Konyalı Saat’in misafiri olarak, ünlü İsviçreli lüks saat üreticisi Zenith’in 150. kuruluş yıldönümü için düzenlenen organizasyona katılmak amacı ile ülkemizde bulunan marka CEO’su ve başkanı Sayın Aldo MAGADA ile yaptığımız keyifli röportaj ile karşınızdayız.
B.B.: Öncelikle Türkiye’ye hoş geldiniz Bay Magada.. Umarım ziyaretiniz iyi geçiyordur..
A.M.: Teşekkür ederim.. Kesinlike iyi geçiyor..
B.B.: Bay Magada, bir buçuk yılı aşkın bir süredir İsviçreli lüks saat üreticisi Zenith’in CEO’luğunu ve başkanlığını yapıyorsunuz. Farklı firmalarda edindiğiniz geçmiş tecrübeleriniz ışığında Zenith’i farklı kılan özelliklerinden bahseder misiniz..?
A.M.: Öncelikle her markanın kendine has, farklı bir yapısı olduğunu belirtmek isterim. Zenith için ise ilgi çekici hatta şaşırtıcı bir durum söz konusu. Bildiğiniz üzere yaklaşık 30 yıldır sektörün içerisindeyim ve farklı markaların farklı pozisyonlarında görev aldım. Zenith benim için marka bünyesinde yer almadan önce de özellikle ürettiği kalibreleri özelinde büyük ve önemli bir isimdi ancak markayı yakından tanıdıkça sahip olduğu potansiyelin beni çok etkilediğini söyleyebilirim. Bence Zenith’in gerçekleştirebileceklerini daha yeni yeni görmeye başlıyoruz. Bunu dile getirmemin aslında iki ana nedeni var;
1) Öncelikle kalibre üretimi konusundaki tecrübemiz ve kapasitemiz çok güçlü. Üstelik bu gücümüzü exclusive ürünler ortaya çıkarmak için kullanabiliriz. Günümüzde insanlar kitle üretimi ürünler yerine exclusive ve kişiselleştirilmiş ürünlere yöneliyor.
2) Zenith’in marka değeri. Zenith klasik bir saat markası. Zenith’inizi çekmecenize kaldırabilir, aradan iki sene geçtikten sonra tekrar çıkarıp takabilir ve hala son derece değerli ve kullanılabilir bir ürün olduğunu görebilirsiniz. Klasik bir saat değişen modanın ve trendlerin etkisinde kalmadan da güzel görünebilen saattir ve Zenith bu tanıma birebir uyuyor.
B.B.: Son zamanlarda Rolling Stones gibi kült isimlere ithafen yaptığı üretimlere bakarak Zenith’in de “ özel/limitli saat “ trendine ayak uydurmaya başladığını görüyoruz. Bu çerçevede farklı özel seri modeller görecek miyiz..?
A.M.: Öncelikle neden özel veya limitli modeller ürettiğimizden bahsedeyim. Bu konuya sebep birkaç farklı durum var. Biz bu modelleri bazen özel bir organizasyon hakkında iletişim kurabilmek için kullanıyoruz. Bazen ise sadece yaşadığımız dünya ile olan iletişimimizi güçlendirmek için kullanıyoruz.. Tour Auto modelini ele alalım mesela; Biz Tour Auto’yu hem organizasyon ile olan ortaklığımızı taçlandırmak hem de bu tarz organizasyonlara ilgisi olan saat severlerin dikkatini çekebilmek için tasarladık.
Özel veya limitli üretim modeller bir ürün grubu için çok farklı noktalardan hedef kitleye ulaşma imkanı sağlıyor ancak yine de bu tarz üretimler konusunda dikkatli hareket etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Piyasada özel ve limitli üretim modeller konusunda sayıca çok fazla alternatif sunan markalar mevcut ancak bu tarz pazarlama teknikleri bizim faliyet alanımıza girmiyor. Özetlemek gerekirse; Evet bahsettiğim nedenler özelinde bu tür üretimlere devam etmeyi planlıyoruz ve Hayır, bu bizim için bir çalışma prensibi oluşturmuyor.
B.B.: Akıllı Saat ve Bağlı Saat konseptleri konusunda neler düşünüyorsunuz..?
