Egzotik saat markaları söz konusu olduğunda ilk akla gelen isimlerden biri olan Urwerk, markanın ileri teknoloji odaklı yaklaşımını hem teknik hem de tasarımsal anlamda başarıyla temsil eden modellerinden UR-210 Royal Hawk modeli ile sayfalarımıza konuk oldu.
Geleneksel saatçiliğe aykırı birer alternatif olarak kabul edilen high-end isimlerin başında gelen Urwerk, her sene olduğu gibi bu yıl da SIHH fuarının en dikkat çekici yeniliklerine ev sahipliği yapan markaların başında geldi.
İleri teknoloji ürünü mekanizmaları kadar materyal anlamında sunduğu modern yaklaşımıyla da kendine has bir hayran kitlesi oluşturmayı başaran Urwerk, markanın felsefesine ışık tutan modeli UR-210 Royal Hawk ile mercek altında...
Ben: Gerçekten çok etkileyici bir model... Kolumda deneyebilir miyim?
Urwerk: Elbette.
Ben: Yalnız baya ağırmış... Arka kapakta Titanyum yazıyor oysaki?
Urwerk: Arka kapak Titanyum, evet. Ama gövde Platin...
Ben: Platini siyah PVD mi kapladınız? Ama neden?
Urwerk: Siyah olsun diye...
SIHH 2018’de Urwerk standına yaptığım ziyarette yaşanan bu esprili diyalogu buraya yazmasam olmazdı :)
Saat endüstrisinin vazgeçemediği temalar arasında yer alan Stealth (tamamen veya ağırlıklı olarak siyah) konseptinde hazırlanan modelin kasası 43.8mm x 53.6mm x 17.8mm boyutlarında tasarlanmış. “Üzeri mat siyah PVD kaplamalı Platin” ve Titanyum gibi oldukça sıra dışı bir malzeme konfigürasyonu ile hazırlanan kasanın insanı rahatsız etmeyen, hatta aksine etkileyen bir ağırlığı var. Her iki yüzünde de yansıma önleyici safir kristal camların kullanıldığı kasanın su geçirmezlik değeri 30 metre olarak ayarlanmış.
Daha önce ön yüzünde yukarı doğru açılabilen versiyonlarını da gördüğümüz bu karakteristik kasayı kolda taşımak oldukça keyifli. Mat siyah yüzey ile birlikte modele “taktik” bir hava katan siyah kayış, dayanıklı tekstil malzemeden üretilmiş. Kasa ile uyumlu şekilde mat siyah kaplamaya sahip standart tokanın eşlik ettiği kayışın ağır kasayı bilekte gayet dengeli bir şekilde sabitlediğini de ekleyelim.
Modelin kadranı Urwerk çizgisinde hazırlanmış detaylarla, ileri teknoloji ve modern tasarım öğelerini aynı çatı altında toplayan kasaya uyumlu bir görüntü sunuyor. Kadrana baktığınızda ilk dikkatinizi çeken bölümler, aşağı kısma yerleştirilmiş Retrograde dakika sayacı ve saat fonksiyonunun okunmasını sağlayan üçlü kol sistemi oluyor. İzlemesi oldukça keyifli olan bu sistem 59. dakikadan sonra kendini sıfırlayarak bir sonraki saat için çalışmaya devam ediyor. Sistemin nasıl çalıştığına dair hazırlanan videoda izlenebilen sıfırlama işleminin 1/10sn’lik bir zaman diliminde geçekleştiğini de hatırlatmış olalım.
Kadranın diğer bir ilgi çeken özelliği ise üst köşelerde yer alan göstergeler olarak karşımıza çıkıyor. Saat 1 hizasında yer alan gösterge için standart bir güç rezerv indikatörü diyebiliriz. Ancak saat 11 yönüne konumlandırılmış olan indikatör, mekanizmanın son iki saat içerisinde ne oranda güç depoladığını gösteriyor. Eğer bu zaman zarfında yeterince hareket ettiyseniz, gösterge yeşil kısma işaret ediyor. Eğer aksi bir durum söz konusu ise gösterge kırmızı kısımda kalıyor. Kullanıcısını daha çok hareket etmesi gerektiği konusunda uyaran ama bunu safkan mekanik bir indikatörle yapan başka bir saat yoktur sanırım... Saatin verimli bir şekilde kurulması ile ilgili bu derece yakından ilgilenen Urwerk’in bu konuda sunduğu özgün bir çözüm daha var ki birazdan (mekanizma kısmında) ondan da bahsedeceğim.
