Cartier’in geçtiğimiz son on senede in-house kalibre tasarım ve üretiminde katettiği yol gerçekten gözardı edilecek gibi değil. Cenevre’de düzenlenen SIHH fuarlarında birbiri arkasına tanıtılan komplikasyonlar da bu duruma en güzel örnekler elbette.
Eğer yanılmıyorsam, geçtiğimiz aylarda tanıtımı yapılan Cle De Cartier modeline hayat veren 1847MC ile beraber “La Maison”un elinde tuttuğu in-house kalibre sayısı 40’ı geçmiş olmalı.
In-house kalibre tasarımı kısmında katedilen yolun yanında markayla ilgili beğendiğim pek çok detay mevcut. Öncelikle markanın dünyanın her yerinde lüks kavramı ile eşanlamlı hale gelmiş algısından bahsedebilirim. Yüzyılı aşkın bir süredir Cartier lüks ve zarif saatleri/aksesuarları sembolize ediyor.Diğer bir detay ise markanın geçmişi ile olan bağlantısı ve fırsat bulduğu her ince detayda bu bağlantıya göndermeler yapıyor olması. Kırmızı deri üzeri altın varaklı Cartier kutuları, Santos’ta ve Love bileziğinde aynı şekilde yer alan vida tasarımı, reklamlardaki bebek panterler.. Bu detayların tümü markaya duyduğum saygıyı pekiştiriyor.
Saat konusuna gelirsek, markanın zaman faktörünü bertaraf edebilen tasarımlarını seviyorum. Bir dönem Santos Galbee çelik/altın modelini kullandım ve saati taktığım her andan büyük keyif aldım. Eşime ilk hediye ettiğim saat bilezikli ve çelik altın bir Cartier 21 oldu. Tasarımını çok beğendiğim için bir Cartier Pasha SeaTimer aldım ve severek kullandım.
Cartier, 1900ler’in başından beri pek çok başarılı saat kasası tasarımı yarattı. Bugün bile büyük çoğunluğu halen üretilen bu tasarımların ortak özelliklerinden biriyse köşeli forma sahip olmalarıydı. Elinde hatrı sayılır sayıda in-house ve komplikasyon kalibre bulunduran bir firma olarak, Cartier yuvarlak formda ve modern ebatlarda tasarlanmış kasalara ciddi bir ihtiyaç duymaya başladı. Bu duruma ek, zamanla değişen trendler erkek kullanıcıları hem küçük saatlerden hem de köşeli tasarımlardan oldukça uzaklaştırmıştı.
Cartier, SIHH 2015’te yeni modeli Cle De Cartier’i tanıttı. Hem erkek hem de kadın kullanıcılara yönelik modeller içeren bu yepyeni koleksiyon çıkar çıkmaz önce SIHH’in sonrasında da saat dünyasının ilgi odağı haline geldi.
Unisex modellere yer veriyor olmasıyla bana Ballon Bleu’daki pazarlama stratejisini hatırlatan Cartier’in bu konuda başarılı olduğu su götürmez bir gerçek ancak şu da var ki Ballon Bleu, koleksiyondaki son derece başarılı erkek modellerine rağmen, kadın ağırlıklı bir portföy ile başarıyı yakalamıştı.
Açıkçası unisex konseptinin çok da destekçisi olduğum söylenemez. Hatta çok büyük erkek saatlerinin kadınlar tarafından kullanılmasını da estetik bulmam ama daha önce de söylediğim gibi bu işi en iyi yapan firma diye sorsalar direkt Cartier derim. Benim kullandığım Santos mesela; 33mm kasa çapıyla mükemmel bir unisex modeldi.
Büyük saat trendi bir şekilde ilk yıllarındaki ihtişamını kaybetmeye başladı. Ben şahsen bu durumdan son derece memnunum zira günlük olarak taktığım 36mm ROLEX DateJust’ın 41mm’lik hormonlu kardeşi DateJust II’den açık ara daha başarılı bir tasarım olduğunu düşünüyorum.
Diğer taraftan bu trend sayesinde neredeyse istediği her saati takma özgürlüğüne kavuşan kadınların yanında erkekler, küçük ebatlı saatlerden olabildiğince uzak durmayı tercih ediyor. Bu noktada Cartier’nin hem modern hem de bir erkek saati için olabilecek en uygun kasa çaplarından olduğunu düşündüğüm 40mm’lik ve 41mm’lik versiyonlar tasarlamış olmasını son derece yerinde bir hareket olarak gördüğümü belirtmek isterim. Seride yer alan diğer versiyonlardan 35mm ve 31mm olan modelleri ise markanın kataloğunda da belirtildiği üzere sadece bayan kullanıcılara tavsiye ediyorum.
Cle De Cartier tamamen farklı bir tasarım aslında. 18K pembe altın kasaya yumuşak ve yuvarlak hatlar hakim. Tahminim saat konusuna biraz meraklı olan biri bile kasanın tasarımını retro olarak tanımlayacaktır.Hatta spesifik olmak gerekirse saatin 70ler’de çok popüler olan Omega Cosmic ve Constellation modelleriyle ciddi benzerlikler gösterdiğini görmek mümkün. Ayar tepesi öte taraftan üzerine monte edilmiş safir ile birlikte köşeli ve sert hatlara sahip tasarlanmış.
Cle De Cartier çok şık ve bir o kadar da kaliteli kahverengi ve timsah derisi bir kayış ile geliyor. Kayış ve boynuz arasındaki entegrasyon fevkalade. Kayışın kullanıcıda bıraktığı yüksek kalite hissi mükemmel. Aynı zamanda son derece konforlu bir kullanım sunan kayışa yine bir Cartier klasiği diyebileceğimiz, 18K pembe altın katlanır klips eşlik ediyor.
Kadrana gelecek olursak söze tipik bir Cartier tasarımı olduğunu belirterek başlamak mümkün. Kısmen yuvarlak sayılabilecek bir tasarıma sahip kadranın iç tarafta kalan kısmı ise modelin ismine göndermeler yapan anahtar deliği benzeri bir forma sahip. Markanın sembolü haline gelen mavi Romen rakamlı indeksler ve Guilloche yüzey formu saatin Cartier olduğunu metrelerce öteden belli ediyor.
Cle De Cartier’in bir diğer özelliği de markanın in-house üretim kalibrelerinden 1847MC’yi ilk kullanan model olması. Benzer klasmandaki modelleri için ETA üretimi kalibreler kullanmayı tercih eden Cartier’in günümüzde hemen hemen her modeli için uygun bir in-house kalibresi olduğunu görmek memnuniyet verici. 1847MC tam kurulumda 42 saat güç rezervine sahip. Benzer tasarımlardan kalibre 1904MC’ye göre daha kompakt tasarlanan 1847MC, markanın hala ETA kalibre kullanan Santos Galbée veya orta boy Ballon Bleu gibi küçük modelleri için de ideal bir alternatif olabilir bence.
Saati zevkle taktığımı söyleyebilirim. Oldukça konforlu olduğunu da belirteyim. Retro tasarıma sahip kasa oldukça dikkat çekici duruyor. Ayar tepesi ise başlı başına bir tasarım harikası. Cle De Cartier’in timsah derisi kayışı ile beraber spor giyim tarzıyla da gayet uyumlu duracağını düşünüyorum.