Saat ve otomobil üreten markaların ortak çalışmalarına artık alışkınız. Hele ki sektörün daralma yaşadığı zamanlarda bu tarz projeler daha da artıyor. Hublot/Ferrari beraberliğinin bu seferki sonucu gerçekten sanat eseri kıvamında.
Kendi sektörlerindeki marka konumlandırmalarına baktığımızda belki de bu iki ismi yan yana getirmek çoğumuzun aklına gelmeyebilir. Ancak mekanik saatçiliğin son yıllardaki dehası Jean Claude Biver’in yaratıcılığının da sınır tanımadığını unutmamak lazım. İkilinin 2011 yılında başlayan birlikteliği zaman içerisinde çok özel modellerle anlam kazansa da bana göre Baselworld 2017’de tanıtılan Techframe Tourbillon Chronograph bugüne kadar yapılan işlerin içerisinde en başarılısı.
Ferrari tasarım ekibinin başındaki Flavio Manzoni iddialı konuşuyor: “ Techframe Tourbillon Chrohograph’ın tasarımı, saatin performansının altını çiziyor. Modelde hiçbir parça yerine şans eseri yerleştirilmedi”.
Aslında saati baştan sona dikkatlice incelersek, Manzoni’nin ne kadar haklı olduğunu görebiliyoruz. Kadranın saat 9 hizasındaki Ferrari logosu, saat 5 hizasındaki Hublot monogramıyla kıyaslandığında çok daha fazla dikkat çekiyor. Tasarımda Ferrari ismini öne çıkaran bu detayın yanı sıra, saatin arkasını çevirdiğimizde ise bu kez Hublot’un başarısına şahit oluyoruz. Marenello’da Ferrari ile başlayan çalışmanın Nyon’da Hublot ile tamamlandığı çok net ortada.
Beş gün güç rezervine sahip kurmalı tourbillon kalibreyi oluşturan 263 parçanın tamamı Hublot’un ustalığının eseri olarak karşımıza çıkıyor. Tek tuş kronografla daha da komplike hale getirilen kalibrenin görsel detayları muhteşem.
Saati bileğinizde taşımak gerçekten çok keyifli. İlk bakışta pek fark edilmese de dikkatli bakıldığında sizi saatin gerçekten Hublot olduğuna ikna eden kasa vidaları gözünüze çarpıyor.
70’er adetle limitli olarak üretilecek 3 farklı versiyon içinden seçim yapmak kolay değil. Kronograf butonu ve kayış değiştirme tuşlarında kullanılan Ferrari kırmızısı bana göre bu 3 seçeneğin içerisinde PEEK Carbon’u diğerlerinden ayırıp daha cazip hale getirmiş. Birçok bilek için ideal diyebileceğimiz 45mm’lik boyutu ile Techframe Tourbillon Chronograph King Gold ve Titanium kasalarla da çekiciliğinden bir şey kaybetmemiş.
Her ayrıntısı için farklı yorumlar yapabileceğimiz modelin en özel noktalarından biri ise şüphesiz müthiş bir ergonomiye sahip ayar tepesi. Ferrari logosu saati farklı bir boyuta taşıyor. Bunu bir olumsuzluk olarak söylemiyorum ama kişisel olarak alacağım saatin kadranında markasından başka bir ibare görmek beni pek memnun etmiyor. Tepeye ya da arka yüze yerleştirilen Ferrari detayları ne kadar hoşuma gitse de kadrandaki Ferrari logosu biraz gözüme batıyor diyebilirim. Yine de Ferrari’nin 70. Yılı için yapılan bu efsanevi modelden farklı bir beklenti çok mantıklı olmazdı.
Titanium kasalı modelin Amerika için belirtilen fiyatı 127.000 USD. PEEK Carbon 137.000, King Gold ise 158.000 USD. Tüm özellikleri yan yana getirildiğinde bana göre fiyatların eleştirilecek bir yanı yok. Şimdiden koleksiyonerlerin gözdesi haline gelen modeli kısa zaman içerisinde bileklerde görmeye başlayacağız.