SIHH 2019 fuarı bünyesinde sessiz sedasız tanıtılan Montblanc Star Legacy Metamorphosis Limited Edition 8, markanın geleneksel lüks saatçilik konusunda geldiği noktayı gözler önüne seriyor.
İngilizcede çok sevdiğim bir terim vardır: ‘wow effect”. Kısaca ‘insana Vauvv dedirten şeyler’ olarak özetleyebiliriz anlamını... Hemen bir örnek vereyim; Küçük yaştan beri otomobillere merakım var. Bu merakımla ilgili araştırma yapmaya başlayıp bir şeyler öğrenmem ise, lise dönemine denk geliyor. 17 yaşındayken klasik otomobiller sergileyen bir galeride, 1961 model bir Ford Thunderbird görmüştüm (tarih olarak 1990lar’ın başlarına denk geliyor). İçeri girip ilgili kişiden aracı incelemek için izin istedim. Galerideki sorumlu bendeki hevesi görmüş olacak, aracı detaylı bir şekilde anlatmaya başladı. Elektrikli cam ve klima gibi özelliklerden bahsederken yüzümdeki gülümsemeyi saklayamadığımdan olsa gerek, biraz durdu ve bana direksiyonu sağa doğru itmemi söyledi. Tabi ben çok şaşırmıştım. Ne yaptığımdan pek de emin olamayarak direksiyonu sağa ittim. “Vauvv!” Direksiyon sağa doğru yumuşak bir hareketle kaydı ve net bir klik sesi ile durdu. Ford, dönemin bayrak gemisi spor otomobili Thunderbird’ün direksiyonunu, inerken sürücüyü rahatsız etmesin diye sağa kayacak şekilde tasarlamıştı. Alın size ‘wow effect’...
SIHH 2019 fuarında da ‘wow effect’ sebebi birkaç yeni model ile karşılaşmıştım. Bunlardan en çok aklımda kalanları, Jaeger‑LeCoultre Master Grande Tradition Gyrotourbillon Westminster Perpétuel ve, bugünkü incelemenin de konusu olan, Montblanc Star Legacy Metamorphosis Limited Edition 8 oldu. Modelin incelemesine geçmeden önce, Montblanc Metamorphosis Konseptinden biraz bahsedelim...
Montblanc Metamorphosis Konsepti, ilk meyvesini 2010 yılında, tam beş yıl süren zorlu bir araştırma ve geliştirme süreci sonrası vermişti. Montblanc Timewriter 1 Metamorphosis, sportif temalı bir kronograftı. 2014 yılında çıkan Montblanc Metamorphosis II ise selefi ile aynı mekanizmayı kullansa da görünüm olarak biraz daha klasik tarafa meyil almıştı. İncelemeye konu Metamorphosis 3, kökten yenilenmiş mekanizma ve Legacy Star ürün grubu platformu üzerine bina edilmiş tasarımı ile gerçekten değişik bir model olarak çıktı. Bu arada model isminde 8 rakamı geçtiğini fark etmişsinizdir. Peki, “konseptin üçüncü modelinin ismi neden 8 rakamıyla bitiyor?” sorusunun cevabı ise bir muamma... Şimdi gelelim modelin özelliklerine.
Montblanc Star Legacy Metamorphosis Limited Edition 8, 50mm çapında ve 18.9mm yüksekliğinde tasarlanmış devasa bir kasa ile geliyor. Kasanın 18K beyaz altından yapıldığını da hesaba katarak, ‘takılabilir’ kavramının sınırlarını zorlayan bir model ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Tamamı parlak tasarlanan kasanın saat 3 hizasında, üzerinde sedeften yapılmış Montblanc logosu bulunan, ayar kolu yer alıyor. Kasanın sağ tarafında bulunan ve Minute Repeater özellikli modellerde gördüklerimizi hatırlatan bir kol daha göze çarpıyor. Bu kol, Metamorphosis’e adını veren fonksiyonun açma ve kapama komutlarını veriyor. 30 metreye kadar su basıncına dayanıklı kasanın her iki yüzünde de, çift taraftan yansıma önleyici kaplamaya sahip safir kristal camlar görev yapıyor. Kasayla ilgili tasarım manasında söylenecek fazla bir şey yok... Bana NASCAR otomobillerinin karoserini hatırlatıyor. Muazzam bir mühendislik düzeneği ve onu bir arada tutan bir kabuk...
