Tanıtıldığı günden beri birçok eleştiriye maruz kalan Luminor Due’yi nihayet detaylı bir şekilde inceleme şansını bulduk. Birkaç yıl önce beğenimize sunulan Radiomir 1940 serisinden sonra Panerai’nin koleksiyonuna eklediği yeni kasa tipinde incelik ön plana çıkarılmış.
Evet, başlık yazısında da belirttiğim üzere Panerai’nin yeni kasa tipiyle koleksiyona kattığı Luminor Due birçok kişi tarafından eleştiri yağmuruna tutulmuştu. Şikâyetlerin en başında da kasa yapısının inceliği ve dolayısı ile de 30 metre gibi çok düşük sayılabilecek su geçirmezlik değeri geliyordu. Luminor Due tanıtıldıktan kısa bir süre sonra dünyanın farklı noktalarından saat koleksiyoneri dostlarımın fikirlerini alıp Horobox’ta sizlerle paylaşmıştım.
Peki, bu eleştirileri yapanlar kimlerdi? Kriterleri nelerdi ve her şeyden önemlisi Luminor Due bu eleştirileri hak ediyor muydu? Açık konuşmak gerekirse olumsuz yorumların tamamını Panerai’yi yıllardır takip eden, koleksiyonunda birden fazla model bulunduran, markanın tarihine fazlasıyla hayran ve bağlı olan, kısaca anlatmak gerekirse “Paneristi” tanımına kendini konumlandırmış kişilerden duyuyorduk. Bu yazdıklarıma bakınca Serdar OAL olarak bu profile tam olarak uyduğumu söyleyebilirim. Kasasında birkaç kutu Panerai modeli bulunduran ve markanın tarihi hakkında hatırı sayılır derecede bilgi sahibi biri olarak bu eleştirilerin birçoğuna katılmamak elde değil.
Kendimi de dâhil ettiğim bu grup kimdir? Toplamda kaç kişiden oluşmaktadır? Bu soruların cevaplarını net olarak vermek pek kolay değil ama Richemont gibi büyük bir oluşumun yükselen değeri konumundaki Officine Panerai’nin sadece bu grubu memnun etmek gibi bir misyonu olmadığını söylemek çok da zor olmasa gerek. Tam aksine senelerdir kasa yapısı uymadığından ya da kendine uygun model bulamadığı için Panerai alma şansını yakalayamamış kişiler için bir şeyler yapılması belki de marka için zorunlu hale gelmişti.
Yeni modellerin stoklara girdiği haberini alınca Horobox ekibi olarak markanın İstanbul’daki butiğini ziyaret ettik ve Luminor Due nin iki modeli PAM00676 ve PAM00674 ü detaylı bir şekilde mercek altına aldık.
Modellerin her ikisinde de son yıllarda çok ilgi gören “Sun-Brushed” diye tabir edilen parlak kadranlar kullanılmış. 45 mm lik kasaya sahip olan PAM 674 de siyah, 42 mm lik PAM 676 de ise koyu gri kadran ilk bakışta saatler hakkında olumlu bir hava yaratıyor.
Saatleri bileğinize taktığınızda ise olumlu görüşler gittikçe artıyor. İnceliğinin yanı sıra hafif olması da saatlerin konforununa etki ediyor. Konsepte uygun incelikte parlak deri kayışlar bu modelleri takım elbise ile de rahatlıkla takılır hale getirmiş. 45 mm lik PAM 674 24/22 ölçülerinde kullanılan kayış 42 mm lik PAM 676 da 22/18 boyutuna düşüyor.
Bu incelikte saatler yapmak için haliyle kasaların içine sığdırabileceğiniz kalibrelere de ihtiyacınız oluyor. Panerai’nin kendi kalibrelerini üretmek için senelerdir ciddi bir yatırım yaptığını biliyoruz. PAM 674 te kullanılan P.4000 referanslı otomatik kalibre mikro rotoru ile sofistike bir görünüm sunuyor. Önceki modellerle kıyaslandığında kasa kalınlığı %40 a yakın azaltılarak 10,7 mm ye olan PAM 674’ü otomatik bir kalibreyle kullanmak da ciddi bir ayrıcalık olsa gerek.
Yine aynı oranda inceltilen PAM 676 da ise manuel kurmalı P.1000 kullanılmış. 3 gün güç rezervine sahip kalibreler net bir şekilde izlenebilsin diye saatlerin arka kapakları safir camla bitirilmiş.
Saatin geneline bakıldığında Panerai ekibinin çok zor bir görevi başarıyla yerine getirdiğini söylesek çok da abartmış olmayız. Markanın ikonik görüntüsünü estetik olarak farklı bir boyuta taşırken işlevselliğinden de ödün vermeyerek müthiş bir işe imza atmışlar. Markanın DNA detaylarından biri olan tepe koruma bu incelikteki kasaya kusursuz olarak entegre edilmiş. Parlak kadranlar sandviç efektini gayet güzel taşıyor ve müthiş dikkat çekiyor. Bir de PAM 674’teki “Automatic” yazısı orada olmasaymış sanırım birçok saat sever daha mutlu olurmuş.
Özetlemek gerekirse Luminor Due serisi Panerai için adeta yeni bir sayfa. Kesinlikle farklı pazarlar, yeni müşteri profillerine ulaşmak için geliştirilmiş modeller. Hafta sonu katıldığım ve 200’e yakın Panerai severin katıldığı geleneksel P-Day’de hiç kimsenin bileğinde Luminor Due görmedim. Önümüzdeki yıl aynı organizasyona katılırsam yine görmeyeceğime eminim. Bu profildeki kullanıcıları tatmin etmek için markanın koleksiyonunda çok başarılı modeller zaten mevcut ve yenileri de yolda. İtalyan asıllı marka, Luminor Due serisi sayesinde nihayet çok farklı kullanıcılara da Panerai takabilme imkânını tanıyacak diye düşünüyorum. PAM 674 10.400 euro luk fiyatla butiklerdeki yerini alırken PAM 676 nın etiket fiyatı ise 7.900 euro. Her iki model de hem erkek hem bayan bileğine yakışacak nitelikte ve sportif görünümünün yanı sıra takım elbiseye de rahatlıkla eşlik edebilecek kadar şık.
Merak edenlere, olumlu olumsuz tüm yorumları bir kenara bırakıp saatleri bileklerinde denemelerini şiddetle tavsiye ediyorum.