Okunabilirlik konusunda bariz bir alışma süreci gerektiren kadranın muhtelif kısımlarına tatbik edilen Super-LumiNova® fosfor malzemesi sayesinde, karanlık ortamlar için de yeterli görüş sağlanmış.
Urwerk UR-210 Royal Hawk gücünü “mechanical wonder” (mekanik mucize) olarak tanımlamakta bir yanlışlık görmediğim Caliber UR-7.10 mekanizmadan alıyor. 51 taşlı elden kurmalı mekanizma 28.800vph çalışma hızı ve tam kurulumda sunduğu 39 saatlik güç rezerv süresi ile sıradan bir kalibre gibi görünebilir ancak bu yazdığım özellikler buzdağının görünen kısmı sadece. Mat siyah PVD kaplamalı Titanyum’dan imal edilmiş arka kapakta yer alan küçük safir kristal cam bölmeden saate hayat veren kalibrenin markaya patentli türbin sistemi keyifle izlenebiliyor.
Mekanizmanın ana gövdesi ARCAP P40 olarak geçen özel bir alaşımdan imal edilmiş. Üç boyutlu hazırlanan dakika kolu alüminyumdan üretilmiş. Kolun hareketine yardımcı olan ağırlık ise pirinçten yapılmış. Orta kısımda yer alan döner magazin ve vidaları için Grado 5 Titanyum tercih edilmiş. Dakika fonksiyonuna ait uydu parça yine alüminyumdan, merkez noktasında yer alan silindirik spiral ise paslanmaz çelikten üretilmiş.
Mekanizma ile ilgili hayranlık uyandıran detaylar kullanılan malzemelerle sınırlı değil elbette. Caliber UR-7.10 markanın patent başvurusunda bulunduğu “kurma verimliliği anahtarı”na sahip... Saatin arka kısmında yer alan düzeneğe bağlı türbin sayesinde rotorun mekanizmayı kurma yoğunluğunu seçebiliyorsunuz. Tamamen hareket etme frekansınız düşünülerek ayarlan bu sistem sayesinde rotorun en ufak bir titreşimi bile enerjiye çevirmesini veya tam tersi kurma işlemini standarttan daha ağır hale getirerek mekanizma bileşenleri üzerindeki basıncı azaltmasını sağlayabiliyorsunuz. Bu arada eğer “ben bütün bunlarla uğraşamam... “ diyenlerdenseniz (ki ben öyleyim sanırım), bu ileri teknoloji ürünü düzeneği de-aktive edip bildiğimiz standart elden kurmalı saat şeklinde devam edebiliyorsunuz.
SIHH 2018 fuarı süresince birçok ileri teknoloji ürünü, modern ve sıra dışı egzotik modeller inceleme şansım oldu. Tüm bu saatler arasında Urwerk UR-210 Royal Hawk modelinin beni en çok etkileyen saat olduğunu söyleyebilirim. Lüks saat endüstrisi kurulduğundan bu yana (belki Quartz krizi dönemi harici demek gerekebilir) geleneksel saatçilik anlayışının egemen olduğu bir sektör. Bu güne kadar yüksek komplikasyonların kıymetli metallerden üretilmiş kasalarda, geçmişi yüzyılı aşan markalar tarafından sunulan modellerin tekelinde hayatına devam eden bu sektör için aykırı, sıra dışı veya egzotik olarak tanımlanan bu modellerin, aslında saatçiliğin geleceğine ışık tutan objeler olduğunu düşünüyorum. Teknolojinin ilerlemesi sektöre akıllı saatler segmentini kazandırdı. Bu segmentte yer alan örnekler ise özellikle fiyat seviyesi ve kullanılabilirlik olarak her geçen gün hayatımıza daha çok dahil olmaya başladılar. Ancak raf ömrü bir seneden az bir ürünü pırlantalarla süsleyerek lüks yapmaya çalışmak her zaman yeterli olmuyor. İşte tam da o noktada mekanik mucize tadında bir kalibreyle donatılmış Platin kasalı bir saat yapıp, sırf siyah olsun diye o kasayı siyah PVD kaplamak ise gerçekten işe yarayabilir duruyor...