Egzotik saat üreticisi Richard Mille, yeni modeli RM 52-05’te Pharrell Williams’ın hayallerini ve RM’nin üstün saatçilik anlayışını birleştiriyor.
Richard Mille, 21. Yüzyılın en başarılı saat markalarından biri. Markanın ilk modelinin tanıtmasının üzerinden 20 yıl dahi geçmemiş olmasına rağmen spor saatler kategorisinde tartışmasız lider pozisyonuna yükselebilmesinin açıklaması ise, özgünlüğünden ve kalitesinden geliyor. Astronomik liste fiyatlarını da unutmamak lazım tabii. Şimdi, bu konuyu biraz daha derinleştirmek istiyorum.
1993 yılında Audemars Piguet, tıpkı 1972 yılında çıkardığı Royal Oak Jumbo modeli gibi, zamanının ötesinde ve sıra dışı bir modele imzasını atmıştı; Royal Oak Offshore. Büyük, spor, üstelik oldukça da pahalı. Ardından J.C. Biver’in öncülüğünde bir marka daha yükselmeye başladı; Hublot ve Big Bang koleksiyonu. 2000’li yılların başları, bu iki marka ve model ailesinin spor saat kategorisindeki ezici üstünlüğü ile geçti. Saat kültüründen bihaber ama cebi dolu tüm topçular, popçular, playboylar ve daha fazlası bu modellere yöneldiler. Tam aradıkları şeye kavuşmuşlardı. Büyük, gösterişli ve bir bakışta tanınan saatler. Biri kolunuzda bu saati gördüğünde düşündüğü şeylerden ilki, cüzdanınızın ne kadar kabarık olduğuydu. Markalar için her şey yolunda gidiyordu ancak müşteri tarafında durum biraz farklıydı. Yalnızca parası ile var olan güruh, gerçek saat tutkunlarının zevkini baltalamaktaydı. Horolojik kültürle hareket eden tüketiciler, sadece gösteriş peşinde kokan üçüncü lig futbolcularıyla aynı saatleri takmak istemiyorlardı. Hatırı sayılır bir koleksiyona sahip iş adamı, hafta sonu takmak için aldığı ROO zevkini tek şarkı ile patlayıp haftalar içinde unutulan şarkıcılarla paylaşmaktan sıkılmıştı.
Derken Richard Mille çıkageldi. Daha spor, daha egzotik ve daha pahalı. Öyle yüksek teknolojiler, üretim metotları ve tasarımlar kullanıyordu ki, artık olay işlevsellikten çıkmış yalnızca sahip olmanın verdiği hazzı müşterilere aşılamaya dönüşmüştü. Etiket fiyatları zirve yaptıkça, zenginler ve çok zenginler de birbirinden ayrılmaya başlamışlardı. Tabii bu zevk de pek uzun sürmedi. Küreselleşen dünya, artan kazançları ve hızla el değiştiren para kaynaklarını da beraberinde getirdi.
Bu uzun girişten sonra esas konumuza geri dönüyorum. Richard Mille, ünlü şarkıcı Pharrell Williams ile ortaklaşa geliştirdiği modeli RM52-05’i tanıttı. Ortaklaşa geliştirmekten kastım Pharrell’in dünya sınırlarını aşan hayal gücünü RM ile paylaşması ve akabinde Mars’ta yer alan astronotun vizöründen yansıyan dünya resminin kadrana, daha doğrusu mekanizmanın üst katmanına işlenmiş olması. RM52-05’te 49.94 x 42.35 x 16.15 mm ölçülerinde kahverengi kermetten bezel ve alt kasa ile karbon TPT orta katmanlı kasa bulunuyor. Safir kristal cama ve arka kapağa sahip modelin su geçirmezlik değeri, serinin diğer modellerinden olduğu gibi 50 metre ile sınırlandırılmış. Kurmalı ve in-house geliştirilen tourbillon kalibre, 19 taşlı, 21600vph’de çalışıyor ve 55 saatlik güç rezervine sahip.
Elle işlenen astronot figürü, daha önce RM68-01 modeline imza atan sanatçı, Cyril Kongo tarafından hazırlanmış. Kaskın hemen yan kısımlarında yer alan projektörler ve kameralarda ise, pırlanta ve siyah safirden faydalanılmış. RM52-05 turuncu renkli kauçuk kayış ile sunulacak. 30 adetle sınırlı sayıda üretilen saatin liste fiyatı 969.000$ olarak açıklandı. Neredeyse 1 milyon dolar karşılığı kolunuzda bir astronot kaskı, 6 adet değerli taş, tourbillon mekanizma ve arka kapakta “Pharrell Williams” yazısı alıyorsunuz. Pharrell’in şu zamana kadar koluna taktığı saatlerle verdiği reklam-vari pozların karşılığı, RM’nin kasasına girecek 30 milyon dolara yakın paradan söz ediyoruz.
Evet, para hızla el değiştiriyor. Varoşlardan çıkma isyankârlar bilimden, sanattan, estetikten ve kaliteden yoksun hizmetleriyle-ürünleriyle büyük paralar ve popülariteler kazanıyorlar. Markalar da bu akıma, mecburen, çanak tutuyorlar. Eminim RM bu 30 saati alacak ultra-zenginler bulacaktır. Asıl sorulması gereken soru ise bu düzenin ne kadar daha devam edeceği...
