Birçok saat sever için dünyanın en çok ziyaret edilen on-line saat alım satım platformu olan Chrono24’e biraz daha dikkatli bakınca neler görünüyor acaba? Okuyun ve öğrenin.
Her ne kadar saatleri seviyor olsak da saat koleksiyoneri olabilmek kolay değil. Aslında aksesuardan öteye gidemiyorlar gibi görünse de saatleri alıp bileğimize taktıktan sonra değişik bir hikâye başlıyor. Her hikâye de kullanıcısına göre farklılıklar gösteriyor.
Gerçek saat tutkunları için adeta bir aşk hikâyesi yazılıyor. Yeni saatleriyle bütünleşip keyfini olabildiğince yaşamaya çalışıyorlar. Saate göre kıyafetler seçiliyor, uygun modeller için farklı kayış ya da bilezikler deneniyor, arkadaşlara saatin arkasındaki hikâye anlatılıyor... Sosyal medyada #NWA ( yeni saat uyarısı ) etiketi ile paylaşımlar yapılıyor, kutu açılışı videoları ile yaşanan mutluluğa sanal dünyada ortaklar aranıyor.
Bir de son yıllarda adeta mantar gibi biten “yalandan” koleksiyonerler için yazılan hikâyeler var. Duygusal temalardan tamamen uzak, daha çok Bloomberg TV de yayınlanan ekonomi haberlerine benzeyen hikâyelerde öne çıkan tek bir detay var. O da saatin piyasadaki değeri.
İşte bugünkü konumuz olan Chrono24’ün devreye girdiği nokta da tam burası. 2003 yılında 2 teknoloji sever kafadarın kurduğu on-line saat alım sitesi olan Chrono24, 2010 yılında Tim Stracke ve ekibi tarafından satın alındıktan sonra basit bir web sitesi olmaktan çıkıp sağlam bir şirket görünümüne kavuşuyor. Bu günlerde ayda 7 milyondan fazla tekil ziyaretçi alan, 1 milyar Euro’nun üzerinde ticaret hacmine sahip olan Chrono24’ün, dünyadaki tüm saat severlere ulaşmak gibi büyük ve iddialı bir hedefi var.
Saat alıp satan biri olmasanız bile “Peki, Chrono24’de ne kadar?” sözlerini çevrenizde duymuş olma ihtimaliniz yüksek. Bu zamana kadar site üzerinden hiç işlem yapmamış olan saat meraklıları dahil, neredeyse tüm saat dünyası modellerin fiyat değerlendirmesi için Chrono24 üzerindeki bilgilere başvuruyor.
Peki, bakıyoruz da acaba neler görüyoruz? Gördüklerimizi nasıl değerlendiriyoruz? Chrono24 üzerinden seçtiğimiz birkaç örneği hep beraber mercek altına alıp biraz daha bilgi sahibi olalım.
Saat dünyasında en çok konuşulan ikonik modellerden biri olan Rolex Submariner’in tarihli modelini temel alarak Chrono24 üzerinde yaptığım aramada karşıma çıkan ilan sayısı 3.935. Bu aramayı sadece paslanmaz çelik kasalı, 2010 ve üzeri üretim yılı olarak daralttığımızda ise, kalan adet 813. Yeşil kadranlıları da çıkarırsak, değerlendirmek için elimizde kalan sayı 475. Başlangıç tarihi olarak 2010’u seçme sebebimin yeni nesil diye tabir ettiğimiz, günümüze kadar teknik açıdan büyük değişimler geçirmeden gelen modelleri kendi aralarında kıyaslayabilmek olduğunu anlamışsınızdır diye düşünüyorum. Kutusu ve sertifikasıyla satışa sunulan saatlerin içerisinde listelenen en düşük fiyat Amerikalı bir satıcı tarafından yazılmış, 8.200 USD. Listenin diğer tarafına gittiğimizde ise yine aynı özelliklerde listelenmiş en yüksek fiyat ise 13.297 USD. Satıcı bu kez İngiltere’den. Ülke içi farklılıkları kontrol etmek amacıyla listede yine bir daraltmaya gidersek Amerika’daki en yüksek fiyatın 12.985 USD, İngiltere’deki en düşük fiyatın da 8.989 USD olduğunu belirtmekte fayda var. Lüks saat dünyasının belki de en popüler modelinin Chrono24 üzerindeki fiyatlandırma skalası işte böyle. Şimdi siz kendi saatinizi satıyor olsaydınız bu rakamlar neticesinde nasıl bir fiyat belirlerdiniz?
Bir model daha kontrol edelim. Yine sektörde adı fazlasıyla anılan Panerai’nin otomatik kalibreli standart modellerinden birine, Pam 312’ye bakınca tamamıyla aynı özelliklere sahip, kutu ve sertifikası olan 30 adet saat görüyoruz. Fiyat skalası ise 4.655 USD’dan 7.400 USD’a kadar gidiyor. Bu şartlar altında sizin saatinizin değeri ne acaba?
