İsviçre'nin en büyük saat markalarından Omega’nın 2022 yenilikleri mercek altında.
Yenilikler arasında dikkatimi en çok çeken saat Seamaster Planet Ocean Ultra Deep oldu. Omega Ultra Deep Professional isimli prototiple tam 15.000 metre derinliğe inebilen saatini tanıtmıştı. Aradan geçen üç yılın ardından son kullanıcıya hitap eden bir model ile bir kez daha saat tutkunlarını selamladılar. Yeni model, 6000 metreye kadar su geçirmezlik değeri sunuyor. Dalgıç saatleri teknik açıdan belirtilen değerin yüzde 25 üstüne kadar dayanmak zorundalar, yani pratikte 7500 metreye kadar su geçirmezlik değeri sunan bir saatten bahsediyoruz. Gerekli mi? Kesinlikle hayır. Peki bu durum saate hayranlık duymamıza engel mi? Ona da kocaman bir hayır.
Saat Grado 5 titanyum ya da O-Mega Steel adı verilen özel bir çelik alaşımından üretilen iki farklı kasa alternatifine sahip. Açıklamaya göre O-Mega Steel, standart çeliğe kıyasla yüzde 40 daha güçlü, yüzde 50 daha sert. Üstelik rengi çok daha açık bir tonda. Çelik versiyon yine aynı alaşımdan üretilen bilezikle sunulurken, titanyum versiyonda ise Manta formlu boynuzlardan geçirilen NATO tarzı, geri dönüşümden elde edilen polyester kayışa yer verilmiş.
İşin daha enteresan tarafı tüm bu basınca dayanıklılık 18mm gibi bir kalınlıkta kasa ile sağlanabiliyor ve bu kasada helyum çıkış vanası bulunmuyor. En yakın rakipten yüzden 50’den fazla su geçirmezlik değerini helyum vanasız bir kasada sunabilmek takdir edilesi bir başarı. 60 saat güç rezervi sunan, 15.000 Gauss’luk manyetik akı direncine sahip, METAS sertifikalı otomatik Caliber 8912 de tüm bu mühendislik şovunda pastanın üzerine eklenen o son meyve oluyor. Çoğu bilek için fazlasıyla iddialı olsa da Planet Ocean Ultra Deep’in tam bir “sohbet başlatıcı” mühendislik harikası olduğunu düşünüyorum.
Uçuk tonlu renklerin metalik yüzeyli kadranlara işlenmesi, gayet hoş olmuş. Kadranda yer alan tarih penceresi bazıları için dezavantaj, bazıları için ise avantaj olarak değerlendirilecektir. 38mm’lik kasa ölçüsünü ise bileğimde denemek için sabırsızlanıyorum.
Yenilenen daha küçük, daha ince Speedmaster 57’deki tüm kadran alternatiflerine bayıldım. Diğer markalarda özellikle yeşil renge ne kadar antipatik yaklaşıyorsam, Omega’nın yeşili de gözüme bir o kadar hoş göründü. Ancak iş satın alma aşamasına geldiğinde, yeni favori yeşil saatim, tüm samimiyetimle, yeni Seamaster 300M Professional oldu.
Omega, olabilecek en dengeli tonlardan birini ortaya çıkarmayı başarmış ve yeni Seamaster’da kullandığı yeşil ile turnayı gözünden vurmuş. Daha çarpıcı bir örnek vermek gerekirse yeşil Seamaster’i İngiliz Yarış Yeşil’i bir Jaguar’ın asaleti ile özdeşleştirdim. Diğerleri bende maalesef, folyo kaplı, modifiyeli Japon otomobilleri izlenimi yaratıyorlar.
Son olarak altın Speedmaster’lara gelirsek; güncellenen standart Speedmaster serisine olan hayranlığımı her fırsatta dile getiriyorum. Eh, altın bir Speedmaster şahsen ilgimi çekmese de eminim birilerinin çok hoşuna gidecektir. Saatin özüne odaklanırsak piyasadaki, tartışmasız, en başarılı, spor-kurmalı kronograf olduğu konusunda hemfikiriz değil mi?
Uzun lafın kısası: Bravo Omega!
