2015 yılı Panerai için oldukça hareketli ve sürprizlerle doluydu. Mevcut modellerinin teknik ve tasarım açısından geliştirilmiş ve güncellenmiş versiyonlarının yanı sıra birçok başarılı “Özel Üretim” modele de imzasını atan markanın en sıra dışı saatlerinden bir tanesi de ilk defa piyasaya sunacağı “Carbotech” materyalinden hazırladığı Luminor Submersible Carbotech PAM00616 versiyonu oldu.
Lüks saat firmaları arasında deneysel çalışmalar ve bu süreçler sonucunda üretilen sıra dışı modeller oldukça revaçta. Bu kıyasıya rekabetten en çok keyif alanlar da şüphesiz müşteriler olmalı. Panerai ise bu furyaya patentli Carbotech ile katılıyor. Adından da anlaşılacağı üzere Carbon ve Technology kelimelerinin birleşiminden oluşan malzeme alışıldık karbon saat görüntüsünden ve hissiyatından farklı bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Halihazırda saat endüstrisinde 2 farklı karbon kasa üretme tekniği bulunuyor. En popüler olanlarından dövme karbon, hafifliği ve sportif görüntüsüyle öne çıkarken yıllar içinde kasanın dayanıklılığına dair yaşattığı problemlerden dolayı bazı üreticilerce kullanımından vazgeçilmiş bir yöntem olarak anılıyor. Katman halindeki liflerin yapıştırıldıktan sonra fırınlanıp yapıştırılması ise detay işçiliğinin zorluğundan ötürü her marka tarafından tercih edilmiyor.
Panerai oyuna bambaşka bir yöntemle katılıyor. Richard Mille’nin kullandığı NTPT(North Thin Ply Technology) karbonuna benzese de his olarak daha ağır ve yumuşak bir izlenim yaratıyor. Bu teknoloji ile birkaç mikrometre kalınlığındaki karbon filamanları üst üste eklenerek heterojen bir yapı oluşturuluyor ve türlü kimyasal ve fiziksel işlemlerin ardından kasa şekilleniyor. Bahsettiğim ağır ve yumuşak hissini kelimelere dökmek gerekirse; Richard Mille’nin karbon ve NTPT kasaya sahip modelleri inanılmaz ölçülerde hafif modeller. 40, 30 ve hatta 20 gramlık saatler öylesine hafifler ki, RM27 gibi modeller özkütlelerinin 1’den düşük olmaları sayesinde suya bırakılınca yüzeyde kalıyorlar, batmıyorlar.
Luminor Submersible’ı elinize aldığınızda ise bu tarz ekstrem bir hafiflikten söz etmek pek mümkün değil ancak yine de aynı ölçülere sahip diğer Submersible modelleriyle kıyaslandığında oldukça hafif ve bunun bir sonucu olarak da konforlu. 47mm’lik kasa ölçüsü bu sayede kolda hiçbir rahatsızlığa yol açmıyor.
Materyal hissine gelince; yine kıyas için Richard Mille’yi örnek alırsak, karbon liflerinin katmanları arasındaki geçişler çok daha yumuşak bir hisse sahip. Bir bıçağın ağız keskinliğini anlamak için baş parmağınızla kesme yönünün dikine bıçağa dokunduğunuzda keskin ve keskin olmayan bir metalin verdiği his gibi. Açıkcası bu hissiyatı daha çok beğendiğimi itiraf etmeliyim. Bu arada belirtmekte fayda var; Carbotech üretim yönteminden dolayı her kasa farklı desenlere sahip. Dolayısıyla iki farklı Carbotech modeli görüntü olarak birbirinin tıpatıp aynısı değil.
Saatin tek yöne dönebilen bezeli ve kurma kolu koruma mekanizması da tıpkı kasası gibi Carbotech’den üretilmiş. Saatin kasası sentetik safir kristal, korundumdan imal edilmiş, arka kapak ise DLC kaplama titanyum. Arka kapağın kapalı tasarlanması sebebiyle mekanizmanın görsel şöleninden maalesef uzak kalıyoruz. Saatin kadranında kullanılan detaylar ise olayı çok daha güzel bir hale getiriyor. Rakamların ve yazıların beyaz yerine krem rengi olması ve küçük saniye kısmındaki noktalarla uyumlu mavi Carbotech yazısı küçük ama oldukça etkili dokunuşlar. Saatin su geçirmezliği 300 metre olarak belirlenmiş.
Saatin mekanizması diğer serilerden alışkın olduğumuz in-house üretilmiş, otomatik kalibre P.9000. 28 taşlı, 28800vph’de çalışan mekanizma tam kurulumda 3 günlük güç rezervine sahip. Hızlı tarih ayar özelliği bulunmayan mekanizma sık seyahat edenlerin oldukça işine yarayacak bir fonksiyona sahip. Tepenin kilitten sonraki ilk pozisyonunda saat kolunun dakikadan bağımsız bir şekilde 1’er saatlik aralıklarla ayarlayabiliyorsunuz. Bu sayede saatin dakika ayarını bozmadan pratik bir şekilde farklı zaman dilimlerine geçiş yapılabiliyor.
Saat beraberinde 26mm/22mm ölçülerinde siyah kauçuk kayış ile beraber geliyor. Kayışın üzerindeki mavi logo ise sadece bu modele özgü bir detay.
Luminor Submersible Carbotech’in bu denli dikkat çekmesinin bir diğer sebebi de özel üretim serisinde değil normal koleksiyonda yer alıyor olması. Panerai, bu zamana kadar bu denli özel ve ses getiren modellerini sadece bir senelik üretimler halinde piyasaya sunmaktaydı. Carbotech ise ilk yıl 500 adet olarak üretilecek. Önümüzdeki yıllarda da üretimi devam edecekmiş gibi gözüküyor. Bu karar aynı zamanda önümüzdeki yıllarda Carbotech kasadan üretilmiş farklı modellerin tanıtımının da önünü açar mı, hep beraber göreceğiz.
