Tarihi fazlasıyla karmaşık detaylarla dolu olan Officine Panerai’nin sivil halka ilk buluşmasının 1993 yılında olduğunu markanın takipçileri hatırlayacaktır. Geçmişte çok daha büyük çaplı saatleriyle bilinen Officine Panerai’nin Alessandro Bettarini tarafından tasarlanan 44 mm lik Luminor kasaları günümüzde hala üretilmekte olup boyutu itibariyle de geniş bir kesime hitap ettiği bir gerçek.
Asında Luminor deyince aklımıza kasa şekli gelse de işin özünde bu ismin ilk kullanım hikayesinin kasalarla pek ilgisi yok. İndexleri karanlık ortamlarda görünür hale getirmek için Radyum malzemesinin kullanıldığı zamanlarda modellere Radiomir ismi verilmiş. 1949 yılında ise Radyumdan çok daha zararsız olan ve Panerai tarafından patenti alınmış tritum bazlı Luminova materyalinin kullanıldığı modellere de Luminor adı verilmiş. Güncel koleksiyonda ise Luminor, Panerai koleksiyonunda yer alan dört farklı bölümden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Modellere baktığımızda Submersible olan PAM0024’ü bir kenara bırakırsak kasa detayları olarak 3 farklı versiyon görüyoruz. Zaman içerisinde 40 mm lik kasalar üretilmiş olsa da bugün itibariyle Luminor kasaların tamamı 44 mm.
Bizim de bugün detaylarına göz atacağımız modellerin tamamı 44 mm ve çok dikkatli bakılmadıkça aradaki farkları gözlemlemek oldukça zor. Ama Panerai’nin öyle bir hayran kitlesi var ki tüm bu farkları yakından takip ediyorlar. Sadece takip etmekle kalmayıp farklı sanal platformlarda konuyla ilgili görüş ve eleştirilerini de açıklamaktan çekinmiyorlar.
Luminor kasalar ilk tanıtıldığı 1993 yılından bu yana çok fazla değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş bulunuyor. Markanın en bilinen modellerinden PAM000, PAM005, PAM111 ve benzeri birçok referans hala eski diye tabir edebileceğimiz kasalarda satılmaya devam ediyor.
2013 yılında Panerai P.5000 referanslı kalibreyi duyurduktan sonra ise bu makinaların kullanıldığı Luminor kasalardaki değişiklikler dikkatli gözlerden kaçmıyordu.
Revizyona uğrayan kasaların bezelleri eskisine göre daha inceydi. Buna bağlı olarak kullanılan cam da farklıydı. Her ikisinde de görüş gayet güzel olmasına rağmen bezelin biraz daralması ve camın da eski kasalardaki gibi kenardan bakıldığında büyüteç efektini vermemesinden olsa gerek yeni versiyon için biraz daha net diyebiliriz. Bununla beraber her iki saatinde bezeli kasadan ayrı olmakla beraber arka kapakların vidalı olması sayesinde 300 metrelik su geçirmezlik değeri korunmuştu. Benzer luglara sahip kasalarda kayışlar alıştığımız üzere vidalı sistem ile takılabiliyordu.
İlk bakışta çok belirgin olmasa da P.5000 kalibre kullanan PAM00510, PAM00560, PAM00590 gibi modellerde revizyonlu kasaların kullanıldığını söyleyebiliyorduk. Yaklaşık iki yıldır satışta olan bu modellerin kasalarındaki revizyonlarla ilgili fazla bir yorum duyduğumu söyleyemeyeceğim. Hatta paneristi.com da ayrıntılı fotolarla yaptığım inceleme dışında konunun gündeme geldiği bir ortama denk gelmemiştim.
Beni bu konuyu hazırlamaya iten sebebin 2015 yılının sonlarında paneristi.com un 15. yılına ithafen hazırlanan PAM00634 modelinin tanıtımından sonra tabir yerinde ise kopan kıyamettir.
Trafiğin oldukça yüksek olduğu forumlarda başlayan eleştiriler ve olumsuz yorumlar artarak devam ederken Panerai’nin tanıttığı “Boutique Exclusivities” modelleri de olayın boyutunu bir üst seviyeye taşıyordu. PAM00630 ve PAM00632 referanslı bu iki modelde PAM00634’deki değişikliklerin tamamı mevcuttu. Anlaşıldığı üzere Panerai Luminor kasalarda bir revizyona daha gitmişti ki bu da koleksiyon içerisindeki 3. Kasa versiyonu anlamına geliyordu.
