İşler Biraz Karışık: Kadınlar ve Saatler

İşler Biraz Karışık: Kadınlar ve Saatler

Özel malzemeler, pırlantalar, küçük kasalar... Kadınlar horolojiden ne bekliyor, ne alıyor?

kadinlar-ve-saatler-1.jpg kadinlar-ve-saatler-10.jpg

Benim için ‘kadın’ ve ‘erkek’ saati yok, yalnızca saat var. Bu nedenle bir saati beğendiğimde çapının bir önemi olmuyor. Kıstaslarımı; bileğimdeyken bana kendimi nasıl hissettirdiği, yakışması ve beni yansıtması oluşturuyor. Saat alırken bu maddeleri gözetsem de beğenmenin bir sınırı yok!

kadinlar-ve-saatler-2.jpg kadinlar-ve-saatler-12.jpg

Şimdi tüm bunları boş bir Word sayfasına aktarırken aklımda şu soru yankılanıyor: “Deneyimli(!) saatseverler bu fikrimle ilgili ne düşünecek?” Benim gibi düşünen birçok kadının varlığından haberdarım (Teşekkürler internet!). Hatta öyle ki kimi bu maskülen tutkusuna bir sosyal medya mecrası belirleyip –tabii ki Instagram- arkasından birçok erkek saatseveri de sürüklemeyi başarıyor.

kadinlar-ve-saatler-4.jpg

Pek tabii benim gibi düşünmeyenler de mevcut. 36mm Rolex Day-Date’i ‘kadın’ saati olarak görenler, 42mm’lik bir saate ‘erkek’ diyenler hiç de az değil. Pırlantalı saatlere karşı sert duruşu olan erkekler, pırlantasız veya büyük kasalı saatleri beğenmeyen kadınlar gibi. Hal bu kadar karışıkken insan sormadan edemiyor: Kadınlar ne istiyor?

rolex-day-date.jpg

Bu soruya verilebilecek birçok cevap var ama nasıl ki her erkeğin beğenisi, fikri, tarzı farklıysa kadınlar için de aynı durum geçerli. Bu nedenle diğer kadınlar adına konuşmayacak ve bir kadın olarak, kadın gözünden saatler ve sektör hakkındaki düşüncelerimi paylaşacağım.

kadinlar-ve-saatler-3.jpg

Maalesef Türkiye’deki saatsever kadın sayısı, kameralara, fotoğraf makinelerine yansıyan UFO sayısından çok daha az. Bu durumun bir sebebi küçüklüğümüzden itibaren saatlerin kafamızda ‘erkek aksesuarı’ olarak konumlandırılmış olması. Bu düşünceyi destekleyen hiçbir söylem yok diyebilirsiniz. Peki, neden ‘dededen kalan cep saati’ varken annelerden ve onların annelerinden yalnızca bilezikler, yüzükler veya kolyeler kalıyor? İstisnalar var elbet, ancak bildiğiniz gibi kaideyi bozmuyor.

kadinlar-ve-saatler-13.jpg

Genel olarak kadınların saat alışkanlıkları şu şekilde ayrılıyor; eşin-sevgilinin aldığı saatleri takanlar, eşin-sevgilinin kendine aldığı saatlerden bileğine uygun olanları takanlar, marka bazlı alışveriş yapanlar, pırlantalı-taşlı modelleri tercih edenler, bir de benim gibi cinsiyetine bakmaksızın yalnızca beğendiği için sahip olmak isteyenler.

kadinlar-ve-saatler-7.jpg

Saat kültürünü tanıyan insanların bu kültüre kayıtsız kalabileceklerini düşünmüyorum. Özellikle ülkemizde kadınların saate uzak duruşunun arkasında, geçmişten günümüze bir pazarlama aracı olarak da kullanılan dergilerin –ve artık dijital mecraların- bu konuya yeteri kadar eğilmediğinden kaynaklandığını düşünmekteyim. Zira mesleğim gereği içine girdiğim saat dünyası, öğrendiğim her detayla birlikte beni biraz daha derinlere sürüklüyor. Biliyorsunuz, eğer gittiğiniz yerlerde insanların taktığı saatleri incelemeye başladıysanız artık siz de bu dünyanın bir parçası oldunuz demektir. Bense bu aşamayı henüz çocukken geçmiştim. Abilerimin ve babamın saatlerini onlardan habersiz ödünç alırken de kasa çaplarını umursamadığımı, incecik bileğimde büyük ‘erkek’ saatlerini gururla taşıdığımı da eklemeden geçmeyeyim.

kadinlar-ve-saatler-11.jpg

Kadınları bilmiyorum ama benim ne istediğim belli; erkeklerin, yönettikleri horoloji dünyasını kadınlara da açmalarını istiyorum. Sadece erkeklerin okudukları dergilerde değil, kadınların okudukları dergilerde de horoloji anlatılsın istiyorum. Kasa çapına göre saatlere cinsiyet takılmasın istiyorum. Saat alışverişi yapılırken, “Bu modellerimizi genelde beyefendiler tercih ediyor” denilmesin istiyorum. Kısacası saatler önünde de eşit olalım istiyorum.

kadinlar-ve-saatler-8.jpg kadinlar-ve-saatler-9.jpg