Neden dördüncü kez Rolex Sea-Dweller Ref. 16600 aldım?

Neden dördüncü kez Rolex Sea-Dweller Ref. 16600 aldım?

Hiç daha önce alıp sattığınız bir saati tekrar aldığınız oldu mu? Eminim, buna evet diyecek birçok saat meraklısı vardır. Peki, aynı saati kaç defa tekrar aldınız diye sorsam? Benim bu soruya verecek birden fazla cevabım var. İşte onlardan biri…

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-1.jpg

Herkese merhaba… Vintage Rolex modellerine olan ilgimi bir kez daha belirtmeye gerek görmüyorum. Yakın dostlarımın ve saat meraklısı arkadaşlarımın yanı sıra, beni Horobox TV’deki içeriklerden ve sosyal medyadan izleyen takipçilerimiz de, eminim, bu durumumu gayet iyi biliyorlar. Saat hobisine başlama hikayemi uzun uzun anlatarak değerli vaktinizi almak niyetinde de değilim. Ancak, başlıktan da belli olduğu üzere, biraz flashback şart…

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-2.jpg neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-3.jpg

2006 yılından bu yana Rolex kullanıyorum. Markayla tanışmam çok daha eskiye dayansa da, kendime ait ilk Rolex’imi o sene aldım. Beni müthiş heyecanlandıran, saat hobimi olabilecek en iyi şekilde taçlandırdığımı hatta hayata dair bir zafer kazandığımı hissettiren o saat, 1990 model (E Serisi) bir Submariner Ref. 16610’du. Yaşına göre oldukça iyi durumda, Swiss T<25 trityum kadranındaki tüm kolların ve indekslerin fener gibi parladığı, şık bir örnekti. Tabii zaman içinde markaya dair farklı modelleri keşfetmem, arkalarındaki hikayeleri öğrenmem ve sürekli gelişen beğenilerimin de etkisiyle birçok spor Rolex modeli sahibi oldum. 

 neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-4.jpg neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-5.jpg

Ben lüks saatlere ilk yöneldiğim dönem itibarıyla oldukça şanslıydım. Mesleki durumum ve hayatımdaki önceliklerin tamamen kendime göre sıralanıyor olması (bekarlık da derler) benim kişisel avantajlarımdı o dönem. Ancak saat piyasası da bugün olduğu gibi değildi. Artık geride kalmış bir döneme dair çok da kafa şişirmek istemiyorum ama, saat alışverişi konusunda en aktif olduğum 2010-2014 yılları arasında piyasada ne Hype modeller vardı ne de overlist fiyatlar… İkinci elin sıfırdan daha ucuz olduğu, normal zamanlardan bahsediyorum. Rolex bayine girip istediğiniz bir modeli alıp çıkabildiğiniz, eğer istediğiniz model mevcut değilse makul bir bekleme süresi sonrasında mutlaka ulaşabildiğiniz zamanlar… 

 neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-6.jpg

O dönemde en çok ilgilendiğim modeller Submariner ve Daytona idi. Submariner model ailesinden çelik veya çelik/altın hemen her modeli kullandım diyebilirim (kadranında pırlanta olanlar hariç… sanırım bu benim kırmızı çizgim oldu hep). Daytona ailesinde ise sadece çelik/altın modeller kullandım. Çelik Daytona bana göre çok soğuk, keyifsiz bir modeldi. Komple 18K sarı altın saat sevgim o zamanlar da vardı ancak bir türlü karar verip alamadım (keşke alsaymışım).

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-20.jpg

Kullandığım onlarca Rolex arasında en aklımda kalan modellerden biri de Ref. 16600 Sea-Dweller oldu. Çok hafif bir kalınlık farkıyla dönemin Submariner’larının derinlik değerini dörde katlıyor olması, tarih penceresi üzerinde büyüteç bulunmaması, yüksek camı ve kalın bezeli ile çok hoşuma gitmişti. İkinci el mağazalarına diğer modellere göre nadiren gelen ancak Submariner ile çoğu zaman cüzi fiyat farkıyla hatta bazen aynı rakamlara satılan, anlaşılamamış bir modeldi. Tabi bütün bu özellikler benim için, direkt veya dolaylı, satın alma motivasyonu olmuştu.

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-11.jpg

2006’tan bu yana üç defa Ref. 16600 Sea-Dweller aldım. Bunlardan ikincisi, eksiksiz kutu seti ve evraklarıyla korunmuş, hiç polisaj işlemi görmemiş ve serinin üretimden kalmasına yakın üretilen, 2006 model bir örnekti. Sürekli değişen zevkler ile sınırlı bir bütçenin uyumsuz  birleşimi sağ olsun, bu üç saatin hiçbiri koleksiyonumda kendine sabit bir yer edinemedi.

 neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-13.jpg

İlerleyen zamanlarda rotayı yeni nesil modellere çevirdim. Seramik bezel minesi, irileştirilmiş bileşenli maxi-kadran ve mühendislik harikası Glidelock klips müthiş ilgimi çekmişti. Rolex modelleri ile ilgilenmeye başladığım günden beri karşıma çıkan perişan olmuş alüminyum bezel mineleri veya gazoz kapağını andıran klipsler, artık tarih olmuştu. Hele çelik altın modeller, resmen Submariner’a çağ atlatmıştı. Lakin bütün bu güncelleştirmelerin yanında hiç hoşuma gitmeyen bir detay vardı ki işin bütün büyüsünü bozuyordu; Super Case. 

