Klasik akrep-yelkovan ile zamanı gösterenlere inat kalıpları yıkmak, saat dünyasına yepyeni bir bakış açısı kazandırmak için çalışan markaların en özel saatlerinden derleme 12 seçenek ile karşınızdayız. Çoğu ulaşılabilir olmaktan fazlasıyla uzak bu modeller, farklı olmak isteyenler için yaratılmışlar.
Fiyatlar çoğu içi astronomik seviyelerde. Bu bariyeri aştığınızda bir de karşınıza düşük üretim adetlerinden ötürü ulaşılabilirlik ile ilgili sorunlar çıkıyor. Sürüden ayrılmanın bedeli...
Listemizin ilk sırasında bir mekanik aşığı olarak beni kalbimden vurulmuşa döndüren, mekanizmasının dâhiyane tasarımı ile nabız yükselten Cabestan Winch Tourbillon Vertical var. Gemilerde kullanılan halat sarma vincinden ilham alınarak tasarlanan bu özel model zamanı dönen diskler üzerine yazılı sayılarla gösteriyor.
Adından da anlaşılacağı üzere Tourbillon balans yayına sahip kalibrenin sağ tarafında bulunan zincir dişli aktarma sistemi, lineer bir güç aktarımı ve bu sayede artırılmış hassasiyet sağlıyor, ayrıca güç rezervi göstergesini de direkt hareket ettiriyor. Dört farklı kasa seçeneğiyle satışa sunulan saatin liste fiyatı 500.000$’dan fazla.
Listede ikinci sırayı HYT saatlerine ayırdım. Sıradışılık denilince şüphesiz akla ilk gelen ve son zamanlarda ciddi şekilde ön plana çıkmış markalardan. Akışkanlar mekaniğinin nimetlerinden sonuna kadar faydalanan modeller ikili piston sisteminin yarattığı basınç farkından kılcal boru içindeki florasan sıvıyı hareket ettirerek zamanı göstermekte. İzlemesi kadar bilekte taşıması da bir harika olan HYT modellerinin fiyatları Cabestan’a göre çok daha insaflı. Modeline göre değişmekle birlikte 90.000$’ı gözden çıkararak sınırlı sayıda üretim bir HYT’ye sahip olabilirsiniz.
Düşürdüğümüz fiyat sınırını derhal yükseltelim ve listemize Hublot LaFerrari MP-05’i konuk edelim. İşin içine Ferrari girince fiyatın yükselmesini doğal karşılamak lazım zira Hublot kendi başına da zaten üst ligde oynayanlardan. LaFerrari ile ise çıtayı öylesine yükseltmiş ki, ulaşmak için paradan fazlası gerekiyor.
Çok sınırlı adetlerde farklı kasa ve renk versiyonlarının üretildiği MP-05 modeli, müşterinin isteğine göre “Unique Piece” yani tek ve kişiye özel üretim olarak da yapılabiliyor. Cabestan benzeri disk üzerine yazılı sayılarla zamanı gösteren bu özel modelin en büyük özelliği ise birbirine paralel bağlanmış 8 adet tulumba ile toplamda, sıkı durun, 50 günlük güç rezervine sahip olması. Saati kurmak için kutu içeriğinde darbesiz, minyatür bir matkap benzeri alet ile geldiğini de hatırlatmakta fayda var. Fiyata gelince, bu teknoloji harikası için istenen fiyat 300.000$’dan fazla.
Butik saatçiliğin olmazsa olmazlarından MB&F’ye böyle bir listede yer vermemek büyük haksızlık olur ancak onun da olabildiğince özel ve sıradışı bir modelini seçmeye özen gösterdim. Nitro, MB&F’nin sahip olduğu saatçilik geleneğini bir adım öteye taşıyan deneysel bir çalışmanın ürünü.
Wankel motorundan ilham alınarak tasarlanan mekanizma, motor içindeki döner pistonun hareketini taklit ederek zamanı gösteriyor. İlk versiyonu 12 adetle sınırlı üretilip 110.000 CHF’den satışa sunulan Nitro modelinin ikinci versiyonu da aynı şekilde kapışılmış. Yine de sahip olmayı dileyenlerin şanslarını denemelerinde fayda var. Hatta direkt olarak Maximilian Büsser ile iletişime dahi geçebilirler.
