Panerai, geçen sene ürün grubuna eklediği sıra dışı model ailesi Radiomir 1940 Art Deco Dial (PAM 790 & 791) ile mercek altında.
Söz konusu Panerai olunca ”yenilik” kavramı azami dikkatle ele alınması gereken bir konu haline geliyor. Lüks saat dünyasının en ilginç isimleri arasına yer alan marka, belki de aynı dünyanın en sadık hatta en fanatik hayran grubunu peşinden koşturuyor. Hal böyle olunca, markanın yeni model tasarlarken dengi pek çok markadan daha fazla özen göstermesi gerekiyor. Kasa ebatlarında alışılmışın altında belirlenmiş bir çap ölçüsü bile sadık Paneristi grubu tarafından yapılan ağır eleştirilerin hedefi olabiliyor.
2018 senesinde markanın ürün grubuna eklenen PAM790 ve PAM791 ise, markadan beklediğimiz şekilde yenilik ve sadakat kavramlarının ikisine de yer veren Panerai modelleri arasında yer alıyor. Radiomir 1930lu yıllardan günümüze ulaşan bir saat efsanesi... Farklı onlarca varyasyonuna rağmen, markanın yapıtaşı özelliğinden ödün vermeden mevcudiyetini devam ettiren kült model ailesi. Bu bahsettiğim kısım sadakat yani markanın köklerine, DNA’sına sadık kaldığı bölüme işaret ediyor. Yenilik kısmı ise tamamen kadran tasarımı ile ilgili ancak ne kadar yeni o kısım biraz tartışılır zira PAM790 ve PAM791, markanın Floransa (İtalya)’da yer alan butiğinde bulunan eski bir pandül saatinden esinlenerek tasarlanmış. Teknik olarak şimdiye kadar hiçbir Panerai kol saatinde kullanılmadığı için bir yenilik, ancak markanın geçmişinde yer aldığı için ise Panerai DNA’sını taşıyan bir tasarım. Siyah ve fildişi kadran renkleriyle birbirinden ayrılan modeller, yine daha önce marka tarafından kullanılmamış akrep ve yelkovan tasarımlarıyla da dikkat çekiyor.
İki model de markanın Radiomir 1940 tarzında tasarlanmış paslanmaz çelik kasa ile geliyor. Dolayısıyla ince tel şeklindeki boynuzlar ve kubbe formlu kurma kolu bu modellerde yok. Kasa için tercih edilen çap ölçüsü 47mm. Kendimi sıkı bir Panerai tutkunu olarak görmediğimden pek yorum yapmaya gerek duymuyorum lakin 40-42mm aralığında bir çap daha mı iyi dururdu diye düşünmeden de edemiyorum. Kasanın arka kapağında safir kristal cam bölme kullanılmış dolayısıyla mekanizmayı zevkle izleyebiliyorsunuz. Ancak ön tarafta kullanılan cam Plexiglass. Modelin Vintage karakteri açısından bakarsak uyumlu bir detay ancak günlük kullanım için çok çabuk çizilecek hatta matlaşacak bir cam olduğunu unutmamak lazım. Yüksek kenarlı tasarlanmış, plexiglass havası veren safir kristal camı tercih ederdim (Puristler, Paneristiler... Teker teker gelin!).
Yine kullanıma bağlı kafamda soru işaretleri bırakan bir diğer detay da her iki modelin de kadranında zerre fosfor malzemesi kullanılmamış olması. Karanlık ortamlarda telefonunuz yanınızda olsun özetle.
Modellere hayat verecek mekanizma olarak in-house tasarlanıp üretilen Caliber P.3000 tercih edilmiş. 21 taşlı/160 parçadan oluşan elden kurmalı mekanizma 3 Hz (21,600 vph) freakansında çalışıyor ve çift tulumbası sayesinde 70 saatlik güç rezervi sunabiliyor. Bunca eskiye özlem duyan detayın arasında mekanizmanın akrep kolunun birer saatlik aralıklarla bağımsız şekilde ayarlanabiliyor olmasına, sevinirken saniye kolunun olmaması sevincimi kursağımda bırakıyor.
Fildişi kadranlı model hardal rengi deri kayış ile gelirken siyah kadranlı modele koyu kahverengi bir deri kayış eşlik ediyor. Her iki model de parlak Pre-V tarzı toka ile sunuluyor.
Model ailesi versiyon başına sadece 500 adet ile limitli üretilmiş. Modellerin tanıtımının üzerinden bir yıla yakın bir süre geçtiğini göz önüne alarak o 500 adedin kaçı hala alınabilir durumda bilemiyorum.