Antrasit tonunda zeminle tasarlanan kadranda, yer yer elle uygulanmış “grain d’orge” Guilloché desenleri kullanılmış. Rodyum kaplamalı büyük rakam indekslere, 18K beyaz altından yapılmış akrep ve yelkovan eşlik etmiş. “Filet sauté” tarzı Guilloché desenlerinin dış çerçeveye uygulandığı kadrana, tamamen el işçiliği ile üretilmiş, bir de minyatür Kuzey Yarımküre figürü eklenmiş. Saat 6 hizasında bulunan üç boyutlu figürde kıtalar ve okyanuslar net bir şekilde belli olurken, yıldıztaşından üretilmiş diske ise ay ve yıldızlara yer veren gökyüzünü temsil etme görevi verilmiş. Saat 12 hizasında yer alan balansa da çelik kollu küçük saniye göstergesi eklenmiş. Modele ismini veren Metamorphosis fonksiyonu, saat 6 ve 12 konumlarında yer alan göstergelerin açılıp kapanması şeklinde çalışıyor. Fonksiyon kapalı konumdayken Kuzey Yarımküre figürü üzerinden dünya saati, hemen figürün etrafındaki 24 saat skalalı halkadan ise gece/gündüz durumu okunuyor. Fonksiyon açık konuma geçtiğinde ise saat 6 hizasında markaya patentli, bir dakikalık Exo-Tourbillon ve ayın evrelerini gösteren indikatör, saat 12 hizasında ise tarih göstergesi devreye giriyor.
İnsana “Vauvv!” dedirtme garantili bu mikro-mekanik mucizenin perde arkasında ise markanın kendi tasarımı ve üretimi olan Montblanc Manufacture Calibre MB M67.60 yer alıyor. 61 taşlı, 718 bileşenli bu mühendislik harikası mekanizma elden kuruluyor, 18,800 A/h (2.5 Hz) frekansında çalışıyor ve tam kurulumda 50 saate kadar güç rezerv süresi sunuyor. 45mm çapı ve 12.87mm toplam yüksekliği ile 50mm’lik kasanın varlığına açıklık getiren mekanizma, merkezden kayık akrep/yelkovan, küçük saniye göstergesi, dünya saati ve gerçek zamanlı ay fazı indikatörünün yanı sıra bir de markaya patentli Exo Tourbillon fonksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Tamamı rodyum kaplamalı ve “Côtes de Genève” desenleriyle süslü ana gövde ve köprü gibi bileşenleriyle geleneksel süsleme sanatlarına da gönderme yapan mekanizma, cam bölmeli arka kapaktan izlenebiliyor.
Modele gri Sfumato timsah derisi kayış ve 18K beyaz altın katlanır klips eşlik ediyor. Model için o dönemde belirtilen liste fiyatı ise $223,500 USD.
Yazımı noktalarken ne bu saati tavsiye edeceğim kullanıcı profilinden, ne de benzer modellerle kıyasından bahsedeceğim. Birkaç dakika incelemekten bile büyük zevk aldığım bu saatin fiyatını yorumlamadan önce, dünyanın durma noktasına geldiği şu günlerden hemen öncesine dönelim. Hack-second özelliği dahi olmayan, paslanmaz çelik Patek Philippe Nautilus’un ikinci elinin $70,000 USD seviyesinde “kapışıldığı” döneme yani... Bence $223,500 USD bu saate az bile.
Sağlıkla kalın...