Bakmaya doyamadığımız kadranlar, etkileyici el sanatları... Bovet ile birlikte inceledik.
Horoloji sizin için nedir? Zamanı gösteren bir cihaz ya da parası verilip satın alınan bir tür zenginlik ibaresi mi? Cevabınız bu iki seçenekten biriyse üzgünüm, çok yanıldınız. Saatlerin bir ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıktığı doğru. Sözlüklerde ‘saat ve zaman bilimi’ olarak geçen horoloji aynı zamanda bir amaç, araç, amaca giden yol, sanat ve bir var oluş şekli.
Bileğinize çok istediğiniz bir saati taktığınızı düşünün. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Güçlü, değerli, mutlu? Nasıl oluyor da mekanik bir parça bunca duyguyu yaşatabiliyor ve sizi peşinden sürükleyebiliyor? Verilen büyük emek, güçlü kökler ve tarih sayesinde.
Minyatür boyama sanatı işte tam da bu ‘emek’ noktasında işe dâhil oluyor. Öyle ince işleniyor, milim milim dokunuyor ki iyi bir örneğini gördüğümüzde gözlerimizi alamıyoruz. Bu alanda yadsınamaz şekilde başarılı olan bir marka var; Bovet. Adını pek az duyuyoruz, saatleriyle çok az karşılaşıyoruz belki ama minyatür boyama tekniğiyle hazırlanmış bir Bovet kadranı görür görmez diğerlerinden kolayca ayırt edebileceğinize emin olabilirsiniz.
Bovet’nin bu alandaki başarısını anlatmak için şimdiki zamandan bahsetmek yeterli değil, daha geriye, Edouard Bovet zamanına gitmek gerekiyor. 1797 yılında Fleurier’de saat ustası bir babanın oğlu olarak doğan Bovet, 1818 yılında saat tamircisi olarak Çin’in Kanton şehrine gitti. Bugün bir milyon dolara eşdeğer olan dört saati 10.000 CHF’ye satan Bovet, Kanton’da ikamet etmeye başladı. Çin’le ticaret yapmaya karar veren saat ustası, Londra’da yaşayan kardeşleri Alphonse, Frederic ve Fleurier’de saatçilik yapan üçüncü kardeşi Gustave’la bir araya gelerek Londra merkezli Bovet markasını kurdu. Kısa sürede yoğun istekle karşılaşan Bovet, atölyenin merkezini Fleurier’e taşıdı.
Transparan arka kapağın mucidi olan Bovet’nin horolojiye kazandırdıkları yadsınamaz. Kanton’da yaşamış olması da saat ustasını el sanatları konusunda derinden etkileyen unsurlardan bir tanesi. Bovet saatlerinden birinin 19.yy’ın başlarından beri Çin Yasak Şehir’de yer alıyor olması da dış ticarete kapalı olan bir ülkede bile detaycılığı, zanaatı ve mükemmelliyetçiliğiyle nasıl büyük bir başarı yakaladığını kanıtlar nitelikte.
20.yy sanayisiyle birlikte dekoratif sanatların özünü oluşturan emaye ve minyatür ustalarının git gide azaldığı durumu bir gerçek. Sadece çok az sayıda ustanın, İsviçre’nin uluslararası tanınırlığına büyük katkı sağlayan bu el sanatlarını koruyabildiğini söyleyebiliriz. Bovet ise el sanatlarına sıkı sıkıya bağlı kalan markalardan biri. Markanın kadranlarında kullandığı minyatür boyama tekniği, Bovet için çalışan sanatçılardan birinin geliştirdiği ‘polished lacquer’ yani parlatılmış lake olarak geçiyor.
Bu teknik bugün hala kullanılan birçok teknik arasında ince detayların öne çıkmasını sağlayan ve emayeye göre şoka karşı daha dayanıklı olan nadir versiyonlardan bir tanesi. Diğer teknikler gibi parlatılmış lakede de motifin karmaşıklığına ve onu oluşturan renklerin sayısına göre önemli sayıda ardışık fırınlama gerektiriyor. Fırınlarda ısı 140°C’yi geçemez. Bu sebepten parlatılmış lake tekniğinde farklı uygulamalara yer veriliyor.
Sedef, Bovet’nin minyatür boyama yaptığı kadranlarda dekor görevi görüyor; özel bir işlemden sonra yüzey, ince ayrıntıları öne çıkaracak ideal zemin sağlıyor. Yarı saydam lakeyle kaplanan sedef, yanardöner renklerin parlaklığını gözler önüne seriyor. Opal renklerle maskeleniyor ve grafik tasarımın doğasına göre minyatür kakma dekoru oluşturuyor.
Son lake uygulanıp fırınlandıktan sonra kadranın nihai inceliğine ulaşması için hafifçe aşındırılıyor ve daha sonra detayları en ince ayrıntısına kadar gözler önüne serecek olan parlatma işlemi başlıyor. Fakat Bovet yalnızca bu teknikle yetinmiyor. Bu nedenle parlatılmış lakeyle birlikte uygulanabilecek çeşitli teknikler üzerine durmaksızın çalışıyor. Bu tekniklerden biri de kadranı altın yaprakla dekore etmek. Bazı kadranlarda da metalik etki yaratmak için lake altın veya gümüş pullarla birlikte kullanılıyor.
Minyatür bir tabloyla kişiselleştirilen Bovet saatlerin çok büyük bir kısmı, koleksiyonerlerin Bovet’yi bu sanatla nasıl güçlü bir şekilde ilişkilendirdiğini gösteriyor. Markanın dekoratif sanatlar alanında gösterdiği çaba ve mükemmeliyetçilik, yalnızca nesli tükenme tehdidiyle karşı karşıya olan becerilerin korunmasına katkı sağlamakla kalmıyor; mükemmelliğe yaklaştırırken ivme kazanmalarını da sağlıyor.