Geçtiğimiz günlerde, 2022 yeniliklerini tanıtan Omega’nın başarılı CEO’su Raynald Aeschlimann ve seçkin medya kuruluşlarının temsilcileri arasında çevrimiçi bir röportaj gerçekleşti. Markanın yenilikleri ve gelecek hedeflerinin konuşulduğu keyifli röportaja dair tüm sorular ve cevapları sizlerle.
OMEGA CEO’su Raynald Aeschlimann “Bugün burada, farklı ülkelerden gelen farklı insanlardan oluşan bu toplulukta bulunmaktan çok mutluyum. Bana e-mail gönderebilir, yorum yazabilir ya da soru sorabilirsiniz. Hepsini okuyacağım ve cevaplamaktan keyif alacağım.’’ diyerek sözlerine başladı.
Omega’nın geçmişini de göz önünde bulundurarak yeni modellerin öneminden bahsedebilir misiniz?
Bu gerçekten güzel bir soru çünkü hepinizin bildiği Speedmaster modelimizin ardından lanse edilen Speedmaster 57 büyük başarı kazandı. Hem markamızın tarihiyle bağlantılı, hem de vintage hissi veren bir model oldu. Marka geçmişimiz bizim için 2 sebepten çok önemli: Öncelikle, geçmişi tamamen unutmamalıyız ama aynı zamanda da bizim gibi lüks markalar için geçmişe tamamen takılı kalmak büyük bir hata olur. Geçmişte yaşayamayız. Hem geçmişi hem geleceği göz önünde bulundurabiliyor olmamız gerekiyor. The Master Chronometer, MoonWatch gibi simge parçalarımız oldu. Ama her ikon parçanın yenilenmeye, günümüze hitap etmeye ihtiyacı var.
Sizlere "Ultra Deep’i’" takdim edebilmekten gurur duyuyorum. Ultra Deep muhteşem bir OMEGA saat. Hatta muhteşem bir Seamaster saati bile diyebilirim. Ultra Deep bir İkon ve Seamaster serisinin gerçek OMEGA’sı. Çünkü bütün bileşenleriyle sadece konsept saatlerden biri değil. Her şeyi ile mükemmel. Bazen saat endüstrisinde inanılmaz bir parça karşınıza çıkıyor, nereden ilham alındığını soruyorsunuz. Fakat yanıt alamıyorsunuz. Çünkü sadece konsept oluyor ya da çok güzel bir saat görüyorsunuz ama arkasında bir hikaye olmuyor. Sadece bir konsept saat olmuş oluyor. Elbette böyle bir saat alabilirsiniz, ama o saatin “özel” kimliği tartışılır. OMEGA’nın tarihine baktığımızda çok net bir şekilde çizilmiş tasarım çizgileri görüyoruz. Aynı zamanda OMEGA mükemmel bir teknolojiye sahip. Teknolojimize baktığım zaman sadece tek bir saatten ya da tek bir tasarımdan bahsedemem. Yeni teknoloji, 6.000 metre derinliğe kadar su geçirmeyen, retro ve yeni malzemelerin karışımından oluşuyor. Bunların hepsini listelediğimizde Seamaster ortaya çıkıyor.
Seamaster’a baktığımızda bir sürü renk görüyoruz. Bunların OMEGA tarihindeki rolü nedir?
Bence tartışılması gereken ilk unsur renklerin endüstrideki ve
OMEGA’daki yeri. OMEGA kadın saatlerine bakalım. Özellikle
kadınlarda turuncu kullanımını 20 yıl önce ilk defa keşfettiğimizde
dünyada bir ilk olarak piyasaya sürülmüştü. Çok gurur duymuştuk.
OMEGA sürekli evrimleşiyor. Lüks saat artık lüks bir aksesuar
haline geldi.
Erkek modellerini ise göz önünde bulundurduğumuzda önemli olan
müşterinin kullanımı. Zaman tutma özelliği bile buna örnek
olabilir. Benim buna sunduğum açıklama genelde hep aynı. Animal
desenlerine baktığımızda her zaman daha feminen olduğunu görüyoruz.
Etkileyici ve renkli. Zamanı; kendini hitap etme unsuru haline
getirmenin yolu. Zaman içindeki bu evrim renkleri kendi markamıza
nasıl bağdaştırabileceğimizi gösterdi.5 yıl önce Speedmaster
Schumacher’i sunduğumuzda renkler konusunda öncüydük. Kırmızı,
sarı, mavi gibi renkler kullandık. Yakut ve safir gibi taşlar
renkleri ortaya çıkarıyor. Aqua Terra’yla bunu bir düşünce sorusu
haline getirdik. Doğru renkleri ve tonları bulmalısınız. OMEGA
olarak hep ilerlemeyi umuyoruz. Renklerle beraber çok lüks parçalar
tasarladık. Ekstra renkler sunabilmek için de zaman
gerekiyor.
