Omega X-33’ün resmi tanıtımı 28 Mart 1998 tarihinde, NASA’ya ait Johnson Uzay Merkezi (Houston – Texas)’nde yapıldı.
X-33 tasarım ve geliştirme süreçleri eski NASA astronotu olan ve aynı zamanda NASA’nın Omega ile ortak yürüttüğü çalışmalardan sorumlu General Tom Stafford tarafından yürütüldü.
X-33 konseptinin oluşmasındaki en önemli sebeplerden biri, Gemini programı ile kullanımına başlanan ilk jenerasyon SpeedMaster modeline,eksik kaldığı quartz ve dijital teknolojileri kısmında destek vermesiydi.
Aslında klasik SpeedMaster’ın yerini tamamen alması öngörülmeyen X-33 özellikle uzay yürüyüşü gibi aktivitelerde önem kazanan darbelere dayanıklılık değeri ile modern örneğini geride bırakıyordu ( Moon Watch 5,000G gücündeki darbeye maruz kaldığında bile sorunsuz çalışmaya devam ederken X-33 max. 3,500G gücündeki darbeleri tolere edebilecek şekilde tasarlanmıştı. ).
Bunun yanında atmosfer ortamında çalışacak şekilde tasarlanmış pillerin yüksek basınç altında deforme olması riski söz konusuydu. Ayrıca LCD ekranın da yine atmosfer harici ortamlarda ne şekilde tepki vereceğini de düşünmek gerekiyordu. Son olarak quartz osilatörünün çalışma frekansının stabil kalamama durumu da listeye eklendiğinde modern SpeedMaster’ın önünde gideceği uzun bir yol olduğu anlaşılıyordu.
İlk jenerasyon Seamaster Multifunction, ~1986.
Fotoğraf - Omega Museum.
Aslında ilk etapta tamamen bambaşka bir konsept gibi dursa da çok fonksyonlu ve analog/dijital kombinasyonlu saatler Omega’nın yeni tanıştığı bir saat türü değildi.
1986 senesinden beri üretimde olan Seamaster Multifunction modeli uzay görevleri için pek çok konuda yetersiz kalıyor da olsa X-33 konsepti için gayet uygun bir başlangıç noktasıydı.
İkinci jenerasyon Seamaster Multifunction 120
Fotoğraf - jmsrolls
“ X-33 “ ismi ilk başta modelin Omega Ar&Ge Dept. Dahilinde kullanılan kod adı olarak ortaya çıkmıştı ancak Omega saatin üretimi tamamlandığında modelin referans kodu olarak da X-33’ü kullanmaya devam etti.
Omega X-33 reklamı.
X-33’ün reklam kampanyası da oldukça başarılı planlandı.Dikkatlice planlanmış ürün yerleştirmeler içeren “ Mission to Mars “ filmi, hem uzay ve astronomi meraklılarını hem de teknolojik ürünler kullanmaktan hoşlanan zümrenin ilgisini çekerken Omega’ya da ürün tanıtımı konusunda mükemmel bir ortam sağladı.
Omega konseptin devam sürecinde geçmiş modellerinden destek almaya devam etti. 1970ler’de oldukça popüler olan Flightmaster modeli ile aynı adı taşıyan yeni X-33 prototipi bu duruma en başarılı örneklerden biri olarak yerini aldı.
Aşağıda yer alan 1996 yılına ait Flightmaster X-33, ünlü saat müzayede evi Antiquorum’un ev sahipliği yaptığı Omegamania organizasyonunda 16.250,00 CHF’na alıcı buldu.
“Flightmaster X-33″ Prototip. Fotoğraf - Antiquorum
“Omegamania”
Dijital ekranın okunmasına engel teşkil etmemesi açısından “kanat” formunda tasarlanan kollardan, kilitli fonksyon butonlarına ve daha önce hiçbir modelde kullanılmamış ( daha sonra Bond Watch olarak bilinen Semaster Professional 300M modelinde kullanılacak olan ) bileziği ile tamamen konsept bir saat olarak tasarlanan Flightmaster X-33 bugün pek çok koleksiyonerin rüyalarını süslemeye devam ediyor.
Flightmaster isminin atmosferin dışında kullanılmak üzere tasarlanan bir saat için biraz garip bir seçim olduğunu düşünenlere ise hemen hatırlatalım; Sovyet kozmonot Aleksey Leonev Apollo-Soyuz test projesi kapsamında uzayda geçen zaman boyunca bir Omega Flightmaster takmıştı.
Fotoğraf – NASA Archives
X-33’ün geliştirilmesi esnasında akla gelebilecek en ince detaya kadar inen Omega gelişim süreci boyunca NASA tarafından sağlanan imkanlardan da faydalanmayı ihmal etmedi.
Bu imkanlar dahilinde profesyonel ve sivil pilotların deneyimlerinden de geri besleme toplayan Omega edindiği bu bilgileri tasarımın daha rafine hale gelmesi için kullandı.
Kullanıcılar arasından gelen yorumların arasında ön plana çıkanlar daha geniş bir LCD ekran talebi, karanlık ortamlarda kullanımı destekleyen donanım ve eldivenle kullanıma imkan veren kronograf butonları oldu.
