Saat meraklıları, özellikle de JLC fanatikleri iyi bilirler; JLC’nin yeni bir dalgıç kronograf çıkarma frekansı biraz uzundur. 40 yıl kadar..
Guns ’N Roses’ın yeni albüm yayınlama frekansını bile bize makul hissettirecek bu süreç, JLC’in 1969’da çıkarttığı efsanevi E2643 “Shark” ( Avrupa’daki lakabıyla Vogue ) modelinin ardından 2007 senesindeki SIHH dahilinde tanıttığı yeni dalgıç kronografı ile bir sonraki evreye geçmiş bulunuyor.
Pratikte her “suya dayanıklı” kronografın belli bir derinliğe inebildiğinden yola çıkarak bir dalgıç saati olduğuna varıyor da olsak aslında mevzu o kadar basit değil.
Dünya üzerinde standardına karar verilebilecek hemen hemen herşey için bir standart normu bulunan ISO’nun dalgıç saatleri konusunda da bir yetkinlik tespiti var elbette; ISO6425.
Derinlik testi, aşırı basınç testi, buharlaşma testi, ısı şoku, kalibre zaman ölçümü testi ve tek tarafa dönebilen bezel testi gibi önemli parametreleri bulunan bu standardın beklentileri JLC Master Compressor Diving Chronograph tarafından başarıyla karşılanmış.
Yalnız dikkat etmemiz gereken konu JLC’nin pek de standart saat üretmiyor olması zira her ne kadar ISO 6425 standardında yer alan tüm kutucuklar işaretlenmiş de olsa Diving Chronograph pek çok özelliğiyle endüstriyel normlardan fazlasını sunuyor.
Kadran bu duruma verilebilecek ilk örneklerden. JLC gerçek bir dalgıç kronografının profesyonel kullanımın gereklerini tam olarak karşılarken aynı zamanda da estetikten ödün vermeyebileceğini mükemmel kadran tasarımıyla ispat ediyor.
Saatin kadranında her ortamda doğru okunabilirliği sağlacak yeterli kontrastı sunan üç farklı renk tonuna yer verilmiş.
Beyaz altın kullanılarak tasarlanmış indeksler ve numaratörler JLC’nin malzeme kalitesine verdiği önemi vurgular nitelikte.
Yansımayı sıfıra indiren mat siyah kadran üzerinde kullanılan mavi tonu estetik bütünlüğe katkısının yanında farklı bilgileri net ve doğru şekilde okumaya da imkan sağlıyor.
Yine standartlardan bahsedecek olursak hatırlamamız gereken bir diğer alt başlık da her dalgıç saatinin bir “çalışma göstergesi”ne ihtiyaç duyuyor olması.
Genel olarak bu ihtiyaç saniye için hazırlanmış bir alt kadran ve üzerinde kendini belli eden bir saniye kolu ile karşılanıyor ancak her ne kadar bu tasarım ihtiyacı karşılıyor gibi gözükse de özellikle kronograf tasarımın nispeten karmaşık yapıya sahip kadranı düşünüldüğünde “durmuş/çalışmayan” bir saatle dalma riski tamamen bertaraf edilmiş olmuyor.
JLC bu duruma yine genelden farklı bir çözümle yaklaşmış. Saniye kolu kullanmak yerine saniye fonksyonu için mavi/beyaz renklere ayrılmış bir disk ve bu diskin belli bir kısmını görüntüleyecek bir de pencere kullanmış.
Diskin hareketine göre pencereden görünen kısmın sürekli mavi/beyaz renkler arasında gidip gelmesi esasına dayanan bu tasarımda akla gelebilecek her ortamda saatin çalışıyor olduğunu anlamak gayet kolay.
Bu arada JLC’nin yine önemli bir emniyet özelliğine daha yer verdiğini görüyoruz. Kadranın dışında yer alan çerçeve üzerine nabız atış sayısı skalası yerleştiren JLC özellikle derin dalışlarda büyük önem taşıyan nabız değerini de kontrol etme olanağı sunuyor.
Kandaki oksijen miktarının düşmesiyle birlikte artan nabız sorununu kontrol altında tutmayı amaçlayan bu sistem son derece önemli ve kullanışlı bir özellik olarak karşımıza çıkıyor.
Tüm bu özelliklerine rağmen elbette kadran tek başına JLC Diving Chronograph’ın ne kadar başarılı bir saat olduğunu anlatmaya yetmiyor.
44mm çapa sahip kasa için Grade5 titanyum kullanılmış.
Saat endüstrisinde sıkça rastlanan Grade3 titanyum alaşımından farklı olarak özellikle çizilmelere dayanıklılık konusunda paslanmaz çeliğe yakın değerler sunan Grade5, hem profesyonel kullanıcılar hem de masabaşı dalgıçları için titanyumun belki de tek olumsuz yanı olan kozmetik dayanıklılık problemine de çözüm bulmuş oluyor.