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-14.jpg

Evet, Rolex Submariner (ve GMT Master II) ailesini güncellerken, yılların eskitemediği altın oranlı kasa tasarımını terk etmiş, yerine kalın boynuzlarıyla hafif karemsi duran, sevimsiz bir kasa yapmıştı. Ancak teknolojik iyileştirmeler o kadar iyiydi ki, bu bariz hatayı görmezden gelmiştim. Bir yere kadar…

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-8.jpg neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-9.jpg

Yeni kasaların soğuk ve zorlama tasarımı en sonunda beni tekrar eski nesil modellere yöneltti. Tabi bu durumun kaçınılmaz sonu, Ref. 16600 aşkımın tekrar su yüzüne çıkması oldu. Aradan geçen zamandan ve sahip olduğum onlarca modern Submariner ve Deep-Sea Sea-Dweller modelinden sonra fark ettim ki, Ref.16600 aslında benim için The Ultimate Rolex Tool Watch’tu. Vakit kaybetmeden Ref. 16600 Sea-Dweller bakmaya başladım. Yalnız şöyle bir sorun vardı; artık 16600 modelleri neredeyse bulunmaz hale gelmişti. Genel anlamda Sea-Dweller 4000 ürün grubunun Türkiye’de hemen hiç ilgi görmüyor olması, mevcut örneklerin neredeyse tamamının yurt dışına satılmasına sebep olmuştu. Uzun süren bekleyiş (arayış demiyorum, zira pek de peşinde koşmadım açıkçası), geçtiğimiz günlerde iyi tanıdığım bir ikinci el mağazasının Instagram’daki paylaşımı ile son buldu. Ve ben aynı saati dördüncü kez satın almış oldum. 

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-18.jpg

Koleksiyona son eklenen Ref. 16600, 2008 senesine ait bir örnek. Yani modeli son üretildiği yıldan… Bana göre güzel bir detay. Zaten vintage Rolex sevgisini ayakta tutan da bu detaylar değil mi?

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-17.jpg

Peki, neydi bu modeli özel yapan? 

Öncelikle Ref. 16600, vintage ve modern kavramları arasında çok dengeli bir yerde duruyor. 1988-2008 arasında üretilen bu uzun soluklu versiyon, Sea-Dweller’ı modern zamanlara taşıyan en son klasik referans olarak gösteriliyor. Yan kısımlarında susta delikleri olmayan, kalın chamfer (mat ile parlak yüzey arasındaki parlak hat) detaylı boynuzlar neo-vintage bir görüntü sunuyor. Kalın kasa, kalın bezel ve üzerinde büyüteç bulunmayan kalın cam, Sea-Dweller’ı spor bir saatten ziyade artık bir centilmen saati olarak kabul edilen küçük kardeşi Submariner’dan ayırırken, modelin DNA’sındaki Tool Watch karakterine de vurgu yapıyor. Atkı (end-link) parçaları masif üretilen Oyster bilezik modern bir çizgi çizerken, stamped yani sac çelikten üretilen ince klips, mühendislik açısından yeni nesillerin çok gerisinde kalsa da, konfor konusuna olan olumlu etkisi ile öne çıkıyor. Çiziklere karşı dayanım konusunda seramik halefinden çok daha zayıf olan alüminyum bezel minesi ise, vintage görüntüsüyle bu zaafını kolayca unutturuyor.  

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-10.jpg

Günümüz spor Rolex modellerinde standart hale gelen Maxi-kadranların okunabilirliğe olan katkısı büyük. Ancak bu durum, Ref.16600 ve benzer modellerin okunamadığı anlamına da gelmemeli. Hatta görsel denge açısından ben klasik kadran bileşenlerinin daha iyi boyutlandırıldığını düşünmüşümdür her zaman… Fosfor konusu ise modelin 20 yıllık hayatında üç defa güncellenmiş. Swiss T>25 trityum fosfor malzemesini temsil ederken sadece Swiss yazan kısa süreli kadran LumiNOVA’ya, Swiss Made yazan modern kadran ise Super-LumiNOVA malzemeye işaret ediyor. 

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-15.jpg

Ref. 16600 mekanizma kısmında da ürün grubunun final versiyonu olma özelliğini taşıyor. Modelin kalbinde, modern zamanların en başarılı üç kollu mekanizmalarından kabul edilen Caliber 3135 atıyor. 3135 modern mimarisi, üstün mühendisliği ve eşsiz zaman tutma kabiliyeti nedeniyle saat endüstrisinin standartlarını günümüzden çok daha önce değiştiren özel bir kalibre. Onlarca farklı Rolex modeline hayat veren 3135, özellikleri ile markanın felsefesini tek başına özetlemeye de yetiyor. 

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-16.jpg

Yeni saatimdeki 3135, zaman tutma konusunda COSC standartlarının bir klik dışında. Saati henüz Timegrapher’a koyup değerlerini kontrol etmedim ama bu zamana kadar hiç bakım görmemiş bile olabilir. Peki, saate bakım yaptıracak mıyım, yoksa bu şekilde kullanmaya devam mı edeceğim? Açıkçası, emin değilim. Akrep, yelkovan ve saniyenin sökülüp geri takılması, bu parçaların üzerinde geri dönüşü olmayan izler bırakma riskini de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla ikisi de başlı başına OCD tetikleyicisi olarak gördüğüm bu iki durumdan hangisini tercih edeceğimi zaman gösterecek.

neden-dorduncu-kez-rolex-sea-dweller-19.jpg

Özet olarak yeni alışverişimden çok memnunum. Arkasında yatan fikre duyduğum hayranlığın yanı sıra bana hatırlattığı birçok güzel anından dolayı da sevdiğim bir model Ref. 16600. Hype olmayan, saat ticareti ile uğraşmıyor görünüp de aslında tamamen bu işe heveslenen sahte saat severlerin radarına girmeyen, ağır başlı, şık ve maço bir saat… 

Görüşmek üzere…