Darbe testi sırasında camı çatlamış X-33 prototipi ( Omega
Müzesi - Bienne, İsviçre ) Fotoğraf -
Jean-Michel / Speedmaster-Mission.net
Seamaster Professional tarzında tasarlanmış
X-33 prototipi. Fotoğraf - Chuck
Maddox
Seamaster Professional Chronograph tarzı kasanın ve bezelin X-33 konsepti için sürekli kullanım için mi yoksa deneme amaçlı mı alındığını tam olarak belli olmadı ancak bu deneme sürecinin özellikle X-33’un kronograf buton tasarımlarını etkilediği aşikardı.
SMP Chronograph tarzı modelde koyu zemin üzerine açık renk karakter içeren ekrana da yer verildi ancak kullanıcılar için gereken yeterli kontrastı sağlayamaması nedeniyle üretim aşamasına geçemedi.
Aşağıda yine Antiquorum “Omegamania” müzayedesinde satılan 1997 tarihli X-33 prototipini görüyoruz.
Bu modelde en çok dikkat çeken detay şüphesiz X-33 yazısına saatin kadranında da yer verilmiş olması.
Kadranında X-33 yazısı bulunan “Speedmaster
Professional X-33″ prototipi.Fotoğraf - Antiquorum
“Omegamania”
2006 yazına gelindiğinde Omega teknolojik modeli X-33’ün profesyonel kullanım harici satışına son verdi.
NASA ve benzeri kurumlar için üretimin devam edeceğini de açıklamasına ekleyen Omega silahlı kuvvetler mensubu pilotların da saati temin edebileceğini belirtti.
Her ne kadar Omega sivil kullanıma yönelik satışa son verilme nedenlerini resmen açıklamasada meraklı kullanıcılar ve saat severler arasında spekülatif tahminlerin oluşması fazla zaman almadı.
Bu tahminlerin arasında özellikle dikkat çeken saatin yanlış bir isimle yola çıkmış olmasıydı. İlk defa NASA’ya ait bir uzay geliştirme programına verilen X-33 ismi, programın çoğu otorite tarafından utanç verici olarak nitelenen başarısızlığıyla akıllarda kalması, satış ve pazarlama kısmını da olumsuz etkilemiş olabilir diye düşünülmüştü.
Ayrıca gerçek olan bir durum vardı ki o da X-33’ün özellikle sivil parekende pazarında çok da parlak satış rakamlarına ulaşamamış olduğuydu. 3400,00 USD’a yaklaşan ABD parekende satış fiyatıyla spor/profesyonel kullanıma yönelik bir saat için pahalı sayılabilecek olan X-33 benzer özellikleri misliyle ucuza sunan Casio modellerinin karşısında oldukça zor durumda kalmıştı.
Bütün bunlara 80ler’de yaşanan quartz krizini atlatıp lüks tüketimin en önemli tercih sebeplerinden prestiji tekrar mekanik saatlere çevirmeyi başaran İsviçre burada tabiri caiz ise X-33’e destek değil köstek olmuştu.
X-33 saat meraklılarının geneli için “ bohem tasarımlı bir quartz SpeedMaster “ olmaktan öteye gidemedi.Çoğu kullanıcının Profesyonel tabiri ile pilli bir kalibreyi beraber talep etmeyecek olduğu düşüncesi de göz önüne alındığında aslında X-33’ün başına gelenlerin kader olmadığı aşikardı.
Optik anlamda da X-33 ortalama kullanıcının beklentilerini karşılayamıyordu. Son derece basit bir tasarıma sahip LCD ekranın çekiciliği yoka yakındı. Profesyonel kullanıcının işini zorlaştirması muhtemel yansımaları bertaraf etmek için tercih edilen kumlanmış yüzey formu pahalı bir lüks spor saatten beklenen ışıltıyı verebilmekten çok uzaktı.
Son olarak X-33’ün Omega’nın gururla taşıdığı “uzay geçmişi”ne pek de uygun olmadığı düşünüldü. Mekanik SpeedMaster ilk uzay kullanımına sunulduğu dönem itibarıyla sansasyonel bir etki bırakırken modern çağda Co-Axial gibi çığır açan yeniliklere imza atan Omega bünyesinde dijital bir saate belki de hiç ihtiyaç yoktu.
Tüm bu bahsi geçen tahmin ve tespitlere Omega’nın ilk cevabı 2012 senesinde tanıttığı yeni analog/dijital kombinasyonlu saati Speedmaster Spacemaster Z-33 ile geldi.
Omega’nın kült saatlerinden miğfer formundaki kasasıyla ünlenen Flightmaster modelinden esinlenerek tasarlanan saat Omega’nın X-33 konseptini unutmadığını işaret eder nitelikte detaylara sahipti.
Omega Z-33 ile belki de ilk sinyallerini verdiği yeni X-33 modelini 2014 yılında tanıttı. SpeedMaster SkyWalker X-33 adıyla piyasaya sunulan model X-33 ürün gamının meraklıları için beklenen sevindiriciyi fazlasıyla sağlarken Breitling Emergency’nin öncülük ettiği profesyonel amaçlı quartz saatler sınıfında zirveye oynayan modellerden biri oldu.
