Son on beş yıldır saat dünyasına bir fırtına gibi esen Heritage Saatleri hepimiz biliyoruz. Peki bu akımın tam olarak ne olduğunu ve nasıl çıktığını biliyor muyuz? Gelin bu ilginç akımın hikayesine, saat tarihinden kısa notlar eşliğinde, birlikte bakalım.
Heritage (miras) tarzı saatler, saat üreticileri için her geçen gün daha da popüler hale gelen bir tür, ancak bu kavram, bir dalgıç ve yarış saatlerinde olduğu kadar net tanımlanamayabiliyor. Bunun nedeni de şüphesiz, bahsi geçen segmentler işlevlerine göre sınıflandırılırken, Heritage saatler neredeyse tamamen görüntülerine göre bu tanımlamaya sahip olması.
Bir dalgıç saati, tek yöne dönebilen bezeli, ışığın az olduğu ortamlarda da yeterli okunabilirlik sunan kadranı ve elbette yüksek su geçirmezlik değeri ile kolayca tanımlanabilir. Bir Racing Chronograph (yarış kronografı) da yine takimetrik bezel, zaman tutmaya imkan veren sayaçlar, ve biraz da motorsporlarından ilham alan görsel detaylarla, kendini hemen belli edebilir.
Bunların aksine, eski modellerden ilham alınarak tasarlanmış saatleri tanımlamak, bir nebze daha karmaşık bir süreç gerektirir. Bu sınırları çok da belli olmadan tanımlanmış saat tarzı özetle, klasik kabul edilen bir tasarımı estetik manada yeniden üretmek için, lüks saatçiliğin zengin tarihinden ilham alan modelleri ifade eder. Bu örnekler tamamen klasik elbise saati olarak tasarlanabildikleri gibi, sayısız farklı tarz ve işleve de sahip olabilirler. Bu durumda, heritage modellerinin tarihini anlamak için önce genel anlamda saatçiliğin tarihini anlamak gerekir.
Saatçiliğin Doğuşu
Kola takılmak üzere tasarlanmış bazı saat çeşitleri 15. yüzyıldan beri var olmakla birlikte, bu bahsi geçen örnekleri günümüz standartlarında birer kol saati olarak adlandırmak pek de kolay değil. O dönemlerde saatçilik hala çok genç, hatta emekleme döneminde bir zanaattı. Bu durumu basit bir örnekle açıklamak istersek; bir cep saatine (kola takılanlar da dahil ama buna birazdan değineceğiz) akrep ve yelkovan dışında bir kol daha eklemek büyük bir zorluktu.
Tabi saat mevzusu da insanoğlunun devir tanımayan moda ilgisinden de nasibini aldı. Bu durum da, kol saatlerinin ilk örneklerini neredeyse tamamen kadınlar tarafından tercih edilen bir aksesuar haline getirdi. Günümüz şartları düşünüldüğünde ne ironik değil mi? Bu küçük ve narin saatler, ısı, darbe, nem ve diğer zorlayıcı koşullara olan dayanıksız yapılarıyla zaten dönemin erkek saati normlarını da karşılayamıyordu. Ancak, oldukça ilginç bir gelişme, bu durumu bambaşka bir hale sokacaktı: Siper Saatleri.
Siper Saatleri (Trench Watches)
19. yüzyılın sonlarında ilginç bir durum gelişti. Askerler, kadınlar için üretilmiş, küçük ve narin saatlerin kasalarına ince teller lehimleyip, bu tellerin içinden cephane taşıma çantalarının askılarını geçirmek suretiyle kol saatleri yapmaya başladılar. I. Dünya Savaşı ile birlikte Siper Saati ismini alan bu modeller, saatçiliğin gelişimi açısından inanılmaz bir rol oynadı. Savaş sonrası dönemde hayatta kalıp evine dönebilen şanslı askerler, bu taşınabilir saatlerin ne kadar kullanışlı olabileceğinin ve geleneksel cep saatlerine göre sundukları avantajların geri kalan herkes tarafından fark edilmesini sağladı.
Saatçiliğin Altın Çağı
20. yüzyılın ilk yarısı, kol saati kavramının ilerlemesinde büyük gelişmelere sahne oldu. Bu durumun nedeni kısmen daha önce bulunmayan üretim sistemlerinin artık saatçiliğe dahil olmasıydı, ancak teknoloji alanında yaşanan sofistike gelişmeler, daha özel ve anlamlı saatlerin yaratılmasına da olanak sağladı.
Ünlü pilotlar, otomobil yarışçıları ve diğer ünlü simalar, kendi mesleklerinde başarılı olmalarına yardımcı olan bu saatleri ve benzersiz yeteneklerini lanse ederken, bir yandan da modellerin popülaritesini ciddi şekilde arttırdı. Yüzyılın başından 1960'lara kadar olan bu altın dönem, çoğu markanın heritage saat modellerini tasarlarken başvurduğu zaman dilimine de denk gelir. Savaş zamanı ortaya çıkan ihtiyaçlar ile doğan kol saatleri, sonrasında gelen barış ve refah döneminde statünün ve prestijin sembolü haline dönüştü.
Heritage Saat Nedir?
Dalış saatleri ve pilot saatleri gibi tarzları işlevlerine göre çizilen saatlerin aksine, heritage saatler, onları tanımlayan belirli özelliklere ve hatta estetik sınırlara sahip değildir. Bunun yerine, tasarımları için direkt olarak ait oldukları markanın tarihinden ilham alırlar. Söz konusu saat endüstrisinin ünlü markaları olduğunda da, taslak olarak seçilen modeller her zaman döneminin “hit” ürünleri arasından çıkar.
Günümüzde farklı segmentlerden onlarca markanın kataloglarında kendilerine yer bulan Heritage modeller, saatçilik tarihine fonksiyonellikle sınırlanmış değil, geniş ve genel bir pencereden bakarak saygı duruşunda bulunmaya devam ediyor. Her yıl birbiri ardına çıkan yeni modeller de, bu akımın daha çok uzun bir süre bizlerle beraber olacağının sinyallerini veriyor.