2017 Zenith’in Yılı Olacak

2017 Zenith’in Yılı Olacak

zenith-logo-son-2.jpg

Geçtiğimiz günlerde açıklanan basın bülteni ile Zenith’in CEO koltuğu Aldo Magada’dan Jean-Claude Biver’e geçmiş oldu. Bu haberin zihnimde yarattığı heyecanı Horobox okurlarıyla paylaşmamam bir saat sever olarak düşünülemezdi.

İnsanlar, yönetimler gelip geçer, markalar ve isimler var olmaya devam edecektir şeklinde düşünebilirsiniz ancak bu sefer durum biraz farklı görünüyor zira Biver’in sihirli parmakları zaten uçuşta olan bir markayı daha nereye taşıyabilir merak içerisindeyim. 

jean-claude-biver-1.jpg

2000’li yılların başında Zenith’in içinde olduğu bunalımlı zamanları düşünüyorum ve hem kendime hem de markanın gelişimine hayret etmekten kendimi alamıyorum. Henüz saat merakımın yeni başladığı yıllar ve Zenith gibi bir markayı araştırmamak olmazsa olmaz. Bolca okuyorum, araştırıyorum ve ulaştığım yegâne nokta, Zenith’in adını saatçilik tarihine altın harflerle yazdırmış olduğu gerçeği. Türk saatseverler ve büyüklerimiz için de Zenith’in yeri şüphesiz farklı. Hatta durum o denli fanatizm seviyesinde ki 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bir konuşmasında “Kafam Zenith saat gibi çalışıyor” diyerek markanın popülaritesini bir anda göklere çıkarmıştı. 

Bir yandan da markanın güncel katalogunu inceliyordum. Evet, bazılarınız hatırlamış olmalı; Defy Extreme’ler, Port Royal’ler, klasik Academy serisi dahi moda markalarını aratmayacak çizgilere sahipti. İtiraf etmeliyim ki 10 sene önce Defy serisini gerçekten beğeniyordum. Şimdi üzerine para verseler takmam diyebileceğim bir saat diyorum... Tabii bunu dediğim yıllarda markanın başında Thierry Nataf var. Demek ki, LVMH ve Nataf el ele verince yılların efsanesi gidiyor, yerine post apokaliptik Mad-Max saatleri geliyor.

Zenith-Defy.jpg

Zenith Defy

Ardından Nataf görevinden ayrılıyor. İşte bu noktada küllerinden doğan markanın seyri hayranlık duyulacak cinsten. El Primero gibi efsanevi işlere imza atan, zamansız tasarımlarıyla öne çıkan markanın belki de en doğru stratejik kararı özüne dönmek ve markanın mirasına sahip çıkmak. Jean-Frédéric Dufour ile başlayan yolculuk, Aldo Magada ile devam ediyor. Nataf’tan sonra üretilen modelleri incelediğimizde karşımıza çok daha şık ve kaliteli çizgilere sahip üzerinden yıllar geçse de değerinden ve popülaritesinden değer kaybetmeyecek tasarımlarla karşılaşıyoruz. 

Şimdi gelelim Biver’e. Bu isme dikkat edin. Blancpain’i saplandığı bataktan kurtarıp, bugün Audemars Piguet, Vacheron Constantin, Patek Philippe kategorisinde üretimler yaptıran kendisi. Omega’ya halen izinde olduğu modern çizgileri kazandıran, Michael Schumacher, Cindy Crawford, Pierce Brosnan-ki kendisi o yıllar James Bond karakterini canlandırıyordu- gibi isimlerle işbirliği sağlayarak markanın satışlarını 3 katına çıkaran da kendisi.

Hublot’u kelimenin tam anlamıyla uzaya çıkaran, Audemars Piguet Royal Oak/Offshore serisiyle baş edebilecek kadar güçlendiren ve hatta TAG Heuer’i segmentinin çok daha ötesine taşıyıp, özellikle motor sporları sponsorluklarıyla markanın bayrağını dalgalandıran da kendisi. Peynir ve şarap konusundaki başarısını ise başka bir yazıma saklıyorum... Şimdi sıra Zenith’e geldi. Modern saat dünyasına bu denli yön verebilme kabiliyetine sahip Biver’in, Zenith için planlarını öğrenmek için sabırsızlanıyorum.

jean-claude-biver-2.jpg

Evet, 2017 ve hatta görevde olduğu sürece daha sonrası da Zenith’in yılları olacak. Umarız ki yönetim değişikliğinin ilk meyvelerini bir an önce görmeye başlarız.