Girdiğim her tartışmada mekanik saatçiliğin bir bilim dalı olarak kabul edilmesi gerektiğini savunurum. Her ne kadar kişisel olarak komplikasyonlu saatleri çok tercih etmesem de onlara olan hayranlığımı hiçbir zaman gizlemedim.
Düşünün ki 4-5cm çapında, 15 mm kalınlığında bir kasanın içerisine kullanıcısına zamanı göstermenin yanı sıra tarihi ve ayın gökteki durumunu bildirecek mekanik bir düzenek yerleştirmeniz gerekiyor. Ayrıca bu mekanik oyuncak görevini kullanıcısının müdahalesine gerek kalmadan 500 yıl boyunca kusursuz bir şekilde yerine getirecek. Şubat ayının o yıl 28 mi 29 mu çektiğini bilecek ve buna göre hareket edecek.
Horoloji dünyasının sembol isimlerinden büyük usta Kurt Klause ve ekibi, 1985 yılında sadece kurma tepesini kullanarak ayar yapılabilen perpetual calender özellikli kalibreyi yapmıştı. ( Diğer bir çok kalibrede takvim fonksiyonları kasanın kenarına yerleştirilmiş butonlar ile yapılıyor.)
İlk olarak Da Vinci serisinde gördüğümüz kalibre, daha sonra Portugieser serisinde de kullanılmış ve zaman içerisinde birçok geliştirme yapılmış.
Serisinin 75. Yılını kutlamakta olan marka bu modelde kullandığı kalibreler 2015 yılında yenilenmiş. 52000 referanslı baz kalibre üzerinden geliştirilen mekanizmanın kırmızı altın rotoru ve mavileştirilmiş vidaları dikkat çekiyor.
İçerisindeki çift tulumba sayesinde 7 gün güç rezervi sunabilen otomatik kalibrede Pellaton kurma sistemi kullanılıyor.
Peki bu teknik özellikleri anlatmakla bitmeyen, sanat eseri kıvamındaki saatleri bileğimizde görünce ne oluyor? Bu komplikasyonları ne derece verimli kullanabiliyoruz?
Elbette sorunun cevabı kişiye göre değişmekte ama incelediğim model sadece teknik özellikleriyle değil tasarımı ve görüntüsü ile de kendini belli ediyor.
44.2 mm lik kırmızı altın kasa her boyuttaki bilekler için konforlu bir duruş sergiliyor. Altının renk tonu gayet güzel ve abartısız. Saatin lug tasarımı ile markaya özel üretilen siyah krokodil kayış harika bir uyum içerisinde.
Saatin kadranı için ise ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Markanın “ardoise” diye tanımladığı gri renk gerçekten inanılmaz. Farklı açılardan gelen ışık oyunları ile değişik tonlara bürünen kadranda tüm göstergeler dengeli bir şekilde yerleştirilmiş.
Saat 12 istikametine konumlandırılmış ay fazı göstergesi ise saati adeta sınıf atlatıyor. Her iki yarım küredeki ayın durumunun takip edilebildiği bölüm fazla işlevsel olmasa da tasarım olarak alkışı hak ediyor.
Her ne kadar saatin komplikasyon gücü için bir gösteriş olsa da eğer fırsatım olsaydı sol alt köşeye yerleştirilmiş dört haneli yıl göstergesini oradan kaldırabilirdim.
Bunun dışında kusursuz diyebileceğim modelin liste fiyatı 38.200 euro. Farklı kasa materyalleri ve kadran renkleriyle de sunulan “Portuguese Perpetual Calender”a IWC’nin hemen hemen her satış noktasında rastlamak ve satın almak mümkün.
