezil etmeyiz. Bana laf edeceğine sokağa attığın 130USD’a yan sen. İlk elini yıkadığında akvaryuma dönecek o çakma saatinle sana mutluluklar dilerim. Sen nasılsa bir 130USD daha verip yenisini alırsın. Kendi işine bak sen. Benim için meraklanmana gerek yok.

koleksiyoner-7.jpeg

DİĞER KOLEKSİYONERLERİN PROVOKASYONLARI

Bu da başınıza ayrı bir dert. Tamam, belki aldığım ürünün kondisyonu iyi değil. Biraz fazla ödemiş de olabilirim ama sonuçta bu da işin gerçeklerinden biri değil mi? Her şeyi her zaman doğru mu yapmak zorundayız? Sen daha iyisini, daha iyi fiyata almışsın. E bırak biz de öğrenelim, kendimizi geliştirelim.  Bu kadar eleştirmenin, sağda solda “adam işi bilmiyor” demenin ne gereği var? Maradona da zamanında penaltı kaçırmıştır. Olur böyle şeyler.

Aslında bunlara ekleyebileceğim maddeler var ama sanırım bu kadarı yeterli. Farklı dertlerin yanı sıra koleksiyon yapmak gerçekten zor iş. Siz siz olun bu detaylardan uzak durmaya çalışın. Kendinizi mutlu etmekten başka şeylere de odaklanmayın.

koleksiyoner-5.JPG