Zemberek Pile Karşı

Zemberek Pile Karşı

Saat hobisinin ekseriyetle mekanik modeller üzerine yoğunlaştığı yadsınamaz bir gerçek. Hatta çoğu meraklı, mekanik saatlerin ruhu olduğundan, kullanıcısına daha büyük bir mutluluk getirdiğinden bahsede. Peki bu ne kadar gerçekçi bir tutum? Birlikte karar verelim.

zemberek-pile-karsi-1.jpg

Saatçilik tarihinin gelişim aşamalarından eminim hepiniz haberdarsınız. Uzun yıllar önce, insanoğlunun etrafını, zamanı, dünyayı, evreni, astronomiyi ve düzeni anlama çabasıyla gelişen merakının, günümüzde, mikro ve mini ölçekli zanaat eserlerine dönüşerek bileklerimizi süslemesi, hayranlık ve şaşkınlık uyandıran bir durum. Zamanı ölçme ve gözlemleme isteğinin makinelerle mümkün hale gelmesi, icat edildiği yılların teknolojisiyle, “mekanik” yöntemlerle sağlanabiliyor. Yine bildiğiniz üzere, gelişen teknolojiyle, 70’li yıllar saatçilik adına büyük bir devrime şahitlik ediyor ve pille çalışan saatler sahneyi dolduruyor. Bu esnada yaşanan kriz, yüzlerce mekanik saat üreticisinin batışına sebep oluyor, sektör adeta yeniden şekilleniyor.

zemberek-pile-karsi-8.jpg

Uzun bir girizgahtan sonra esas konumuza dönelim. İsviçreli saatçiler Uzakdoğu’nun galibiyetini sindirememiş olmalılar ki, yeni bir çıkar yol arayışına giriyorlar. Hayır, devrim niteliğindeki Swatch’dan değil, paslanmaz çeliğin lüks bir malzeme olarak karşımıza çıktığı, lüks spor saat konseptinin yaratıcıları Audemars Piguet Royal Oak ve Patek Philippe Nautilus’tan bahsediyorum. Ah Genta, ne büyük adamsın! Tabii ki bu iki saat gelip sihirli bir değnekle mekanik saatlerin şanını kurtaramıyor. Uzun yıllar süren bir savaş sonunda çok kayıp veren mekanik cephesi, küçülen topraklarına rağmen hayatta kalmayı başarabiliyor. Bu kanlı savaşta Gerald Genta’ya da başkomutan desek haksızlık etmiş olmayız. 

zemberek-pile-karsi-3.jpg

Büyük bir ayrışma başlıyor. Pilli saatler ruhsuz, mekanikler ise hislere, kalbe hitap eden varlıklar algısı, büyük bir hassasiyetle ve uzun yıllar süren bir operasyona saat severlerin aklına kazınıyor. Sadece mantık çerçevesinde düşünüyorum. Pilli bir saat için düşünürsek, içindeki kalibreyi üretmek son derece ucuz, ekleyebileceğiniz komplikasyonların haddi hesabı yok, bakım neredeyse hiç istemiyor, darbelerden ve şoklardan hemen hemen hiç etkilenmiyor, zaman tutma performansı olabilecek en yüksek seviyede, akarak ilerleyen saniye kolu isterseniz bu da mümkün. Kısaca, arka kapaktan ya da iskelet kadrandan mekanizmayı görmediğiniz takdirde kuvars kalibre -mantık çerçevesinde- rakipsiz, hatta yenilmez. Öte yandan mekanik kalibrelerin hassasiyet değerlerini ve dayanıklılıklarını artırmak için yapılan onca çalışmaya rağmen performansları halen daha pilli bir kalibrenin epey gerisinde. 

zemberek-pile-karsi-5.jpg

Maalesef lüks tüketimde mantık kavramı, ilk kriterler arasında değil. Acaba mekanik saatlerin kırılgan, nahif, kusursuzluktan uzak, çok emek isteyen yapısı insana benzediğinden midir, mekanik kalibrelere ruhu var yakıştırması yapabiliyoruz? Acaba balansın her salınımını, kalbimizin atışıyla, zembereğin doluşunu, yemek yememizle, uyumamızla ilişkilendirebiliyoruz? Ya da ucuz(pilli) bir saatin başına bir şeye gelirse onunla vedalaşmakta hiç tereddüt etmezken, mekanik saatlerimizi canlı tutabilmek için saatçilerin yolunu tutuyoruz, yenilemeye, restore ettirmeye çalışıyoruz? 

zemberek-pile-karsi-4.jpg zemberek-pile-karsi-6.jpg

Az olan kıymetlidir, kabul ediyorum. Şu anda, saat dünyasında, arz-talep dengesinde müthiş bir dengesizlik mevcut. Birçok marka ancak kendini idare edebilecek kadar satış yaparken, yeni modeller çıkarmazken, birkaç marka da yoğun talep karşısında arzı sabit tutarak ve hatta azaltarak zaten doruklara çıkmış marka değerini daha da yukarılara çekme peşinde. Bu işin sonu nereye varır bilemiyorum ama aklımda sıra dışı bir plan var. Denenmemiş de değil üstelik ancak biraz farklı.

zemberek-pile-karsi-9.jpg

Düşünün ki, kasasıyla, kadranıyla, bileziğiyle-kayışıyla, kısaca gördüğünüz ve derinize temas eden her kısmıyla son derece yüksek bir malzeme ve işçilik kalitesiyle üretilmiş bir saatiniz var. Günümüz örneklerinden tek farkı pilli olması. Karşılığında sizden istenen bedel, mekanik versiyonundan çok daha düşük. Bir fark yaratması adına bu saat, zamanı geleneksel akrep-yelkovan yöntemiyle de göstermiyor. Kısaca süper egzotik görünümlü, ulaşılabilir fiyatlı, yüksek kaliteli ve pilli bir saatten bahsediyoruz. Böyle bir düşünceye karşı tepkiniz ne olurdu?