İsminiz bekleme listesine yazıldı mı? Ne kadar bekleyeceksiniz acaba? Bu sorunun cevabını muhtemelen o listeyi hazırlayanlar da bilmiyor. Ya da cevabın bilinmemesinin sebebi o listenin hiç var olmaması mı?
Son yıllarda fuar organizasyonlarının kan kaybettiğini söyleyip duruyoruz. Zaten biz bir şey söylemesek bile durum ortada. Markaların aldığı kararların yanı sıra, fuar ortamlarına şöyle bir göz atınca zaten durumu net olarak görebiliyorsunuz.
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Dubai Watch Week, alışılagelmiş fuar konseptine ciddi bir alternatif olarak önümüze çıkıyor. Ortadoğu’nun perakende saat devi Seddiqi ailesinin çeşitli ortaklıklarla gerçekleştirdiği organizasyon, iki yılda bir düzenleniyor. Dünyanın her yerinden davet edilen basın ve koleksiyonerlerin katılımıyla keyifli bir ortam haline gelen Dubai Watch Week, fuar olmaktan çok daha öte bir tecrübe sunuyor. 30 civarı markanın saatlerini sergilediği ortamda asıl dikkat çeken nokta, değerli katılımcıların renk kattığı Horoloji panelleri.
Organizasyon için özel hazırlanan aplikasyon üzerinden tün programınızı kolayca düzenleyebildiğiniz etkinlikte, katılanların konforu için her şey düşünülmüş. Bir önceki buluşmaya göre çok daha düzenli ve zengin görünen ortam, günün ilk paneli ile hızlı bir açılış yaptı.
Tüm saat severlerin merak ettiği bir konu, değerli dostumuz gazeteci yazar Robin Swithinbank moderatörlüğünde keyifli bir ortamda tartışıldı. Özellikle Mohammed Seddiqi’nin yorumları, hem bizleri aydınlattı hem de tartışmayı bambaşka bir noktaya taşıdı.
Rolex’in son dönemde müthiş ilgi gören Pepsi lakaplı GMT Master II modelinin yaklaşık 2.000 kişilik bir bekleme listesi olduğunu söylendiğinde, salonda bulunanların tepkisini tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Bunların sadece 200 tanesinin Seddiqi organizasyonunun düzenli müşterisi olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Panelin katılımcılarından biri olan saat koleksiyoneri Hamdan Al Hudaidi de düzenli alım yapanların arasında olsa da, bekleme listelerinde zaman zaman adının geçtiğini çekinmeden bizlerle paylaşıyordu.
Adam Craniotes, saat dünyasında olanların çok iyi tanıdığı bir isim. Red Bar isimli saat tutkunlarından oluşan topluluğun kurucusu. Aynı zamanda Revolution dergisinin Amerika yazı işleri müdürlüğü görevini de sürdürüyor. Red Bar toplantılarında ne zaman bekleme listeleri bahsi geçse, hararetin artmaya başladığını söylüyor Adam.
Adam Craniotes
Saatlere ulaşmanın farklı yolları olduğu gibi, bekleme listesine isminiz yazılmasının da değişik sebepleri var. Son dönemde özellikle çelik saatlerin ikinci el piyasasında inanılmaz rakamlara ulaşmasından dolayı bilen bilmeyen, parası olan olmayan herkesin ulaşmaya çalıştığı bazı modeller öne çıktı. Bir şekilde liste fiyatından ulaşmayı başarırsanız, ertesi gün satarak ciddi rakamlarda kar elde edebiliyorsunuz. Çoğu zaman maddi durumu gayet iyi, işi gücü yolunda olan kişilerin bile bu saatlerin peşinde koştuğuna şahit oluyoruz.
Katıldığım panelde de konuşulduğu üzere, artık bayiler ve butikler bu saatleri sattıkları profillere iyice dikkat etmeye başlıyorlar. Saati bir sebeple veremeyeceklerse, “bekleme listesi” bahanesi kullanmayıp, net bir şekilde saati kendilerine veremeyeceklerini belirtiyorlar. Markaların da durumdan rahatsız olduğunu ve konuya çok önem verdiklerini belirten Mohammed Seddiqi, herşeye rağmen bekleme listesine adını yazdıkları herkese vaat ettikleri saati de teslim ettiklerini, bundan sonra da edeceklerini vurguluyor.
Son dönemde piyasanın artık iyice sıkışmasından ötürü, ilgi gören modellerin bile fiyatları geri gelmeye başladı. Fiyatları yukarıda tutmak amacıyla piyasaya arz edilen tüm saatleri yüksek fiyatlara alan tüccarlar, bugünlerde pişmanlık bayrağını sallamaya başladılar desek abartmış olmayız. İlerleyen günlerde durumun daha vahim olacağını da bu yazımıza ekleyelim.
Büyük keyif içinde çalıştığımız Dubai Watch Week’ten hepinize sevgiler.