Son Seamaster ve Speedmaster koleksiyonları OMEGA’nın diğer koleksiyonlarından daha farklı. Bu koleksiyonları diğer koleksiyonlardan ayıran unsurları anlatabilir misiniz?
OMEGA lüks bir moda markası. Değişiyoruz ve gelişiyoruz. Tasarım anlamında öncüyüz. Sürdürülebilirlik sağlamamız gerek. Her zaman Speedmaster hakkında konuşuyorum. Konuşurken bana babalarının Speedmaster’ını gösteren kişilerle karşılaşıyorum. O saatlere bakarken asla vintage bir saat görmüyorum. Baktığımda modern bir saat görüyorum. Bu tasarım 60 sene öncesine dayanan bir tasarım. Bu da çok tasarım ve form değiştiren bir marka olmadığımızın göstergesi. Bu düşünce her koleksiyon için vizyon oluşturuyor. Seamaster’ın çok ünlü bir DNA’sı var. Biz yenilerken tasarımların DNA’sını değiştirmiyoruz. Dokunuşlarda bulunuyoruz. Markamızın DNA’sı aynı kalıyor, sadece modernleşiyoruz. Bu konuda doğru dengeyi bulmaya çalışıyoruz. Bu bakış açımız OMEGA’yı başarıyla geliştiriyor. Elimizde dört koleksiyonumuzun zenginliği var. Neden bu dört koleksiyonun zenginliğini sürdürebilecekken yeni bir şeyler tasarlayalım ki? Mühendis ve tasarımcılarımızla bolca fikir alışverişinde bulunuyoruz. Buna bir örnek olarak Daniel Craig’in ‘No Time To Die’ filminde kullanılan saati James Bond’un yaratıcısıyla tasarlamak istedik. Bu saat James Bond’un saati olarak adlandırılıyor. Bu anlamda benim görüşüme göre çok fazla başarı elde edebiliriz. Yeni kadranlar da çok özel.
Saat yapmanın müşteri nezdindeki zorluğu sizce nedir 6.000 metre derinlikte kullanılabilen bir saat yaptınız. Bu tarz bir yatırımı neden yaptınız? Dünyanın o seviyesine kim gider ki?
İki cevap var: Bu röportajın başında da dediğim gibi benim için kalite çok önemli. Kalite OMEGA’nın DNA’sını oluşturuyor. Bu koleksiyonda yaptığımız yatırım OMEGA için çok önemli. Bu ikonik koleksiyonun OMEGA olduğunu biliyorsunuz, çünkü OMEGA bu saatin sadece dışarıdan güzel gözükmesi için değil aynı zamanda da içinin iyi olması için yatırım yaptı. Bu bizim kimliğimiz. Normalde bu kalitedeki bir saat bizim normal saatlerimizin fiyatlarından dört beş kat fazla. Ama bizim aradığımız şey bu değil. Bu saati yapmak için ileri teknoloji kullandık. Teknoloji şirketleri ile birlikte çalıştık. Saatlerimizi geliştirme sürecindeki ruhumuz bu ve ben bu konunun böyle ilerlemesinde çok ısrarcıydım. Bu bizim sorumluluklarımızdan biri. Eğer sadece tasarımı değiştirir ve teknoloji ile ilgilenmezseniz saat sektöründe liderlerden biri olamazsınız. Birçok lüks aksesuarda olduğu gibi yükselen değerlere önem verilmeli. OMEGA saatleri yaparken izlediğimiz yol bu. Evet, tüketicilerimiz için çok çalıştık. Bu fantastik bir sanat eserinin tadını çıkarmak gibi çok değerli ve OMEGA ile bu sanat eserini bileğinizde taşıyabiliyorsunuz. 6.000 metre derinlikte kullanılabilen bir saate yatırım yaptık. Bu kolay bir hedef değildi. Biz o seviyede olmak istedik. Dalışa kendimizi ne kadar adadığımızı göstermek istedik. Bu süreç çok seneler öncesine gidiyor. Ben bunu OMEGA yolculuğu olarak adlandırıyorum. Birçok müşteriden çok güzel tepkiler aldık. Bir saati tam kapasite kullanmıyor olsanız bile güçlü yönlerini ve kalitesini bilmeniz çok önemli.
Rekabet çok arttı. Morgan Stanley raporunda bunu gördük. O rapora ve o raporda OMEGA’nın bulunduğu konuma cevabınız nedir? Ve zirveyi takip etmek için ne yapacaksınız?