Kullanıcılardan sert eleştiriler alan revizyonları şöyle bir gözden geçirip daha önceki modellerle kıyaslarsak karşımıza 3 önemli detay çıkıyor. Bunların içinde en sert eleştirileri alan ise arka kapağın alışılagelmiş vidalı sistem yerine tabir yerinde ise geçmeli olması. Su geçirmezlik değerinin 300 metreden 100 metreye düşmesine sebep olan bu güncelleme bana göre saatin bilekteki konforunu da bir derece arttırıyor. Daha önceki kasalarda hafif bir çıkıntı gözlemlediğimiz arka kapak en son güncelleme ile neredeyse görünmez hale gelmiş.
100 metrelik su geçirmezlikten dolayı duyduğum şikayetler farklı soruları aklıma getirse de ciddi bütçeler ayırarak aldığımız saatlerden her zaman daha fazlasını beklemenin de kullanıcıların hakkı olduğunu düşünmeden edemiyorum. Aslında bu modeli kullanan kaç kişinin 100 metre üzerinde bir değere ihtiyacı olacağı tartışılır. Bununla beraber SIHH fuarı sırasında değerli dostum @paneraicentral ile sohbet ederken Panerai’nin günümüzde en çok tercih edilen “The Pam” takma isimli PAM00372 modelinin su geçirmezlik değerinin de 100 metre olduğunu bana hatırlattığını sizlerle paylaşmak isterim.
Göze çarpan ikinci detay da saatin bezeli. Diğerlerinden farklı olarak kasa ile yekpare tasarlanan bezel boyut olarak in-house kalibrelerin kullanıldığı 2. Versiyona benzerken kullanılan cam ise ilk versiyonla eşleşiyor. Bu konuda yapılan eleştiriler ise bezelin başına bir iş geldiğinde tek başına değiştirilemeyecek olması ve kasa ile birlikte komple işlem göreceği şeklinde. Kişisel olarak fazla bir yorum katmak istemiyorum ama kullanıcıların her zaman daha fazlasını istemesinin normal olduğunu da tekrar hatırlatmak gerekiyor.
Gelelim 3. ve en çok yankı uyandıran değişikliğe. Panerai dünyasında farklı kayışlar kullanmak adeta çılgınlık seviyesine ulaşmış durumda diyebiliriz. Pek çok Panerai sahibinin evinde onlarca kayışa rastlamak mümkün. Bu çılgınlığın gelişmesindeki sebeplerin başında diğer bir çok saat markasından farklı olarak kayışların kasaya kolayca sökülebilen vidalarla monte edilmiş olmasıdır. Hatta birçok modelin kutusunda kayış değiştirebilmek için tornavida da verilmektedir.
Son versiyon Luminor kasada ise bu vidalar yerini “spring bar” dediğimiz yaylı çubuklara bırakmış. Daha önce PAM00532 modelinde de rastladığımız bu sistem paneristilerden ciddi eleştiriler almış durumda. Ben ise yine biraz farklı düşünüyorum. Bahsettiğim PAM00532 modelini de koleksiyonunda bulunduran biri olarak bu spring bar sisteminin lugların dışındaki deliklerin de yardımıyla vidalı sistemden daha pratik olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Deliğe uygun sivri bir alete sahip olan herkes hiç zorlanmadan kayışı değiştirebilecektir.
Kendi çektiğim kısa videoda da görebileceğiniz üzere kayışı değiştirmek oldukça kolay. Bununla beraber bir çok Panerai saatin kasasında vidaları sökerken oluşan çiziklere rastlamak mümkün. Gördüğünüz sistem sayesinde bu tarz kazaların ihtimali de azalmış durumda. Yaklaşık 2 senedir kullanıp onlarca kez kayış değiştirdiğim DLC kaplamalı kasası olan PAM00532 modelinde henüz en ufak bir çizik bile olmaması da bu fikrimi destekliyor.
Sonuç olarak Luminor kaslardaki son revizyonların bendeki etkisinin pozitif olduğunu söyleyebilirim. Tabi ki 100 metre yerine 300 metre olması herkesin tercihidir ama işin özünde bizler işin işlevsel anlamda bir fark yaratmayacağı kanaatindeyim.
Kısa bir süre sonra Panerai’nin yıllardır beklenen kompozit kasalı PAM00375 modelinin incelemesini de Horobox’ta bulabilirsiniz.