“Art of Fusion” mottosunu, hayat verdiği hemen her modelde vurgulamaktan geri kalmayan Hublot, geometrinin gizemli dünyasını lüks saatçilikle bir kez daha buluşturan Hublot Big Bang Sang Bleu II ile mercek altında.
2016 yılında piyasaya sürülen orijinal Big Bang Sang Bleu, Hublot ve İsviçreli dövme sanatçısı Maxime Buchi arasındaki iş birliğinden doğdu. Adını stüdyosundan alan Big Bang Sang Bleu, Buchi'nin imza stiline uygun, oldukça geometrik bir tasarıma sahipti. Diğer Big Bang saatlerinin çoğundan farklı olarak Sang Bleu, saat meraklıları tarafından dile getirilen kutuplaşmış yorumların da hedefi oldu.
Aradan geçen üç yılın ardından Hublot, Big Bang Sang Bleu II bir kez daha saat tutkunlarının karşısına çıktı. Daha cesur bir tasarım ve daha rafine detaylarla...
Titanyum veya 18K King Gold olarak sunulan Big Bang Sang Bleu II'nin kasası, orijinal Sang Bleu ile aynı, yani 45mm çapında tasarlanmış. Sert çizgiler, açılar ve yönler kullanılarak tasarlanan kasayı bilekte saklamak çok zor. Ancak böyle bir saati alıyorsanız zaten saklamak gibi bir kaygınız da yoktur diye düşünüyorum. Yeni kasa, ilk versiyona göre daha üç boyutlu hazırlanmış. Modelin geneline hakim motif kasayı kaplıyor, altıgen çerçeveyi kesiyor, safir kristali oyuyor ve değiştirilebilir kayışla entegre oluyor. Tabi burada kasanın yüzey işçiliğinden de ayrıca bahsetmek gerek. Fırçalanmış ve parlatılmış yüzeylerden oluşan kasa, uygun ışık altında tüm faset ve açılarını gözler önüne seriyor.
Modelin kadran tasarımı da yine geometri konseptini takip ediyor. Kısmen iskelet şeklinde hazırlanan kadranda kollar (aslında diskler), poligonal tasarımlarıyla modelin DNA’sını başarıyla taşıyor. İlk bakışta anlamakta güçlük çekebilirsiniz belki ama, kadran Bi-Compax dizilimli kronograf fonksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Beyaz tonların kullanıldığı kadranın saat 9 hizasında küçük saniye, saat 3 konumunda 60 dakikalık kronograf sayacı, saat 16:30 noktasında ise iyi gizlenmiş bir tarih penceresi bulunuyor. Teknik olarak kadranın okunabilirliği, belki bu modelin en zayıf noktası. Ancak kabul edelim, çoğumuz bu saatleri zamanı öğrenmek için takmıyor.
Big Bang Sang Bleu II, markanın Caliber HUB1240 Unico adını verdiği mekanizma ile hayat buluyor. Sang Bleu konseptine vurgu yapan perfore rotor ile kurulan otomatik kronograf mekanizma, 72 saat güç rezerv süresi sunuyor.
Her iki versiyona da, yaz için ideal bir tercih olan, siyah astarlı beyaz kauçuk kayışlar eşlik ediyor. Kayışların uç kısmında ise, kasa malzemesine uygun üretilmiş, Hublot imzalı, katlanır toka görev yapıyor. King Gold sadece 100 adet ile, Titanyum versiyon ise sadece 200 adet ile sınırlı üretiliyor.
Limited ve/veya Special Edition modeller, uzun süredir saat dünyasında pek çok markanın ürün grubunda yer verdiği konseptler olarak varlığına devam ediyor. Ancak konuyu Hublot özelinde ele aldığımızda durum farklı, zira bu modeller bir noktada markanın hem felsefesini yansıtıyor hem de ana ürün grupları arasında yer alıyor. Evet, her Limited ve/veya Special Edition başarılı olmayabiliyor ancak tek başına sınırlı üretim adetleri bile bu saatlerin “herkes” için olmadığının altını çiziyor.