Sıradaki saatimiz yine bağımsız üreticilerden, R2D2’dan hallice ismiyle kafa karıştıran, insana "içinde bir ben yokum" diye düşündüren görüntüsüyle şaşı baktıran 4N-MVT01/D01. Yıllardır aynı mekanizmayı farklı kasa ve renk seçenekleriyle piyasaya süren marka, döner diskler üzerinden zamanı gösterme yolunu seçmiş. Büyük bir kasa, 10 güne yakın güç rezervi, sıradışı bir tasarım, limitli üretimler ve 150.000€’dan başlayan fiyatlar. Başka bir arzunuz?
Evet, Urwerk nerede..? dediğinizi biliyorum, demediyseniz de demelisiniz. Felix Baumgartner ve Martin Frei’nin dehasının bileğe yansımış hali, Urwerk saatleri, kalite, tasarım ve hayal gücünün sınırlarını zorlama konusunda sektörün liderlerinden. Uydu adını verdikleri özel sistem sayesinde döner başlıklara yerleştirilmiş saat indeksleri ve bunların gösterdiği dakika indeksi ile zamanı gösteren Urwerk modellerinin liste fiyatları 60.000 ile 270.000€ arasında değişmekte.
Listemizdeki bir diğer sıradışı model ise bağımsız üreticilerin krallarından biri olan Thomas Prescher’den geliyor. Henüz tasarım aşamasında modelimizin adı Nemo Sub 1. Çift akslı Tourbillon mekanizma Steampunk kasa ile sıradışılığın da ötesine geçmeyi başarmış. Üretim versiyonu nasıl olur bilinmez ama bu haliyle bile kayıp balığı bulabilirsiniz. Fiyatı tahmin dahi edemiyorum.
Sırada biz faniler için üretilmiş nispeten daha ulaşılabilir fiyatlara sahip ancak görünümleriyle yine kendilerine hayran bırakacak cinsten modellerimiz var. İlk olarak Ressence markasıyla başlamak istiyorum. Kadran ile cam arasına enjekte edilen özel sıvı sayesinde cama yapışık izlenimi veren model bağımsız merkezli döner diskler ile baş döndürücü bir şekilde zamanı göstermekte. Sürekli hareket eden kadran yapısı ilk başlarda kullanışsız gelse de alıştıktan sonra gerçek bir görsel şölene dönüşen zaman okuma seansları Ressence ile mümkün. 20.000€ civarında fiyatlara sahip olabileceğiniz giriş seviye Ressence modellerinin fiyat uygunluğu! İçinde kullanılan mekanizmanın ETA 2824 olmasından kaynaklanıyor, bolca modifiyeli elbette.
Bir diğer hesaplı modelimiz Nord Zeitmaschine. Bu zaman makinesi, eliptik ve düzensiz yörüngede hareket eden yelkovanıyla listemize girmeyi başaranlardan biri oluyor. Limitli adetlerde üretilen farklı kasa seçeneklerine sahip modelin liste fiyatları 15.000$ civarlarında.
İlginç ama listemizde iki adet de pilli saat bulunuyor. İlki kayışlara bağlı step motorlarla zaman gösteren Devon Tread modelleri, diğeri ise Nixie tüpleriyle zamanı havaya yazan Nixie saatleri. Aşırı pil tüketimleri ve Nixie için periyodik tüp değişimini göz ardı edersek oldukça farklı modeller olarak karşımıza çıkıyorlar. Unutmadan Devon saatlerinin liste fiyatları 15.000$ civarlarından başlarken Nixie için ödemeniz gereken meblağ yalnızca 495$.
Listemizin son sırasında, cebimizin dostu, fiyat/performans harikası, üstelik ülkemizde de rahatça bulabileceğimiz, SevenFriday markası yer almakta. Henüz çok yeni bir marka olmasına rağmen sürekli artan satış ve popülarite grafiğiyle kısa sürede kendini kanıtlamış SevenFriday, ucuz fiyata pahalı saat izlenimi vermeyi başarabilen ender markalardan. Şahsen tek eksiği olarak safir kristal cama sahip olmayışlarını sayabileceğim saatlerden P serisi karmaşık görüntüsüne rağmen geleneksel akrep yelkovan gösterimini kullanırken, favorim olan M serisi döner disklerden faydalanıyor. Zaman okumayı ufak çaplı bir matematik problemi haline getiren V serisine ise girmek istemiyorum. Dileyenleri detaylı incelememizle baş başa bırakıyorum. Unutmadan 3000 ile 5000 TL arası fiyatlara bir SevenFriday’e sahip olmak mümkün.