Standart sayılabilecek bu modellerde bile bu kadar büyük farklar varken kazara Ulysse Nardin Executive Skeleton Tourbillon falan yazmaya kalkarsanız bir anda 24.000 ila 33.000 USD arasında kalıyorsunuz. Bu rakamlar saatlerin değerini belirlemekte aslında pek de yardımcı olmuyor desek yanılmış mı oluruz?
Chrono24 için olumsuz bir şey söylemek mümkün değil. Kendi kategorisinde olabilecek en üst seviyeye ulaşmış, her geçen gün kendini ve sınırlarını genişletmeyi başarabilen bir organizasyon. Lüks saat borsasını belirleyen unsurların da başında geliyor ama yine de verdiğimiz örneklerdeki tutarsızlıkların diğer tüm modeller için de geçerli olduğunu unutmamak lazım.
Aslında Chrono24 alıcılardan çok satıcıların daha verimli kullandıkları bir ortam. Belli ücretler ödeyerek sanal bir butiğe sahip olmanız mümkün. İlerleyen zamanlarda önemli markaların da Chrono24 üzerinde on-line dükkânları olacağına kesin gözüyle bakıyorum. Malum, artık tüm hayatımız dijital ortam üzerinden şekillenmeye başlıyor.
“Birçok saatin fiyatı ile ilgili bilgi sahibi olmak için Chrono24 sayfalarında gezindiğimi hatırlıyorum. Geçmiş zamanlarda farklı modeller için değişik lokasyonlarda satıcılarla temasa geçmişliğim de var. Piyasada bulunması zor, bununla beraber uygun fiyatla satışa sunulmuş modeller için gönderdiğim mesajların tamamına aldığım cevap aynıydı. Belli bir rakamda depozit ödememi ve en geç 3-4 hafta içerisinde ürünü bulabileceklerini, bulamazlarsa da ödediğim parayı iade edeceklerini söylüyorlardı. Kendi kişisel tecrübem olmasa da birkaç arkadaştan paraların iade aşamasında da sorunlar yaşandığını duymuştum. Parayı geri göndermeden önce farklı modeller önerildiği ve hatta biraz ısrarcı olunduğu da Chrono24 hakkında konuşulan bir gerçek.”
Saat dünyasında tanıdığım neredeyse herkes fiyat araştırması için Chrono24’ü kullanırken site üzerinden aktif olarak saat alan birine henüz rastlamadım. Yazımın başında da belirttiğim gibi, çok yüksek ticaret hacmi olan bu platformun elbette çok değerli alıcı ve satıcıları olduğu aşikâr. Bununla beraber Porsche Design ve Louis Moinet gibi markalarında on-line butikleri site üzerinde aktif durumda. Tüm bu pozitif detaylara rağmen çevremdeki birilerinin gelip “Chrono24’de fiyatı bu kadar” demesi benim için tartışma başlatan bir sebep olmaktan öteye gidemiyor. Bu kadar farklı bilgilerin yayınlandığı bu ortamda satarken yüksek alırken de düşük rakamları göz önünde bulundurarak yola çıkmak da bana pek mantıklı gelmiyor zaten.
Aslında ben de sıkı bir Chrono24 kullanıcısıyım ama benim siteden faydalandığım asıl noktalar biraz daha farklı. Horobox dahil farklı platformların da yapmaya çalıştığı, saat severlerin gerçekten işine yarayan ve keyif aldıkları bir özelliği Chrono24 başka bir boyuta taşımış. Koleksiyonunuzu on-line olarak takip edebilmek özellikle fazla adette saati olanlar için çok önemli bir hizmet diyebilirim. Horobox’taki Wishbox özelliğine benzeyen “takip ettiğiniz saatler” bölümünü de birleştirerek ortaya çıkardıkları Saat Koleksiyonunuz bölümü bence Chrono24’ün en faydalı özelliği. Bu sayede saatlerinizi tüm özellikleri ile birlikte sanal olarak takip edebilirken zaman içerisindeki fiyat değişimlerini de izleyebiliyorsunuz. Bununla beraber çok kaliteli bir medya ortamı da Chrono24 içerisine entegre edilmiş. Site üzerindeki “Magazine” bölümünden, saatler hakkında genel bilgilerin yanı sıra zaman zaman güncel haberlere de ulaşmak mümkün.
Chrono24’ü takip etmeye ve saat fiyatları hakkında bilgi almak için kaynak olarak kullanmakta bir sorun görmüyorum. Ancak işin operasyonel kısmında çok daha farklı fiyatlar ve başka detaylar olduğunu da göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.
