Dalgıç saatleri günümüz saat dünyasında en çok tercih edilen saat tiplerinden biri olma özelliğini taşıyor. Peki neden?
Dalgıç saatlerinin hayatımıza girmesi, 1950’li yıllarda Rolex Submariner ve Blancpain Fifty Fathoms ikilisiyle olmuştu. Yüksek su geçirmezlik ve dönem standartlarının ötesinde dayanıklılık sunabilen bu saatlerin en büyük farkları, 60 dakikalık indislere bölünmüş, sadece saatin tersi yönde dönebilen bezellere sahip olmalarıydı. Dalış yapılmadan önce dalgıç, bezeli çevirerek sıfır noktasını ve yelkovanın ucunu hizalıyordu. Dalış başladığında, zaten ilerlemekte olan yelkovan, bezeldeki dakika indislerini teker teker göstermeye başlıyordu. Bu sayede dalgıç, hızlı bir bakışla suyun altında kaç dakika geçirdiğini anlıyordu. Bezel, ayarlanmak için dönmek zorundaydı. Tek yöne dönebilecek şekilde tasarlanması ise bir güvenlik önlemiydi. Eğer bezel su altında yanlışlıkla saat yönünde dönerse, dalgıç gerçekte geçen zamandan daha az süre suyun altında kaldığını zannedebilir, bu da tüpündeki havanın tahmininden önce bitmesine yol açabilirdi. Elbette bu işlev, dalış özellikli elektronik ekipmanların üretilmesiyle gereksiz bir hale geldi. Öte yandan saat dünyasında, dalgıç modelleri, popülaritelerini artırmaya devam ettiler.
Dalgıç saatlerinin bugün geldiği nokta, 70 yıla yakın bir araştırma ve geliştirme serüveninin sonucunu işaret ediyor. Günümüzde, basit hayatlarımızın fiziksel açıdan zorlu denemeyecek koşullarının çok ötesinde dayanıklılık seviyelerine sahip ürünlere ve hizmetlere ulaşmaktayız. Dalgıç saatleri de bu ürünlere verilebilecek en güzel örneklerden biri. Bugün bırakın onlarla derinlere dalmayı, saati zarar görebilir düşüncesiyle yıkamaktan dahi çekinen binlerce saat severle bir aradayız. Bu ihtiyaç ötesi mühendislik fazlasıyla seviyoruz. Elimizin altında gücü hissetmeyi, bir gün lazım olursa çekinmeden kullanabileceğimizi bilmeyi istiyoruz.
Günümüzde dalgıç saatleri dayanıklılık konusundaki en önemli sınavlarını, masa başında çalışan beyaz yakaların bileklerinde veriyor. En fazla klipsleri çiziliyor. Tek yöne dönebilen bezeller, yine modern şehir hayatında bir stres çarkı özelliği taşımaktan öteye geçemiyor. Yine de tasarımsal özgünlük ve dalgıç saatlerinin kendilerine has görünümünün getirdiği sıra dışılık, hemen her saat severin bu kategoriye sempatiyle yaklaşmasına yetiyor. Kim bilir belki de yumurta haşlarken kullanırsınız dalış bezelini. Ayrıca basit, üç kollu bir görünümü çok daha teknik ve sportif bir hale getirmesi de yine dalış bezelinin kategoriye kattığı artılardan yalnızca biri.
Asıl sebep ise kesinlikle kullanışlılık olmalı. Dalgıç saati, her koşulda okunabilir, daha da önemlisi her koşulda size eşlik edebilir. Bugün, bir dalış saatini ister mayo ile ister bir smokinle kullanabilirsiniz. Giyim tarzınız ne olursa olsun, bir dalgıç saati en önemli tamamlayıcınız olacaktır. Haliyle, bu kullanışlılığı veren bir saat tipi daha düşünemiyorum. Peki ya siz ne düşünüyorsunuz?
