Geçtiğimiz günlerde Patek Philippe’nin “meşhur” 5711 Nautilus modelinin son(!) versiyonu, Phillips Müzayede Evi’nde gerçekleştirilen açık arttırmada tam 5.350.000 Amerikan Doları’na satıldı. Alıcının ödeyeceği miktar ise, müzayede evinin komisyonuyla birlikte, 6.503.500 Amerikan Doları. Peki ne oldu da bu özel saat açık artırma ile satılan en pahalı 8. saat olma unvanını hak etti?
Dudak uçuklatıcı fiyatlar, oldukça sıradan görünen bir saat (en azından Patek Philippe standartlarında), iç karartıcı spekülasyonlar ve çok daha fazlası. Bu ara saat dünyasında olup bitenleri açıklayabilmek için mantıklı düşünceleri bir kenara bırakmak gerekiyor. Yukarıdaki paragrafta bahsi geçen Nautilus’un hikayesine başlamadan önce, resmi daha geniş bir bakış açısıyla ele almak istiyorum. Çok değil, 10 sene öncesine kadar sıra beklemeden ve hatta liste fiyatı üzerinden indirimlerle satın alınabilen 5711 Nautilus modeli, geçtiğimiz yıllarda sıra dışı bir ilgiye maruz kaldı. Her nasılsa kıymetli metalden üretilmeyen, zamanı ve tarihi göstermekten başka herhangi bir özelliği olmayan, lüks ancak giriş seviye olarak nitelendirebileceğimiz 5711 modeli, sosyal medya etkisi ve grey market ile uğraşan kişilerin spekülasyonlarından fazlasıyla etkilenmiş olmalı ki bir anda saat dünyasının zirvesine oturdu. Üstüne Patek Philippe’nin artık bu modeli üretmeyeceğini duyurması durumu daha da kaotik hale getirdi. Derken mavisi gitti, yeşili geldi. 1300 adetle limitli sayıda üretileceği duyurulan saat, son zamanların yeni gözdesi yeşil furyasından etkilendi ve astronomik derecede yüksek ikinci el değeriyle yeni kral ilan edildi. Buraya kadar olan kısma zaten hakimseniz işin arka planından devam edelim.
Patek Philippe CEO’su Thierry Stern yaptığı bir açıklamada diyor ki; “markamızın tek bir model ailesiyle anılır hale gelmesini kabul edemiyorum, bundan dolayı 5711’in üretimini bitirmeye karar verdik.” Bu cümlenin ardında yatan anlam; “artık şık beyefendiler yerine dişleri pırlantalarla kaplı gangsterlerin butiklerimizi ziyaret etmesinden sıkıldık, özümüze dönmek istiyoruz” da olabilir. Limitli üretim, paslanmaz çelik ve Patek Philippe kelimelerinin yan yana gelmesi, ortalama bir saat severin nabzını yeterince yükseltecektir. Konu Nautilus olduğunda ise durum bambaşka bir hal alıyor.
Neticede makalemizin esas konusu 5711 Tiffany & Co. özel modelinin yarattığı durum da tam olarak bu; bir nevi kalp krizi. “Hani bitmişti 5711’in üretimi” diyorsanız, biraz daha sabretmenizi rica ediyorum. Konunun derinliklerine inildikçe şaşırılacak durumların sayısı bir hayli artıyor.
1837’de kurulan ve ilk dükkanını New York 5th Avenue’de açan Tiffany & Co. aynı zamanda Patek Philippe’nin en özel satıcılarından bir tanesi. Tiffany butikleri ile satılan bazı saatlerin kadranlarına sonradan ilave edilen Tiffany & Co. yazısı, birçok saat sever ve koleksiyoner tarafından büyük bir sempatiyle karşılanıyor. Nautilus’un jübilesi anlamına gelen ve Tiffany & Co.’nun meşhur turkuaz mavisine boyanmış kadranıyla üretilen 5711, sadece Tiffany & Co. butiklerinde satılmak üzere sadece 170 adetle sınırlı sayıda üretildi. 170 sayısına elbette tesadüfen karar verilmedi, modeller Tiffany & Co.’nun 170. Kuruluş yıldönümüne ithaf ediliyorlar. Saatler sadece ve sadece Amerika’da yer alan Tiffany butikleri aracılığıyla sevenlerine kavuşturulacaklar. Thierry Stern ne kadar kıymetli bir ürün yarattığının farkında olmalı ki, “umarım Tiffany yöneticileri bu 170 saatin kimlere satılacağı konusunda gerekli özeni gösterecektir” diye eklemeden de edemiyor. Bu saate sahip olacak şanslı kişilerin nasıl seçileceğine gelince; meşhur bir laf vardır: Para parayı çeker. Evet, daha önce Tiffany & Co.’dan milyonlarca dolarlık alışveriş yapmış olmanız gerekiyor. Öyle 3-5 milyon değil, sıfırların önemini yitirdiği milyonlardan bahsediyorum.
Şimdi hikâyenin en eğlenceli kısmına geliyoruz. Tiffany & Co’dan şu güne kadar milyonlarca dolarlık alışveriş yapmamış faniler için Phillips Müzayede Evi benzersiz bir fırsat yaratıyor ve sadece bir adet 5711 Tiffany modelini açık artırma yöntemiyle satışa çıkaracağını söylüyor. Saatin 14 dakika 39 saniye süren açık artırma süreci 20.000 dolar ile başlayıp 5.350.000 dolarda sona eriyor. Müzayedede satılan diğer Nautilus modelleri için de durum bir acayip. 200.000 doların altında bir Nautilus bulmak mümkün değil. Diğer saatleri incelemek isteyenler için link:
https://www.phillips.com/auctions/auction/NY080121
Gerçekten merak ediyorum. 52.635 USD liste fiyatına sahip bir ürünün 123 katından daha fazlaya satılması hangi akla ve mantığa uyuyor? Gerçek saat koleksiyonculuğu bu mudur? Anlamsızca artan fiyatların gerçek saat severlere verdiği zarara karşılık, markaların ve komisyoncuların ceplerine giren milyonlar durumu daha mı heyecanlı hale getiriyor? Bahsi geçen fiyat değerleri ne kadar gerçekçi? Bayilerin ve butiklerin ellerinde saat yokken grey market bu bolluğa nasıl ulaşıyor. Acaba yaratılan bu suni artış birilerinin haksızca büyük gelirler elde etmesini mi sağlıyor? Grey markette satılan saatler daha ucuza müşteri bulamazken müzayedelerde satılan saatler nasıl hayal edilemeyecek seviyelere ulaşabiliyor? Yoksa her şey bir illüzyondan mı ibaret?
Biz bunları düşünürken, saatin de hakkını yemeyelim. Normalde siyah, beyaz ve bu iki rengin arasında yer alan tonlardaki kadranlara sahip saatleri beğenirken, artık daha renkli modellere yönelme hevesi uyandıran 5711 Tiffany'e olan hayranlığımı da belirtmeden geçemeyeceğim. Bu hayranlığın oluşmasında, saatin bir bütün halinde sahip olduğu kusursuz oranların yanı sıra, göz alıcı turkuaz kadranının ve en önemlisi koyu gri/siyah çerçeveli kolların ve indekslerin payı büyük.
Turkuaz severler üzülmeyin, 124300 referanslı, turkuaz kadranlı Rolex Oyster Perpetual 41 modeline ulaşmanız hala mümkün. Çok zor ama mümkün. Üstelik çok daha sıkı hissiyatlı bir bilezik ve klips ile...
