Saat dünyasının en popüler kronograf modellerinden Rolex Daytona’nın yeni versiyonu, Watches & Wonders 2023 fuarında saat severlerle buluşmuştu. Bir öncekine kıyasla görsel farklara ve teknik iyileştirmelere ev sahipliği yapan yeni Daytona, tüm detaylarıyla mercek altında.
Rolex Daytona’nın ünü üzerine yazılan ve çizilen yüzbinlerce makaleden sonra yepyeni(!) bir Daytona ile karşı karşıyayız. Yepyeni diyorum ama beklentinizi çok da yükseltmemekte fayda var zira güncel model, saat dünyasına farklı yorumlara sebep oldu.
2016 yılında tanıtılan ve seramik bezel güncellemesine kavuşan Daytona, hem Rolex ailesinde hem de saat dünyasının genelinde büyük bir ilgiye maruz kalmıştı. Hali hazırda kusursuz kasa formunu, ebadı ve teknik yeterliliği saat severlerle buluşturan yeni versiyon, dünyanın en beğenilen kronograf modelleri arasında kendine haklı bir yer edinmişti. 7 senenin ardından tanıtılan yeni Daytona için ise, evrimsel ya da devrimsel gibi iddialı kelimeler kullanmak yerine, yüzeysel güncelleştirmelere uğramış demeyi daha doğru buluyorum.
Yeni Daytona ailesi, paslanmaz çelik, 18 ayar sarı altın-çelik, 18 ayar sarı altın, 18 ayar pembe altın, 18 ayar beyaz altın ve platin kasa seçeneklerine sahip. Her versiyon kendine özgü kadran ve bilezik/kayış seçenekleri ile müşterilerin beğenisine sunuluyor. Uygulanan güncellemeleri fark edebilmek için ise keskin gözlere ve kapsamlı bir Rolex bilgisine ihtiyacınız var.
40mm’lik kasa çapı değişmese de bazı oranların ve ölçülerin değiştiği bilinen bir gerçek. Bu da saatin bilekteki hissiyatını bir nebze olsun değiştiriyor. İlk bakışta, seramik bezelleri çevreleyen ve kasa ile aynı malzemeden yapılan metal halka dikkat çekiyor. Paslanmaz çelik modellerde yer alan ve kronograf butonlarının olduğu tarafta daralan asimetrik kasa yapısından vazgeçildiğini görüyoruz. Kronograf alt-kadranlarını çevreleyen halkaların inceldiğini, ok formlu indislerin ise daha zarif bir şekle büründüğünü gözlemliyoruz. Boynuzların biraz daha uzadığını, kasaya alttan baktığımızda ise boynuz altı formunu değiştiğini de notlarımız arasına ekliyoruz. Kurma kolunu saran koruyucu çıkıntıların ise daha da kalınlaşması yine yapılan değişiklikler arasında yer alıyor. Dikkatli bakıldığında kendini belli eden ilk bakla ve çok az da olsa azalan kasa kalınlığı da yine güncellemeler arasında.
Saatin kalbinde yer alan ve gelmiş geçmiş en başarılı kronograf kalibrelerinden biri olarak anılan 4130’un yerini alan 4131 de teknik üstünlükleriyle öne çıkıyor. Rolex yetkililerinden aldığımız bilgiye göre bu geliştirmeler, darbe dayanımı ve verimliliği artırılmış rotor sistemi ve kronograf devreye girdiğinde balans genliğini korumada daha başarılı eşapman sistemi gibi teknik konuları da içeriyor. Öte yandan, platin model, Rolex’lerde görmeye hiç alışkın olmadığımız bir şekilde, safir kristalden cam bölmeli arka kapak ile sunuluyor. Bu sayede 4131 mekanizmanın tüm güzelliği gözler önüne seriliyor.
Öte yandan yeni Daytona ile ilgili benim de kafam karışık. Öyle ki, eski ve yeni modelleri yan yana getirdiğimde eskinin daha yeni göründüğünü düşünüyorum. 126XXX ailesi daha zarif, daha kibar belki de daha mütevazı. Evet, ne olursa olsun o bir Daytona ama kadranda ve bezelde yer alan karakteristik detayların daha az dikkat çekici hale gelmesine pek anlam veremedim. Bunun yanında, Rolex’i de anlayabiliyorum. Öyle ya da böyle birtakım güncellemeler yapmaları gerekiyordu. Hali hazırda kusursuzu yakalamış bir modele yapacağınız her müdahale risklidir ve bu formu bozmak yerine güncellemeyi tercih ettikleri için bir saat sever ve Daytona hayranı olarak teşekkür ediyorum.