Büyümeye devam etmeli ve vizyonumuzu devam ettirmeliyiz. Ortalama fiyatımızı sabit tutup aynı zamanda kalitemizi ve ayrıcalıklı duruşumuzu canlı tutmalıyız. Aynı zamanda fiyat politikamızı ve teknolojimizdeki vizyonumuzu da devam ettirmeliyiz. Geçen sene satış konusunda kendi rekorumuzu kırdık. Ve bunu lokal müşterilerle yaptık, çünkü turist yoktu. DNA’mızı sabit tutmalı ve ürünlerimizde hep ileriyi hedeflemeliyiz. Bu yüzden insanlar bizi ziyaret edip ürünlerimizi almak istiyor. Bu benim için bizim en önemli stratejimiz. İlgiyi nasıl üzerimizde tutmaya devam edeceğimiz konusunda ise yıllar içinde yaptıklarımızı aynı tutarak diyebilirim. Elbette bu süreçte bazı değişiklikler de yapacağız. E-ticaret bunlardan biri. Sadece 12 ülkede e-ticaret yoluyla satış yapıyoruz, çünkü e-ticareti sadece satış yapmanın bir yolu haline getirmek istemedik. İnsanların bu deneyime katılmasını ve bizden servis alabilmelerini istiyoruz. Bu bizi farklı yapan unsurlardan biri. Tüm bu sıralamalar ve analizlerde önemli olan rakiplerinize nasıl tepki vereceğiniz, rekabetle yaklaşmanız ya da başkalarını kopyalamanız değil, doğru bir yolda ilerliyor olmanız. Ve bugün biz sahip olduğumuz 4 koleksiyon ile bunu yapıyoruz. Benim için en önemli olan şey ilham, geçen yıl bunun için mükemmel bir yıldı.
Bu dediklerinizin takiben şunu sormak istiyorum. Siz elbette ürün odaklısınız. Şu sıralar markalar NFT’leri ve Metaverse’ü konuşurken, hatta daha dün global bir saat markası NFT ekli bir saat lanse etmişken siz sadece fiziksel ürün dünyasında kalma konusunda ne düşüyorsunuz?
Bu günümüz dünyasında bir gerçek. Öncü olmak bizim markamızın DNA’sında var. “Asla” demiyorum ama burada önemli olan şey yeterlilik. Kim olduğunuzu ve ne sunabileceğinizi bilmek. Hızlı verilen bir kararla markanızı riske sokmamak çok önemli. Aynı zamanda da piyasanın gerçeklerinin olduğunu biliyorum ama bizim yaptığımızla bunun çok farklı olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. Belki moda odaklı lüks bir marka o noktada daha hızlı yer alır. Sundukları daha farklı olduğu ve her yerde yer almak daha kolay olduğu için. Öncelerimiz olması gerektiğini ve bu doğrultuda davranmamız gerektiğini düşünüyorum.
Marka temsilcilerinin OMEGA için rolü nedir?
Bizim endüstrimiz insanlarla var oluyor. İnsanlarla tanışmaktan
her çok zaman çok mutlu oluyorum. Bütün çalışanlarımız,
yöneticilerimiz, ticari ortaklarımız gibi paydaşlarımızın hepsini
bir araya toplarsak hep bir arada olmaktan mutluluk duyarız. Bu
DNA’mızın bir parçası. Kibirli bir marka değiliz, müşteri
odaklıyız. Temsilcilerimiz de bu kimliğin bir yansıması. İlk marka
temsilcimiz olan James Bond’la çalışmaya başlayıp Cindy Crawford
gibi isimlerle devam ettik. Birlikte çalışmaktan çok mutluyuz çünkü
sadece güzel saatler üretmedik birlikte aynı zamanda harika
çocuklar da aramıza katıldı. Şu an Cindy Crawford’un kızı Kaia da
markamızı temsil ediyor. Marka temsilcisi sizi dünyaya temsil eden
kişi. Birçok rakibimize nazaran bu iş birliklerimiz de uzun soluklu
oluyor. Marka temsilcimiz marka iletişimimizle harmanlanıyor ve çok
iyi uyum sağlıyor, çünkü markamızla ortak değerleri paylaşıyorlar.
Bu bizim için Dubai ya da Milano’da büyük bir reklam panosuna çok
ünlü bir ismi yazmaktan ibaret değil. Bu işe James Bond ve Cindy
Crawford ile başladığımızda aslında ‘infulencerlık’ kavramına da
öncülük etmiş olduk. Bu insanlar sadece takipçiye sahip değil bunun
daha da ötesinde gerçekten değer gören insanlar.
Bu takipçi sayısından daha önemli bir şey. Bizim için önemli olan
marka temsilcimizin sadece para için orda olmaması, bizi gerçekten
önemsiyor olması.