Outdoor aktivitelerinde, teknolojinin bize sunduklarından faydalanmak, şüphesiz yapılan işi daha da keyifli hale getiriyor. Birçok firmanın sayısız ürünü sayesinde gerek amatör gerek profesyonel sporcular, doğa ile olan mücadelelerindeki performanslarını kolaylıkla arttırabiliyor ve kısa sürede ciddi ilerleme kaydedebiliyorlar.
Günümüzde, 100 km üzerinde dayanıklılık koşusunda performans sergileyen profesyonel bir atletin kullandığı cihazı, hafta sonunu sağlıklı yaşam için spora ayırıp 3 km koşacak olan gayet amatör bir sporcuda görmek mümkün olabiliyor.
Artık bu cihazlar kullanıcı dostu ara yüzleri, basit menüleri, her türlü teknolojik aletle kolayca senkronize edilebilmeleri ve sundukları müthiş özellikler sebebiyle 7’den 70’e herkesin rahatlıkla kullanabileceği ürünler haline gelmiş durumda.
Bu kategorinin zirvesini zorlayan markalardan Suunto’nun en iddialı ürünlerinden biri olan Ambit3 modelini mercek altına alma şansımız oldu. Distribütör firma ile olan temaslarımız sonucunda ürün yöneticisi değerli dostumuz Deniz ADA ile keyifli bir sohbet yaptık.
Kendisi de sıkı bir doğa sporcusu ve aynı zamanda Suunto Ambit3 kullanıcısı. Kendisine ve temsil ettiği firmaya sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Yazılarında sadece kendi görüş ve tecrübelerini paylaşma ilkesi ile yola çıkmış bir ekibin üyeleri olarak yaptığımız işin hakkını vermemiz gerektiğini düşündük.
Sitemizdeki fotoğrafların kahramanı olan Sevgili Emre Şişman ile birlikte Suunto Ambit3’ün en kabiliyetlisi olan “Peak” modelini kaptığımız gibi soluğu Belgrad Ormanı’nın koşu parkurunda aldık.
Şüphesiz şu ana kadar yaptığımız en keyifli incelemeydi ama bir o kadar da zorlandık desek yalan olmaz.
Finlandiya menşeili firma, 1936 yılında orduya pusula üretmek için kurulmuş. Bugün ise geldiği nokta ve ürettiği cihazlar hayranlık uyandırıyor.
Bilekte duruşu ile kalitesini belli eden Ambit3, aktivite boyunca her hareketinizi takip ediyor. GPS alıcısı sayesinde de bu aktivitenin yerini harita üzerinde takip etme şansını veriyor.
Akabinde her platform için hazırlanmış yazılımlar sayesinde bluetooth ya da paket içeriğinde sunulan kablo aracılığıyla tüm detayları elektronik ortama aktarmanıza izin veriyor.
Cihazı şarj etmek için de aynı kablo kullanılıyor. Lityum pil tam doldurulduğunda 50 saatlik çalışma ömrüne sahip.
IOS, Android, Windows ve Mac ile çalışan cihazlarınızdan bu detayları görmeniz mümkün olduğu gibi web üzerindeki www.movescount.com sitesine de herhangi bir bedel ödemeden üye olarak bu bilgilere her yerden ulaşmak mümkün.
HR kodlu modellerde standart olarak gelen göğüs bandı kullanılarak nabız ve yakılan kalori değerleri de sağlıklı bir şekilde takip edilebiliyor. Bu bilgilerin aktarımı için bluetooth teknolojisinin kullanması, bu değerlerin yüzme aktivitelerinde de takip edilebilmesine imkan veriyor.
Ambit3’ün üzerinde bu tarz cihazlarda bulunabilecek en büyük GPS anteni mevcut. 24 farklı uydu ile iletişime geçebilen cihaz bunların içinden en sağlıklı 3 tanesini seçerek tüm senkronizasyonlarını bu uydular üzerinden yapıyor. Dolayısı ile yükseklik ve lokasyon bilgilerine sağlıklı bir şekilde ulaşılabiliyor.
Cihaza fitness antrenman programı ve aktivitenin yapılacağı bölgenin haritasını yüklemek mümkün. Daha önce kullanılmış parkurları hafızasında tutan Ambit3, bu özellikleri sayesinde birçok aktivitede kullancısına ciddi kolaylıklar sağlıyor.
Ambit3’ün bizim test ettiğimiz Peak modelinin yanı sıra Sport ve Running isimli iki farklı seçeneği daha var. Horobox olarak Peak modelinden çok etkilenmiş olsak da averaj kullanıcılar için farklı renk seçenekleri ile sunulan Sport modelinin daha uygun bir seçenek olabileceğini düşünüyoruz.
Üst segmentteki modellerinin tamamını Finlandiya’daki kendi fabrikalarında üreten firma bazı modellerini de Çin’de üretiyor.
Kendi segmentinin lideri olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Suunto’nun, Ağustos ayında kullanıcıların beğenisine sunulacak olan yeni kolleksiyonunu merakla bekliyoruz.