JLC’nin sembolleşmiş compressor tipi ayar tepesi tasarımı da yine bu saatte kendine yer bulan kullanışlı özelliklerden biri.
Piyasada binlerce örneğini bulabileceğiniz ve dalgıç saatleri konusunda uzmanlaşmış Rolex, Omega gibi markaların da tercihi olan vidalı ayar tepeleri su geçirmezlik konusunda gereken dayanıklılığı sağlıyor da olsa özellikle ıslak ve eldivenli eller ile kullanması zor tasarımlar.
Yarım tur çevrilerek kilitlenip açılabilen compressor tipi ayar tepesi ile bu sorunu bertaraf eden JLC, tepe üzerine kolay çevrilmeyi sağlayacak kalın yüzeyler ekleyerek bu konuda zirveye oturmuş gibi görünüyor.
44mm kasa boyutundan ötürü saati kategorize etmek istersek “büyük” dememiz gerekir ancak bu tespit kağıt üzerinde kalmaktan öteye gidemiyor bizce.
Mükemmel okunabilirlik sunan mat siyah kadran saati olduğundan bir klik küçük gösteriyor. Kasadan çok da uzaklaşmayan boynuz yapısından kaynaklanan kompakt duruş aynı zamanda saatin ince bileklerde bile oynamadan sabit kalmasını sağlıyor.
Titanyumun düşük kütlesel ağırlığı da eklenince takması son derece konforlu ve keyifli bir hale gelen JLC asla büyük ve rahatsız bir dalgıç kronografı olmadığını net bir şekilde belli ediyor.
Kasanın tamamı mat yüzey formunda tasarlanmış. Teknik olarak yansımayı minimuma indiren mat yüzeyin estetik açıdan tool watch konseptiyle uyumu da gayet başarılı.
Bu arada bezel için de birkaç söz söylemekte fayda görüyorum.
Öncelike bezel hem estetik hem de işlevsellik açısından gerçek bir dalgıç saatinin en önemli unsurlarından biri.
Profesyonel kullanıcılar kolay döndürülebilen, ele düzgün oturan, yazıları net okunan bir bezel isterken saatin üstün teknik özellikleriyle cezb olan masa başı dalgıçları ise hiç olmazda gömlek manşetinin altına sığabilecek bir bezel isterler.
İşte bu noktada JLC Diving Chronograph tam olarak bu iki farklı zümrenin talebini tek seferde karşılayabilecek bir bezel tasarımı ile karşımıza çıkıyor.
Özellikle marka konumlandırmasından beklenen üstün kalite bezelin her noktasında kendini belli ediyor.
Bir Smith Wesson tabanca netliğinde hareket eden bezelin kazara dönmesi mümkün değil gibi ancak bezelin etli kenar tasarımı sayesinde her şartta güvenle döndürülmesi sağlanmış.
Kasadan makul seviyede yukarıda duran bezelin günlük kullanımda rahatsız etmeyeceği de aşikar.
JLC’nin özellikle kalibre tasarımı konusunda son derece gelişmiş bir isim. Bu özelliğini Diving Chronograph’ta da belli eden JLC saatte kendi üretimi olan 751D referanslı kalibreye yer vermiş.
İlk defa 2004 senesinde tanıtılan 751D’nin hem 1980ler ve 1990lar’da üretilen JLC modellerinden hem de kardeş firma IWC’den gelen geri beslemeler neticesinde rafine edildiği pek çok inceleme de dile getirilmişti.
Erken kalibre örneklerinde özellikle çalışma hassasiyeti ve rafineleştirme parametrelerini dikkate alan JLC, modern kalibrelerinde tool watch konseptinin vazgeçilmez gereklerinden farklı dış etmenletre dayanıklılık ve servis kolaylığı alt başlıklarını da kapsayacak tasarımlara imza atmaya devam ediyor.
Seramikten üretilmiş rulman bilyaları kullanarak sürtünmenin etkilerini neredeyse sıfıra indiren JLC serbest salınımlı balans ve lazer kaynaklı kıl zemberek güncellemeleriyle darbelere dayanıklılık konusunda da üstün başarı sağlıyor.
Son olarak çift tulumbalı düzeneğiyle 65 saat güç rezervi sunan 751D markanın kalibre tasarımına verdiği önemi ve geçmisinden gelen know-how gücünü gözler önüne sermeye yetiyor.
Kendine özgü tasarımı, güçlü marka imajı, üstün teknik özellikleri ve her ne kadar profesyonel kullanım için tasarlanmış olsa da günlük kullanıma imkan veren boyutu ile oldukça severek vakit geçirdiğimiz JLC Master Compressor Diving Chronograph’ı özellikle dalgıç kronograf arayan kullanıcılara kesinlikle tavsiye ediyoruz.