A.M.: Oldukça basit bir cevap vereyim; Biz zaten 150 yıldır akıllı saat üretiyoruz. Bu kolumdaki gayet akıllı bir saat mesela. Bağlı Saat segmenti ise varlığını son 4-5 senedir devam ettiren ve bizim de kabul ettiğimiz bir segment. Ancak bence bu konuda esas önem arzeden konu piyasaya Apple’ın da girmiş olması. Apple lüks kavramı özelinde bir Samsung veya Motorola’nın önünde konumlanmış bir marka. Bu açıdan bakıldığında ürünün başarısının teknolojiden öte pazarlama ile ilgili olduğunu düşünüyorum.
Bazı insanların, bu yeni trendin büyüyerek geleneksel saat üretimini sekteye uğratacağına dair düşünceleri var. Bu konuyla ilgili cevabım için başka bir Apple ürünü olan iPad Pro’yu ele alalım; iPad Pro yanında aksesuar olarak bir kalem ile geliyor. Son derece teknolojik bir ürünün kalem gibi gayet klasik bir aksesuar ile birlikte sunuluyor olması bana tabletinizde yer alan onlarca uygulamanın hiçbirinin el yazısı kadar net ve hassas bir kullanım sunamadığını hatırlatıyor. Duruma benim açımdan bakacak olursak eğer, yapabildikleri pek çok işleve rağmen piyasada yer alan ürünler beni hala hayal kırıklığına uğratıyor.
Yeni bir segmentin oluştuğu konusuna ise kesinlikle katılıyorum ama açıkçası bu durumun bizi etkileyeceğine de inanmıyorum. Suunto’yu, Casio’yu veya Tissot ( T-Touch modeli için )’u etkileyebilir elbette. Zenith gibi bir markanın ürünlerini beğenen bir saat meraklısı mutlaka mekanik birşeyler isteyecektir diye düşünüyorum.
Kullanım alanı kısmında ise gelinen noktayı klasik otomobiller ile ilgili duruma benzetiyorum. Klasik otomobil sahibi arkadaşlarım var. Bazıları otomobillerini günlük olarak kullanıyorlar.. Bazıları ise sadece özel günlerde çıkartıp günlük işlerini daha modern ve pratik olan yeni nesil otomobilleriyle hallediyorlar. Aynı anda hem geleneksel hem de bağlı bir saat sahibi olabilir, her ikisini de kullanmaktan zevk alabilirsiniz.
B.B.: Akıllı / Bağlı Saat segmenti sizce 80ler’de Quartz saatlerin yarattığı gibi bir sorun teşkil edebilir mi..?
A.M.: Ortaya çıkacak duruma sorun diyemem açıkçası. Akıllı / Bağlı Saat konsepti bizim için bazı koşulları değiştirebilir elbette ancak bunu da bizim açımızdan yine bir fırsat olarak görürüm zira yeni nesil kullanıcılar arasında saat kullanma alışkanlığı olmayan gençler de bu modeller sayesinde saat kavramıyla tanışabilir, ilerleyen zamanlarda kendini geliştirerek farklı segmentlere yönelebilir.
B.B.: Yakın gelecekte Zenith’ten önemli yenilikler görebilecek miyiz..?
A.M.: Bu sürekli kendini yenileyen bir süreç aslında. El Primero kalibremiz mesela; İlk tasarlandığı dönemin üzerinden neredeyse 50 yıl geçmiş olmasına rağmen hala daha da iyi hale getirebilmek için üzerinde çalışıyoruz. Bunun yanı sıra ürünlerimizin kişiselleştirilebilmesi ile ilgili de bazı projelerimiz mevcut.
B.B.: Güncel koleksiyondaki favori Zenith modeliniz hangisi..?
A.M.: Buna izin verirseniz aptal bir CEO gibi cevap vereyim; Bir sonraki tasarlayacağım model.. ( hep beraber gülüyoruz ) En beğendiğim modellerden biri Zenith 1969 Chronomaster Open Heart. Open Heart tasarımını çok beğeniyorum. Ayrıca saatin 42mm’lik kasa çapı da benim için tercih sebebi. İlk üretilen orijinal versiyon ile aynı dizilime sahip kadranı da başarılı buluyorum. Bunun yanı sıra saatin çok yönlü kullanıma imkan veren yapısı da yine beğendiğim noktalardan. Spor yaparken veya yüzerken saatimi takabiliyorum. Klasik veya spor giyim ile beraber kullanabiliyorum.
Bu arada Zenith Pilot da beğendiğim modellerden ancak 1969 Chronomaster Open Heart modelinin bende ayrı bir yeri var.
B.B.: Bay Magada değerli vaktinizden bize de ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. En kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle.
