Jumeriah Etihad Towers Abu Dhabi geçtiğimiz haftasonu kelimenin tam anlamıyla büyüleyici bir organizasyona ev sahipliği yaptı. Farklı destinasyonlardan katılan horoloji severlerin koleksiyonlarını birbirleriyle paylaşıp, keyifli sohbetler eşliğinde vintage saatleri inceleme fırsatı bulmasının yanı sıra; değerli dostlukların da kurulmasına vesile olan bu GTG, hatırlandıkça yüzlerde tatlı bir tebessüm bırakacak. Dilerseniz biran önce bu saat cennetine olan yolculuğuma ve buluşmanın detaylarına geçeyim.
19 Şubat gece yarısından sonra İstanbul’dan hareket edip, Bahrain üzerinden aktarmalı uçuşum ile planladığım gibi cuma günü erken saatlerde Abu Dhabi’ye iniş yaptım. Otele doğru olan yolculuğum sırasında Abu Dhabi’nin temiz sokakları ve düzenli yerleşiminin dikkatimi çektiğine değinmeden geçemeyeceğim. Kısa sürede vardığımız otel, hem çevresiyle hem de içeriye adım atmamla ’’tatilde’’ olduğumu hissetmemi sağladı.
Buluşma gününden önceki boş günümü çevre keşfi yaparak değerlendirdim. Doğru kararlaştırılmış bir lokasyon; biz ziyaretçilere deniz kenarından keyifli bir yürüyüş imkanı ve ihtiyaç giderilebilecek bir alışveriş merkezi sunduğu gibi, 74. kattan da harika bir şehir manzarası olanağı veriyordu. Özellikle ’’Presidential Palace’’ ve ’’Emirates Palace Hotel’’ mimarileri gece ayrı, gündüz ayrı olacak şekilde gözleri kamaştırıyordu.
20 Şubat Cumartesi günü sabah buluşma için lobide toplanmaya başladık. Diğer katılımcıların varmalarını beklerken heyecan artık doruktaydı. Sonrasında buluşmamızı gerçekleştireceğimiz otele bağlı olan venue Pearls’e doğru harekete geçtik. Deniz kenarında ve açık havada bizler için hazırlanmış alanın girişinde koleksiyonerleri bekleyen ayrı bir sürpriz daha vardı. Premier Motors’dan George Francis Thompson eşliğinde Ferrari test sürüşü. Birçok saat severin otomobilere olan ilgisi de düşünülerek ayarlanmış bu etkinlik bizlere 2016 üretimli 3 ayrı aracı; Ferrari 488 GTB (670 BHP), Ferrari 488 Spider (670 BHP), Ferrari F12 (740 BHP) yakından inceleme imkanı tanıdı.
Çantalar ve watch-roll’lar açıldıkça elden ele gezen luplar, saatler ile dolan masalar, kahve eşliğinde derinleşen sohbetler.
Gözlerdeki parıltı tek bir şeyin işaretçisiydi; ’’mutluluk’’ - Bir vintage saat severin olabileceği en güzel yer.
Katılımcıların tümünün varmasıyla ’’zirve’’ yapan buluşmaya Rosewater restoranda öğle yemeği ile ara verdik. Öğleden sonra da aynı çoşkuyla devam eden sohbetleri gün batımına doğru Bice restoranda keyifli bir akşam yemeği ile noktaladık. Eve dönüş için otelden ayrılmak zorunda olan saat severlerlerle son dakikaya kadar paylaşım içinde ve bir arada olmak mutluluk vericiyci. Bu birlikteliğin gerçekleşmesinde büyük emeği olan Hatem, Khalid, Wulf’e ve tabiki büyüleyici tecrübenin parçası olan tüm dostlara paylaşımlarından ve sıcak kanlılıklarından ötürü teşekkür ederim.