“ Roger Dubuis “ Gregory Bruttin ile Röportaj

“ Geneva Seal “ ile taçlandırılmış mekanizmaları, geleneksel saatçiliği modern teknolojilerle harmanlayan yenilikçi yapısı ve özgün tasarımlariyla saat severlerin beğenisini kazanan Roger Dubuis’in genç kalibre tasarımcısı Gregory Bruttin Horobox’ın sorularını sizler için cevapladı.

SO: Öncelikle Horobox’a hoşgeldiniz..

GB: Teşekkür ederim..

SO: Bu seneki konsantrasyonunuzun daha çok kadın saatleri üzerine olduğunu görüyoruz. Bu tercihinizin sebepleri neler olabilir..? Bu durumu gerektirecek bir talep artışından bahsedebilir miyiz..?

GB: Velvet Collection bizim yaklaşık dört sene önce piyasaya sürdüğümüz, başarılı bir koleksiyon.. Bu başarının devam etmesini arzu ettik ve koleksiyonumuzu yeni modeller ile güçlendirmek istedik..  Öncelikle bu nedenle sadece kadın kullanıcıları hedefleyen bir koleksiyon ile karşınızdayız.. Diğer bir önemli neden ise RD olarak kadınlara verdiğimiz önemi vurgulamak..

SO: Mekanizma tasarımı konusunda çok gelişmiş olduğunuzu biliyoruz. Üç boyutlu yazıcı ve benzeri ileri teknoloji ürünü cihazların kullanımı mekanizma tasarımı konusunda size ne gibi avantajlar sağlıyor..?

GB: Bu tip teknik cihazların bizim için faydası elbette büyük.. Tasarımını yaptığımız parçaları üç boyutlu şekilde görebilmek özellikle boyut ile ilgili hesaplamalarda çok işimize yarıyor..

SO: Sormak istediğim konulardan biri de yüksek frekansla çalışan tasarımları tercih ediyor olmanız hakkında.. Yüksek frekansı tercih etmenizin sebepleri nelerdir..? Ayrıca yüksek frekansın mekanik bir saat için ne gibi avantaj ve dezavantajlar ı söz konusu..?

GB: Yüksek frekanslı mekanizmalarda en önemli ve zorlayıcı konu yağlama aslında.. Çok yüksek hızda çalışan parçaların aşınması da bu duruma uygun olarak daha hızlı ve yoğun gerçekleşiyor. Sürtünmeyi sürekli minimum seviyede tutmak için de yağlamanın çok başarılı şekilde yapılması gerekiyor..

Silikon bazlı malzemelerin kullanıldığı kıl zemberekler bu konuda yardımcı oluyor.. Ancak biz daha çok Quatuor balans çarkı gibi kendi geliştirdiğimiz yöntemlerle de bu sorunun üstesinden gelmeyi tercih ediyoruz. Avantaj olarak da en önemli fayda çalışma hassasiyeti konusunda gerçekleşiyor.. Standart frekansta çalışan mekanizmalara nazaran daha hassas değerlere ulaşabiliyoruz..

SO: Sektördeki bazı firmaların geleneksel mekanik saatçilik ile modern teknolojileri harmanladığını, hatta bazen sıvı tahrikli sistemler gibi egzotik tasarımlar sunduğunu görüyoruz. RD olarak sizin bu anlamda bir projeniz var mı..?

RD: Aslında önemli bir soru.. RD için hedeflenen konuların başında faydalı yenilikler geliyor.. Tasarımlarımızda karbon kullanıyoruz çünkü, hafif ve dayanıklı.. Kendi tasarımımız olan Quatuor balans çarkını geliştirdik çünkü, saatin daha hassas çalışmasını sağlıyor.. Sıvı göstergeli bir sistem çok yenilikçi ve şık bir tarz ancak, RD’nın tarzı değil.. Biz gelenekselliğe saygı duyan ve bunu ürünlerimizde mutlaka vurgulayan bir tarza sahibiz..

SO: RD için oldukça uzak bir noktada duruyor olsalar da sektörde hızla kabul görmeye başlayan Akıllı/Bağlı Saatler konsepti hakkında kişisel görüşleriniz nelerdir..? Quartz krizini hatırlatacak bir durum sizce söz konusu olabilir mi..?

RD: İşlevsel olarak bakıldığında kesinlikle faydalı ürünler. Üç tane farklı akıllı/bağlı saat sahibiyim.. Birini dalış yaparken kullanıyorum, birini koşarken ve diğerini de aralıklı olarak takıyorum.. Ancak bence geleneksel saatçilik ile kıyaslandığında tamamen farklı bir kulvardalar.. Tamamen farklı bir pazara sahipler. Quartz  mekanizmalar saatin çalışma prensibi ile ilgili alternatif düzeneklerdi, akıllı/bağlı saatler ise direkt işlevsel farklılıklar sunuyor.. Ayrıca tüm faydalı özelliklerinin yanı sıra pil ömrü gibi önemli bir sorun da hala devam ediyor. 

SO: SIHH 2013 bünyesinde muhteşem bir saat tanıttınız: Roger Dubuis Excalibur Quatuor.. Müthiş özelliklerinden en çok aklımda kalanı ise tam yedi yıl sürdüğü belirtilen Ar&Ge süreci oldu.. Bize biraz bu projeden bahseder misiniz..?

RD:  Elbette.. Quatuor bizim tamamen sıfırdan başladığımız, eskiz aşamasından bitmiş ürün haline gelen bir projeydi. Teknik anlamda markanın barındırdığı tüm imkan ve know-how’ın sonuna kadar kullanıldığı, yüksek mühendislik içeren bir tasarımdı. 

SO: Bu yedi yıllık Ar&Ge süreci boyunca kaç kişilik bir ekip bu proje için çalıştı..?

RD: İlk başladığımda yalnızdım.. Projenin hayata geçirilme aşaması başladıktan sonra ise 20 kişiye yakın bir ekiple çalıştık..

SO: Yakın zamanda yeni bir masterpiece beklemeli miyiz sizden..?

RD: Fikir olarak üzerinde çalıştığım bir proje mevcut aslında ama şu an oldukça başında olduğumuzu söyleyebilirim. Detay vermek için henüz çok erken ancak fikrimi ekibimle paylaştığımı da ekleyebilirim..

SO: Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.. Umarım sizi İstanbul’da ağırlama şansımız olur..

RD: Ben teşekkür ederim..